Çağının tanığı olan gazeteci olarak Adana’nın geriye dönük 35 yıllık siyasi ve kültürel tarihine, gelişimine tanıklık ettim.
Tanıklık dönemimi soracak olursanız ‘güzel gelişmelere, kente ait önemli hizmetlere çok az sayıda’ tanıklık ettiğimi söyleyebilirim.
Kenti yönetenlerden kaynaklı şahit olduğum olumsuzlukları daha çok gördüğümü ve bir gazeteci olarak da bunlara daha fazla yer vermek zorunda kaldığımı da maalesef dile getirmek durumundayım.
Önümüzü görüp güzelliklere tanıklık etmek, bunları da dost, düşman herkes ile paylaşmak istiyorum.
Ne yazık ki bu hevesimizi kursağımızda bırakıyorlar!
Bu kentin beceriksiz bürokrasisi ayak sürüyen ve hak etmedikleri makamlarda başarılı olamadıklarından dolayı da şahitlik etmek istediğimiz bütün güzellikleri heder ediyorlar.
Masanın bir kenarında bugün oturan yarın öbür tarafa geçiyor. Kent adına karar veren kişi sayısı toplamında her dönem 100 kişiyi geçmiyor. Bu 100 kişi de kendi ikballeri adına kentin kullanıyorlar.
Bütün sorun bu olsa gerekir.
Eski Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü döneminin prenslerinin başkanları olan Sözlü’ye verdikleri zararlar yetmiyormuş gibi bu kentin yeni dönem belediye yönetimine de ‘tahakküm’ kurmasını hala anlamış değilim.
Anlamadığım gibi bütün bu olumsuzluğa izin veren yeni dönem yönetim anlayışını da anlamış değilim.
Hesap ve kitap meselesi ise eğer mesele, matematiğin sağlaması bu kez yanlış çıkacak!
Kente ait, kent için ‘bugün ne yaptın?’ diye sorsanız bu eski dönem prenslere ‘takla attık’ demekten başkaca savunacak bir ifade bulamazlar.
“Şahit olmak istiyorum” dedim ya…
Evet, şahit olmak istiyorum. Yeni dönem belediye başkanının bu eskiden kalan prenslerin kulaklarından tutup pasif yerlere verip onlardan kurtulduğuna şahit olmak istiyorum.
Şahit olmak istiyorum, yeni dönemin yeni bürokrasisinin iş bitiren ve kalıcı hizmetlere damga vurun yöneticilik tarzlarına tanıklık etmek istiyorum.
Belediye başkanlarının birinci derecede akrabaları ve tanıdıklarından ibaret olan torpilli ve hala işe gelip gitmeyen şu sözleşmeli Büyükşehir Belediyesi personellerinin kulaklarından tutulup bir kenara konulduklarına tanıklık etmek istiyorum.
Şahit olmak istiyorum, yeni dönemin başkanı Sayın Zeydan Karalar Beyin de meclis oturumunda bahsettiği üzere bir aileden 4 kişinin beslendiği belediyede bütün bu olumsuzlukların son bulduğuna tanıklık etmek istiyorum.
Sahi, çok şey mi istiyorum.
Diyeceksiniz ki bana, şahit olmak istediklerine şahitlik edecek misin? İnanın ümidim azalıyor. Her geçen gün gelişmeleri görüp yaşayınca ümitlerim kırılmaya başladı.
Bu ümitsiz vakadan sıyrılıp bir de güzel haber ile yazımı noktalamak istiyorum.
İlk kez bir belediye başkanının ağzından ‘benim hizmetlerimi çok yakından takip edin. Benim yanlışım olur ise önce uyarın, sonra önüme set kurun. Halkım ile olan yakınlık derecem ve onlara hizmet götürme imkânlarımı irdeleyin. En nihayetinde bizler de insanız. Hata da yapabiliriz. Ama ben halkımın hizmetkârı olarak çalışır iken asla yanlışa düşmemek adına kendi kendimi muhakeme edeceğim. Koltuğuma oturmadan, yapışmadan, bu koltuğun emanet olduğunu bilerek başkanlık yapacağım’ dedi.
Bu sözleri ağzından duyduğum bir ilçe belediye başkanı…
Yüreğir Belediye Başkanı Fatih Kocaispir’den bahsediyorum. Kendisinin de böyle bir düşünceden hareketle yola çıkmış olması beni ziyadesi ile memnun etti.
Ancak orada da bir sıkıntı görmeye başladım. Bu sıkıntı da yetki verilip birlikte çalışacağın yol arkadaşların belediye başkanının önüne geçip her şeye karar veren kişi konumuna gelmemeli…
Bu tehlikeyi de orada görmeye başladım. Buna da yukarıdaki cümleleri kuran Kocaispir’in asla izin vermemesi gerekiyor. Dışarıdan bakınca hal ve gidişat böyle…
Bugünlük biraz soluklanma zamanı… Yarın kısmet olur ise çok önemli konular üzerinde okuyucularımı bilgilendirmek istiyorum.
Adana’nın çok ama çok hizmete ihtiyacı var…