Adaleti dağıtan mekanizmalar olan adliyelerden ilginç kararlar çıkıyor. Bu kararları görünce de insanlar adeta şaşkınlık yaşıyorlar.
Yerel mahkemelerin vermiş olduğu karar ile Yargıtay’ın karaları arasında yüzde yüzlük bir tezat oluşabiliyor.
Aslında yargının birbirini denetlemesi işte bunun için önemli. Bu denetim olmasa demek ki adalet tam dağıtılmamış olacak.
İşte buna bir örnek…
Bursa’da yaşanıyor olay. Kaymakam hemşireye ‘salak’ diyor.
Eşine reçetesiz iğne yaptırmaya çalışan kaymakam, iddiaya göre hemşireye, 'salak, geri zekâlı, bize bunu yapan vatandaşa kim bilir ne yapar' diyor.
Kaymakamın kendisine hakaret ettiğini savunan genç hemşire konuyu yargıya taşıyor. Mahkemenin mahkûmiyete çarptırdığı kaymakamın cezasını Yargıtay da onayladı.
Eşine iğne yaptırmak için Devlet Hastanesi'nin acil servisine gelen İlçe Kaymakamı, görevli hemşirenin, 'reçeteniz var mı?' sorusuna öfkeleniyor.
İddiaya göre, sinirlerine hâkim olamayan Kaymakam, hemşireye, 'Salak, geri zekalı, bize bunu yapan vatandaşa kim bilir ne yapar?' dedi.
Asliye Ceza Mahkemesi'nin yolunu tutan hemşire, kaymakamdan şikâyetçi oldu.
Mahkeme, kaymakamın beraatine hükmetti.
Davacı hemşirenin temyizi üzerine Yargıtay 18, Ceza Dairesi, mahkeme kararını bozdu.
Yeniden görülen davada, kaymakam 'kamu görevlisine hakaret' suçundan mahkûm edildi.
Bu kez kararı davalı kaymakam temyiz etti.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi, görevini çalışma usullerine uygun bir şekilde ifa etmek isteyen hemşirenin eyleminin haksız tahrik kabul edilemeyeceğine dikkat çekerek kararı onayladı.
Demek ki adalet sisteminde bu gibi değişik kararlar ortaya çıkabiliyor. Yerel mahkemelerden çıkan kararların yüzde yüz doğru olmadığını böylelikle üst mahkemeler teyit etmiş oluyor.
Her şeye rağmen şunu söyleyebilirim. Türk yargı sistemi bütün eleştirilere rağmen doğru kararı öyle ya da böyle veriyor. Adalet bir şekilde tesis ediliyor.
Bu arada olan yurttaşa oluyor. Zaman kaybediyor, para harcıyor. Canı sıkılıyor.
Kurulu düzende, kanunlarda bir sıkıntı yok. Sıkıntı kanunu uygulayanlarda desek aslında tam doğru söylemiş oluruz. Yargının da insanlara bir gün lazım olacağını hep söyler dururuz. İnsanın adliye binasından içeri girdiği an kendini emin ellerde hissetmesi lazım.
Yıllarca adliye koridorlarında yazdıklarımızdan dolayı yargılanan bir gazeteci olarak adaletin herkese lazım olduğunu savunan ve her şeye rağmen adaletin geçte olsa tecelli ettiğine inanan birisiyim.
Yanlışlıklar kişileri bağlıyor ama yurttaşın da canını acıtıyor.
Ümit ederim ki canımızın acımayacağı günlere kavuşuruz.
Yarın görüşmek dileğiyle…