Üniversitelerin bağlı olduğu Yüksek Öğretim Kurulu’nun dikkatini çekmek adına önemli bulduğum bir konuyu gündeme taşımak istiyorum.
Elbette bizim yaşadığımız bu olayları YÖK duyuyor, haberdar oluyor. Lakin bir çözüm yolu bulunmuyor. Asıl mesele burası olsa gerek…
Üniversiteyi bitiren her genç yüksek lisans yapmak istiyor. Lakin yüksek lisans yapamıyor. Sebebi ise üniversite hocalarının bu işi siyasete alet etmeleri, yanlı davranmalarıdır.
Bunu açık ve net olarak söyleyebilirim. Yüksek lisans yapmak isteyen kişileri belirler iken üniversiteden mezun olan gençleri değil de dışarıdan hatır ve gönül ilişkileri ile, siyaset ile, yıllar sonra ‘bir de yüksek lisans yapayım’ diyerek akıllarına düşen kişilere, yer açmakla bu işi beceren fakültelerimiz var.
Yeni mezun gençlere yüksek lisans yapmak hayal oluyor böyle olunca. Şimdi YÖK yetkilileri ‘olur mu böyle şey efendim’ diyerek itiraz edip mevzuat hazretlerini ortaya koyacaklar. Bu memleketin Hukuk Fakültesi’nde öğretim elemanı almak için üniversite idarecisinin karısına, kızına, evladına yer ayarlamak için usulden sınav yapıldığına dair haberleri yapan bir kişi olarak YÖK’ün ‘her şey mevzuatına göre yapıyor’ açıklamasının da benim yanımda yeterli olmadığını peşinen söyleyeyim.
Tüm üniversitelerde açılan yüksek lisans sınavlarında yeni mezun olan öğrencilerden kaç kişinin yüksek lisans yaptığını, diğerlerinin kimler olduklarını istatistik olarak açıklasınlar görelim bakalım ikna o vakit nasıl oluyor!
Maalesef diyorum, yüksek lisans konusunda çocukların önünü tıkıyorlar. İktisat Fakültesi’nin yüksek lisansında Matematik Öğretmeninin ne işi var!
Bir de böyle bir durum var memlekette.
Sözün özü, yüksek lisans konusunda ortaya çıkan görüntü hiç iyi değil.
Bu konuda yeniden bir çalışma yapılmalı ve üniversiteden mezun olan öğrencilerin yüksek lisans yapmalarına daha fazla imkan tanınmalıdır. Üniversite hocalarının birbirleriyle karşılıklı istişareye girerek öğrencileri kendi yöntemlerine göre dizayn etmeleri, yüksek lisans yöntemine gölge düşürmektedir.
Bir veli olarak ben eğer bunları hissediyor isem, yaşıyor isem ortada bir yanlış var demektir. Bunu çözmek de YÖK’e düşer…