Eski bakanlardan Yıldırım Aktuna'nın oğlu, eski İYİ Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Oğul Aktuna, bir otelde düzenlenen basın toplantısında, İYİ Partide siyaset yapma zemininin ortadan kalktığının altını çizip ‘istifa edip önce oluşum, sonra ise parti kurmak için’ istifa etmiş.
Yıldırım Aktuna’nın oğlu olmasanız sizi İYİ Parti İl Başkan Yardımcısı yaparlar mı?
Önce bu soruyu sorarak konuyla ilgili düşüncelerimi daha sonra aktarmak isterim.
Sayın Oğul Aktuna, partisini eleştirirken şu cümleleri kuruyor.
“Meral Başkan'ımız ve Kemal Başkan'ımız Sayın Erdoğan'a sürekli demokrasi dersi veriyor. Senelerdir antidemokratik uygulamalarını eleştiriyorlar. Peki, madem siz bu kadar demokratsınız niye blok listeyle kurultaya çıkıyorsunuz? Niye demokrasiyi çiğniyorsunuz?"
Burada sormak lazım Oğul Aktuna’ya, ‘Siz listelerde yer almış olsaydınız bunları söyleyecek miydiniz?’
İkinci bir soru yine Sayın Aktuna’ya, “Parti kurunca siyasi partiler kanununun genel başkana verdiği ‘Padişah’ yetkilerini tüzüğünüze koyup tıpkı bugün eleştirdiğiniz genel başkanlar gibi davranacak mısınız? Davranmayacak mısınız?”
Sanki kendisi eleştirdiği gibi yetkiyle donanımlı olmayacak!
Ben şahsen bu eleştirilerin altında ‘Bir yere gelememe, dışlanma’ egosunun yattığını düşünüyorum.
Aslında Türkiye siyasetinin asıl sıkıntı budur. ‘Önce ben’ diyerek başlayan tavır ve ortaya çıkan ego patlaması ile bir yerlere gelmek ve gelemediğinde ise karşınızdakileri suçlamak…
Ben bu yorumu yaparken Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’in bu anlamda masum olduğuna inanarak bunları ifade etmiyorum. Aslında onlar siyasi partiler kanununun kendilerine tanıdığı tek yetkili ayrıcalığını ‘dibine kadar’ kullanıyorlar!
MHP’den ayrılırken Meral Akşener’in Devlet Bahçeli suçladığı konularda bugün kendisinin aynı noktada olduğunu da buradan net bir şekilde görebiliyorum.
Bu nedenle birbirlerinden farkı olmayan siyasetçi tiplemelerinin istifalarının arkasından getirdikleri açıklamaların da bende inandırıcı olmadığını belirterek yazıma nokta koymak istiyorum.