Adana Ruh Sağlığı Hastanesi’nde aynı odada yatan iki hastadan şizofren olan hasta diğer hastanın gözünü çıkarıp yediğini beyan ediyor!
Böylesine bir vahşet yaşanıyor ‘akıl hastanesinde’…
Kimine göre normaldir bu olay. Çünkü orada çalışan arkadaşlarla görüşüyorum. ‘Daha vahim şeyler oluyor’ burada diyorlar. Bize göre de hiç normal olmayan olaylar bunlar.
Bütün bu olaylar yaşanır iken 9 Mayıs 2014 tarihinde o tarihte görev yaptığı Çukurova Merhaba Gazetesi’nde kaleme aldığı yazılarımı arşivden bulup çıkardım. Gazeteci meslektaşım Murat Kula’nın akıl hastanesinde kaldığı 24 saatte yaşadıklarını kaleme almıştım.
Bu yazıdan sonra devletin yetkilileri ne yaptılar?
Vali dahil olmak üzere kimse üzerine görev çıkarıp ‘ne oluyor burada?’ sorusuna yanıt aramadılar.
Gelinen noktada hastanenin hali ortada.
Şimdi size o yazıyı hatırlatarak arkasından da küçük bir yorumda bulunacağım. Lütfen 6 yıl önce kaleme aldığım yazıyı dikkatle okuyun. Biz görevimizi İYİ yapıyoruz ama yapması gerekenler maalesef yapmıyorlar.
Önce yazımı yayınlıyorum. Sonra yorumumu yapacağım. İşte o yazım…
“Türkiye kamuoyuna yıllar öncesinde Star Televizyonu’nda yayınlanan ‘Deşifre’ programı ile adeta rezil olan Adana Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ile ilgili gelen şikâyetlerin arkası kesilmeyince bu kez gazetemiz köşe yazarı Murat Kula hastanede 24 saat hasta olarak yaşadıklarını kamuoyu ile paylaşma ihtiyacı duydu. Çukurova Merhaba Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özcan Aladağ, Murat Kula’nın hastanede yaşadıklarını kaleme alarak ‘ibret vesikası’ olacak bu olaylarla ilgili yetkililerin dikkatini çekmek istedi. “Sicili bozuk akıl hastanesi”nin skandalı yaşandığı tarihte Baştabibi olan Dr. Cem Uraldı’nın görevden alındığını daha sonra Osmaniye Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğine getirildiğini de not olarak vermiş olalım.
YANLIŞLIKLA GÖTÜRÜLDÜM!
Merhaba Gazetesi’nin haberine göre, Murat Kula aniden rahatsızlanarak baygınlık geçirince çağrılan 112 Acil Hizmetlerine ait ambulans ile normal bir devlet hastanesine götürülmesi gereken Adana Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne kaldırıldı. Gazetenin bu konudaki haberi şöyle: “Bu yanlışlık aslında Adana için bir kazanımdı. Bilinmeyen ve kapılarından içeri girildiğinde neler yaşandığı tahmin dahi edilmeyen hastanede yaşananların bir şekilde kamuoyu ile paylaşılması adına bu yanlışlık bugün haberimize konu teşkil etti.
KÂBUS DOLU ANLAR
Ambulans ile Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne kaldırılan gazeteci Murat Kula, burada acil servisteki doktor tarafından muayene dahi edilmeden karşılıklı ‘nerenden şikayetçisin?’ sorusu ile başlayan tedavi sonrasında 1 gün boyunca gözlem altında tutuldu. Gözlem altında tutulmasını normal bir hastanedeki gibi servise alınıp burada ilaç tedavisi yapılacağını düşünerek ‘olur’ veren Murat Kula için kâbus dolu anlar bu dakikadan sonra başlıyordu.
YASTIKLAR SALYA İZLERİ İLE KAPLI
6 Nolu servise alınan gazeteci Murat Kula’nın akıl hastalarına uygulanan yöntemlerle üzerindeki eşyalar alındı. Giysileri çıkarılarak üzerine akıl hastalarının giymiş olduğu giysiler giydirildi. Etrafını saran hastaların baskıları ve hastanedeki görevlilerin şiddeti bu an itibariyle başlıyordu. Gazeteci Murat Kula o anı şöyle anlattı. ‘Bana yatacak yer gösterdiler. Ancak yatak ve yastıkların pisliğinden, salya izlerinden yatacak durum yoktu. Ben koltuğun üzerinde sabaha kadar yatmak zorunda kaldım. Sabaha kadar hastalar sürekli sigara içerek adeta uyumuyorlardı’
SANKİ CEZAEVİ, SANKİ ASKERİ KIŞLA!
Hastanenin kışla edasıyla mıntıka temizliğini hastalara yaptıran, yatakları düzeltilmesini sağlayan özel şirket elemanları ile hastane personelleri, adeta hapishanede kalan mahkûmlara yapılan hareketlerle hastaları yönlendirmeye başlayınca gazeteci Murat Kula’nın da isyanı bu andan itibaren başladı. Kula, ‘hastalara hakaretler ediliyor, konuşmaları ile aşağılanarak akıl hastaları olduğu sürekli yüzlerine vuruluyordu. Hastane kantini başta olmak üzere, hastane içerisinde dolaplara zula edilen yerlerde emniyetin sürekli yakalayarak basına tanıttığı kaçak sigaralar satılmaya başlanıldı. Bir paket sigara 4 liraya satılıyordu. Bu kaçak sigaralar özellikle Kuzey Irak’tan gelen sigaralar buraya nasıl getirilip satılıyor? Diye sorduğunda sert tepki ile karşılaşan Kula, madde bağımlısı hastaların tütün içerisinde esrar içtiklerine tanıklık etti.
PARAN VAR İSE ESRAR DAHİ VAR!
‘Burada her şey bulunur. Yeter ki paran olsun’ mantığı ile hareket eden bu uyanık görevlilerin hastaneye tütün içerisinde esrar maddesini nasıl soktuklarının yanıtı arayan Gazeteci Murat Kula’nın şaşkınlığı devam ediyordu. ‘Görevliler hastaları kelepçe ile yataklarına bağlıyorlar, hastanenin kapalı bahçesine çok kısa zamanda çıkan hastalara kantin simsarları her şeyi satmaya başlıyorlar’ diyerek yaşadıklarını aktaran Gazeteci Kula, ‘yemekler bir insanlık ayıbı. Hijyenden yoksun bir mutfakta yaz aylarının sıcaklığı ile mikrop yuvası olmuş. Yemekhanede oturacak sandalye sayısı hasta sayına göre yetersiz. Hastalar yere oturup yemek yiyorlar. Hastalara metal tabldot ile yemek veriliyor. Bir hasta bana ‘bu tabldot ile doktorun boğazını keseceğim’ dediğinde hayretlere düştüm’ sözleriyle yaşadıklarını dile getirdi.
GÜVENLİK KAMERASINI İNCELESİNLER
Kula anlatırken bizler hayretler içinde olup bitenleri kaleme almaya devam ediyoruz. Ve Kula adeta cezaevindeki mahkûmlardan farkı olmayan hastaneyi ve hastanedeki yaşamı anlatmaya devam etti. ‘Hastane tuvaletleri pislik yuvası. Hasta üzerine pislemiş. Hastanede sabuh dahi yok. Hastane tuvaletleri hastaların pislik izleriyle âdete resim yapılmış! Pencere kenarları tükürük izleri ile dolu. İnsanın burada kalması demek, adeta yaşamını rizikoya atması demek. Hastalara verilmesi gereken ilaçlar yetkililer tarafından dağıtılıyor, hastaların başında durup yutup yutmadıkları beklenilmiyor. Hastalar ile ilacı yutmayarak geri ağızlarından çıkarıp tükürüyorlar. Pencere kenarları ilaçlar ile dolmuş. Hastalar ‘bunlar bizi delirtmeye çalışıyor’ diyerek ilaçları kullanmıyorlar. Bütün bunları gözlerimle gördüm, yaşadım’
HASTALARA KÜFÜR EDİYORLAR
Özürlü bir hasta tekerlekli sandalye ile hastanede kalır iken bu hastayı sadece yemek yiyeceği saatte dışarıya çıkarıyorlar. Özürlü hasta tepki gösterip krize girince tekerlekli sandalyeden düşen hastaya bir görevlinin diğer hastalara seslenerek ‘kaldırın şu şerefsizi düştüğü yerden’ diyerek diğer hastalara kaldırttığına tanıklık eden Gazeteci Murat Kula anlatmayı sürdürdü. ‘Görevliler adeta Azrail gibi. Bilgi vermiyorlar, azarlıyorlar, küfür ediyorlar. Hastanedeki doktorlar vizete gelmiyorlar. Kafalarına göre gelip hastayı görüyorlar. Bu konuyu bana hastane yetkilisi söyledi. Ne zaman doktor gelip beni muayene edecek diyerek sorduğumda ‘Dün gelmesi gerekiyordu gelmedi. Belki bugünde gelmez. Hasta isen hastalığını bil. Geç yerine otur’ diyerek beni azarlardı. O gün yine doktor gelmeyecekti. Ben gazetemizin imtiyaz sahibine bir şekilde ulaşıp hastaneden beni kurtarmasını istedim. Gazetemizin sahibi bir başhekim yardımcısına ulaşıp benim hastaneden çıkmamı temin ederken nasıl olduysa bir doktor geldi 6 nolu servise.’
PİSLEYEN HASTA VAR!
Hastaların saçlarının traş edildiğini ve hastalara permatik dağıtılarak traş olmalarını isteyen berberin asıl kendisinin yapması gereken traşları yapmadığını ve permatik dağıtılan hastaların permatiğin ucunu kırarak oradaki insanlara zarar verecek noktada olduklarına işaret eden Gazeteci Murat Kula, ‘üzerine büyük tuvaletini yapan hastanın o pisliği ile yemekhanede yemek yemesine izin veren ve görmezlikten gelen idarenin hastanede bir gün kendilerinin de kalıp hasta olarak yatmasını istiyorum. O zaman bakalım bu gelişmeleri, bu insanlık dışı uygulamaları nasıl karşılayacaklar?’ sorusunu yönelten Gazeteci Murat Kula, geçmiş yıllarda hastanede yaşanan olayları bildiği için 24 saatte kabus dolu anları bir türlü unutmadı.”
Bu yazıdan sonra yorumum ‘6 yıl geçti bu yazının üzerinden değişen bir şey yokmuş’ oldu ve bir de soru sorma ihtiyacı duydum.
‘Bu hastane böyle kötü ifadelerle mi anılacak? Nereye kadar?’
Hadi verin yanıtı da öğrenelim…