Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim elemanlığı görevinde de bulunan ve halen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim elemanı olan Prof. Dr. Mustafa Öztürk Beyi Habertürk Televizyonu’nda Fatih Altaylı’nın programında izledim.
İzlerken de memlekette din ve devlet işlerinin nasıl birbirine girdiğini de öğrenmiş oldum.
FETÖ olaylarından sonra kurulan komisyonların nasıl işlediğini, komisyonlarda kimlerin nasıl kapı önüne konulup kimlerin nasıl kollandığını, ilkokul mezunu olmayan FETÖ’nün peşinden giden koca koca akademisyenlerin bugün nasıl görevlerinin başında olduklarını, devlet ile FETÖ’nün nasıl girift ilişkiler yaşadığını örnekleriyle, başından geçen olaylarla anlattı Mustafa Öztürk hoca.
Diyanetteki işleyişin, din kispeti altında nasıl ticaret yapıldığını, kimlerin bu işten nasıl para kazandıklarını, devletin bir arşivinin olduğunu ve FETÖ sonrasında bazı cemaatlerin nasıl tüleklendiklerinden bahis etti Mustafa Hoca…
Laik bir insan olarak demokrasiye bağlı bir akademisyen olarak hakkında ‘katli vaciptir’ diyerek fetva verenlerin ne haltlar karıştırdıklarını ekranlardan anlattı.
Bütün bunları dinleyince sizlerle paylaşmak istedim. Mustafa Öztürk gibi tamamen ekonomik kaygılardan uzak ilahiyatçılarında varlıklarından haberdar olabildik…
Kimlerin din adı altında nasıl ticaret yaptıklarını öğrendik. Devletin bunlara niçin ve nasıl izin verdiklerini de duyarak hayretler içinde kaldık.
Mustafa Öztürk hoca gibi ilmi insanlık için yapanları da takdir etmek gerekiyor. Onu linç etmeye çalışanların olduğunu ifade ettiğinde niçin linç etmek istediklerinin de gerekçelerini öğrenince bu devletin arşivinin içinde nelerin saklı olduğunu da bilmek, hayata biran önce geçirilmesi gerektiğini söylemek durumunda kaldık.
Devlet, Mustafa Öztürk gibi ilahiyatçılara sahip çıkmalı diye düşünüyorum.
‘Ben hiçbir zaman FETÖ’ye ısınamadım. Onun sürekli ağlayan, insanların duygularını sömüren yapısı bana itici geldi. Hiçbir zaman sevemedim. Babam dahi Allah diyenden zarar gelmez diyerek konuya yaklaştı. Ama ben bu adama ısınamadım. Dün elini ve eteğini öpenler bugün üniversitelerin içinde öbeklenmişler. Devletin içinde yer alıyorlar. Bunun da bir izahata ihtiyacı var’ diyerek net ifadeler kullanıp ekranlardan halkına kendini izah eden Mustafa Öztürk hocanın Adana’ya dair bir de söylemi oldu.
‘Mağdur olmasaydım benim ne işim vardı Adana’da. Samsun’da 19 Mayıs Üniversitesi’nde hocalığımı yapacaktım. Sonrasında Adana’ya da alıştım’
Aslında 15 Temmuz olayına nasıl bu devletin maruz kaldığını en güzel şekilde akademisyen Mustafa Öztürk ortaya koydu.
Bu anlamda vaktiniz ve imkânınız olur ise Mustafa Öztürk hocanın açıklamalarını takip edip onun ilmi konuşmalarından yararlanın istedim.
Diline sağlık hocam…