Kadınları sadece belirli günlerde hatırlayan bir milletiz! Anneler Günü, Sevgililer Günü, Kadın Hakları Günü, Dünya Emekçi Kadınlar Günü geldiğinde hatırlarız kadınlarımızı…
Siyaseten kullanır, her toplantıda dolgu malzemesi gibi görür, afiş astırır, broşür dağıtır, evlere kadınlar daha rahat giriyor diyerek ev toplantılarında kadınların organize etmelerini sağlar ve kısacası siyaseten kullanırız Türk toplumunun siyasetçileri olarak…
Aksini söyleyen var mıdır bilemem ama benim tespitim bu istikamette.
İşte emekçi kadınlar yani siyasetin emekçileri, emek verdikleri siyasi parti bir yerlere gelip yerelde veya genelde iktidar olduklarında partisinin kendilerinin elinden tutmalarını beklerler. Çocukları için, eşi için, kendi için…
Haksızlığa gelemeyen bir siyasetçi kardeşimin benimle paylaştığı ifadelerini bugün sizlere aktarıp aslında ne demek istediğimi biraz daha belirgin bir şekilde ortaya koymak istiyorum.
Bu siyaset yapan bayan kardeşimiz aynen şu cümleleri kurdu.
“Ben haksızlığa gelemiyorum. Onu yazma, bunu yazma hiç kimse kusura bakmasın arkadaşlar. Kadın Kollarımıza devam edip her seçimde çalışan emekçi kadınlarımızın sorunlarını kim soruyor?
Seçimden seçime kadınlarımıza güler yüzlü ilgi alaka gösteriliyor.
Soğuk sıcak demeden, akşam demeden, oruçluyum demeden, partimizi kazandıralım iktidar olalım diye alanlarda çalıştılar. Kadınlarımızın bazılarının çocukları üniversiteli olmasına rağmen işsizdir. İhtiyacı olan bazı kadınlarımızın çocukları çok güzel üniversitelerde meslek kazandılar. Burs bulamadılar. Bazı kadınlarımız torunları için dilekçe vermelerine rağmen kreşe yazdıramadılar. En azından bu kadınlarımız onure edilmesi gerek değil mi?
Partimizin büyümesi kadın ve gençlikten geçer...
Bir toplantıda ellerine mikrofonu alan parti içi güllük gülistanlık şekilde konuşuyorlar. Parti içindeki sorunları anlatsan senden dik başlısı ve suçlusu yoktur”
Aslında bu cümlelerde her şey anlatılıyor. Dertli olan emekçi partili kadınlarımızın atıl bir vaziyette kenara itilmesinin bir feryadı bu ifadeler.
Erkek egemen toplumda kadınların siyasetteki yerini anlatan bu cümlelere bugün erkek siyasetçiler ne diyecekler? Okuyarak geçecekler…
Aslansınız, kaplansınız, haydi ablam, haydi bacım…
Ver coşkuyu…
Sonra…
Sonrası malum. Hele bir bekle edebiyatı…
Aslında her siyasi partide durum farklı değil. Ancak yerelde CHP içinde bu sıkıntı hat safhada. Bu cümleleri benimle paylaşan da CHP’nin Kadın Kolları’nın yöneticisi olan insanlar. Bunu da dipnot olarak vermiş olalım…
Ümit ediyorum ki bu ifadeleri bir kez daha kadınlarımız bizlerle paylaşmak durumunda kalmazlar. Onlar da hizmetlerinin araya gitmediğinin bir gün olsun farkına varırlar.