24 Haziran tarihinden önce siyasetçilerin cep telefonlarında, sosyal medya hesaplarında yerel veya yaygın hiç değişmeksizin gazeteciler yer alıyordu.
Gece, gündüz fark etmeksizin görüşme ağı kuruluyor, sabahın erken saatlerinde gazetelerin haber merkezlerine bültenleri geliyordu.
Bu akış trafiği ne yazık ki seçim bitince birden ‘bıçak gibi’ kesildi.
Siyasetçiler yerel veya yaygın basın ile olan ilişkilerini tamamen rafa kaldırdılar.
Haksızlık etmeyelim. İçlerinde hatır ve gönül ilişkilerini bilen isimler çıkmadı mı? Yalana gerek yok, elbette çıktı.
Teşekkür amaçlı da olsa ‘emekleriniz için teşekkür’ diye başlayan cümleler kuran siyasetçilerimiz oldu elbette. Biz de bu isimlere teşekkür ettik elbette…
Özellikle Ak Parti’de bu ilişkinin anlamını bilen ve değer veren isimlerin olduklarını düşünüyordum. Sadece bir tek isim bu konuda bizim yüzümüzü kara çıkarmadı.
Abdullah Doğru…
Kendisine de bu anlamda teşekkür etmek gerekiyor.
Ahmet Zenbilci, Mehmet Şükrü Erdinç, Jülide Sarıeroğlu ve Tamer Dağlı’dan maalesef diyorum bu konuda bir tek teşekkür de almadık. Hoş, yüzlerini görme fırsatı da bulamadık.
Sanırım kendilerini ağırdan satmanın bir getirisinin olacağını düşünüyorlar. Eğer bunu düşünmemiş olsalardı bir teşekkürü esirgemezlerdi.
Ve günlerce haberlerini yapan yerel basına karşı biraz daha yakın duruş sergileme eğiliminde olurdular.
İl Başkanı Fikret Yeni’nin de bu saydığımız isimlerden geri kalan yanı yok desem haksızlık etmem.
MHP’nin milletvekili sayısı tıpkı İYİ Parti gibi iki olup, gerek MHP’den gerekse de İYİ Parti’den de bu inceliği göremedik.
Öyle ya, lider isminizi yazar ise siz tek olarak lidere karşı kendinizi sorumlu hissedersiniz!
Ben böyle bir sonuç çıkardım işin özünde…
CHP’den Ayhan Barut, Burhanettin Bulut ve Orhan Sümer’in hakkını teslim edelim. Müzeyyen Şevkin’in de stadyumun etrafındaki kebapçı ve ciğercilerde yer alan fotoğraflarını görünce ‘sizden önceki dönemde danışmanınız aynı sahneleri tekrar ettirdi. Ancak bugün o milletvekili listede yok’ diyerek tarihin tekerrür ettiğini de kendisine belirtmiş olalım.
Seçim döneminde bu yerel basın bu siyasilerin kahrını çekiyor. Ne yazık ki seçim bitiyor ‘AŞK’ bitiyor.
Bütün bu sahnelere yıllardır alışık olduğumuz için çok yadırgamıyoruz aslında…
Asıl garip olan nedir biliyor musunuz?
Yarın öbür gün tekrar bu yerel basın ile müşerref olmak durumunda kaldığınızda nasıl davranacaksınız? Ne diyeceksiniz?
Bunu merak ediyorum.
Demek ki yerel basını haberlerini yazmakla mükellef olarak görüyor bu siyasiler…
Bunda da bana göre yanılıyorlar. Yanıldıklarını da zaman aralığında görecekler.