Neden bir adım ileriye gitmiyoruz? Diye kendi kendinize sorun ve aldığınız yanıtı da bir kenara yazın lütfen.
‘Bir arpa boyu yol almayan’ bir millet olduk.
Herkes üzerine düşen görevi yerine getirse aslında hiçbir sorun kalmaz. Sorunu yaratan da insan olarak bizleriz. Çözmekte gecikenlerde…
Sallabaşı al maaşı yöntemi ile günü idare eden yönetici profili, bir yerlere gelebilmek adına el etek öpmekten geri kalmayan bir toplum. Sonrasında da bir yerlere gelince ‘kimseyi tanımama’ anlayışı.
Son dönemlerde Ak Parti Hükümeti bürokrasiyi biraz olsun dizayn ederek herkesin kendine gelmesine vesile olmuştu. Maalesef diyorum, bu konuda da eskiye dönüş büyük bir hızla sürüp yine o hantal yapıya doğru yönelmeye başladık.
Memlekette birbirini denetleyen, hesap soran mekanizma yok. Amiri ile memuru arasındaki ilişkiler grift noktaya gelmiş. Vatandaşın hak arayacak noktaya gelmesi de yetmiyor sallabaşı al maaşı taktiğini güdenlere.
20 yıl öncesinde devletin 4.kuvveti olarak nitelendiren basında çıkan bir haber dikkate alınır gereği yapılarak anında soruşturma açılırdı. Gelin görün ki şimdileri haberi okuyanlarda yok, okusalar da gereğini yapanlar da yok…
Hatta daha ileriye gideyim. Sallabaşı al maaşı yöntemiyle devlette yöneticilik ve memurluk yapanlar oluşturdukları şikayet hatlarına yapılan başvurular yetmezmiş gibi şahısları kendi ayaklarına çağırıp imzalı şikayet dilekçeleri istemeye başladılar.
Bu bir klasik bezdirme, bir daha dilekçe verme deme taktiği…
Sabah evinizden çıkıp otobüse binip şehre gitmek istediğinizde size göre yanlışlıklar başlıyor. ‘Ya sabır’ çekerek kafanızı da diğer tarafa çevirip görmezlikten gelerek şehir merkezine geliyorsunuz. Yetmiyor, yanlışlıklar manzumesi devam ettikçe ediyor.
Bir üst makamdaki kişinin, amirinin kendisini denetleyerek hakkında işlem yapacağına inanmayan sallabaşı al maaşı taktiği uygulayanlar yüzünden halk sıkıntı çekiyor. Kimse hakkı ile görevini yapmıyor. Yapanı da başkaca gözle görüyorlar.
İçlerinde iyi idareci, maaşını sonuna kadar hak eden, hak ve adaletten yana, insanların sorunlarını çözmek için uğraşan ve müdürlük yaptığı koltuğun hakkını verenler yok mu?
Elbette var. Zaten onların yüzü suyu hürmetine ayaktayız. Onlar da olmasa halimiz harap…
Dün sabah saat 07.10’da Yüreğir’deki Şehit Abdullah Aydın Emer Anadolu Lisesi’ne giden bir kız çocuğuna tam olarak saydığım için söylüyorum 6 köpek birden saldırdı. Okulun yanında bir metruh bina var. Kentsel dönüşümden dolayı yıkılmasına karar verilmiş. Yıkılmamış ve bu binanın bulunduğu alanda bu sokak köpeği sürüsü kalıyor.
Kız çocuğu ne yapacağını şaşırdı ve kaçarak camiye sığındı. Daha sonra yolunu değiştirip köpeklerden uzaklaştı. Şükür olsun ki köpekler kız çocuğunu ısırmadılar.
Günlerdir yazıyorum. Buradan dile getiriyorum. Şehri köpekler istila etti diye.
Adana Büyükşehir Belediyesi ve Sayın Başkanı Zeydan Karalar’dan bir tek ses yok.
Adana Valisi Mahmut Demirtaş’dan ve Valilikten bir tek konuya müdahil olma yok.
Bu çocukları bu köpekler ısırıp ortaya kötü bir sonuç çıkana değin herkes bekleyecek mi? Yazık ediyorlar sessiz kalmakla bu şehre!
Temenni etmiyorum ama buradan da belirterek altını kalın çizgilerle çiziyorum. Yarın öbür gün bir insanın başına bu köpek sürüsünden dolayı bir iş gelirse o vakit biz sizleri sorumlu tutarız sayın idarecilerimiz.
Ve sorarız. ‘Vicdanınız rahat mı?’ diye…