Muhalefet olmanın bir ilkesi, duruşu vardır. Adı üzerinde muhalefet…
Gazeteci olarak bizler genelde muhalif gözle olaylara bakar ve yorumlarız. Sonrasında da hak edene mükâfatını takdim ederiz.
Memlekette muhalefet iktidarın peşine takılıp adeta onunla yatıp kalkıyor. İktidar ortaya bir konuyu atıyor, muhalefet ona ‘muhalefet’ yapmaya başlıyor. Ne yazık ki muhalefet iktidarı peşinden sürükleyen gündemi belirlemekte zorluk çekiyor.
Türkiye’de muhalefet sadece CHP olarak algılanır oldu. HDP, SP, MHP ve diğerleri… Onlar ise ortalıkta yoklar.
AK Parti’de muhalefet olarak CHP’yi alıyor. Sürekli olarak CHP’yi geçmiş ile yargılayarak halkın gözünde küçük düşürüyor. Sonrasında da ‘Bunları tanıyorsunuz. Eski zihniyet’ diyerek yaftalıyor.
Yerelde de konu çok farklı değil. Büyükşehir ile ilçe belediyelerinin muhalefeti genel muhalefet çizgisinde.
Büyükşehir Belediyesi’nde Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı karşı karşıya geliyorlar. Sayısal üstünlük Cumhur İttifakında. Sonuç Cumhur İttifakının lehine oluyor elbette.
Seyhan’da, Çukurova’da, Sarıçam’da, Yüreğir’de ise belediyeyi kazanan partinin eğilimine göre her şey şekilleniyor.
Dolayısıyla ortaya çıkan sonuçta bu istikamette oluyor. Yani belediye başkanlığından gelen teklifler itibar görüyor ilçelerde…
Geçmiş ile gelecek arasında köprü kurulmuyor. Yapılacak olan hizmetlerin kente olan yararlarından çok ‘biz yapar isek kimin menfaati olur siyaseten?’ sorusuna yanıt aranarak hamleler gerçekleştiriliyor.
CHP’nin ülke ekonomisi üzerinden giderek halkın açlık ve sefaletini, borç batağındaki insanların ekonomik olarak çözmesini gündemde tutsa, inanın bana bugüne kadar yaptığı muhalefetten daha çok başaralı bir muhalefet yapmış olur.
Sokaktayız, halkın arasındayız. Günün büyük bir bölümünü halkımız ile birlikte geçiriyoruz. Çünkü biz halkız.
Durum böyle olunca kimin kime nasıl tepkisinin oluştuğunu, yurttaşın siyasi partileri nasıl görüp değerlendirdiğini her gün, her dakika politikanın tozunu yutarak yaşıyoruz.
CHP’nin etkinliğinin giderek azaldığı bir muhalefet anlayışının ortalıkta kol gezdiğini belirterek tez elden ‘İktidarın peşine takılan değil, Türkiye’de gündem yaratan muhalefet’ olunması gerektiğini söyleyerek yazımıza nokta koyalım.
Pazartesi günü buluşmak dileğiyle…