Bütün sulama birlikleri işlev olarak daraltılıp adeta bir küçülme yöntemine girdi. DSİ’ye devir edilen sulama birliklerinin yeni oluşumu oldukça sıkıntı yaratıyor.
Geçtiğimiz günlerde gazetemizin manşetinde bu konuda bir haber yayınlandı. DSİ’nin bünyesine geçen sulama birliklerinin yönetimine atanan yöneticilerin köylerde ağır nüfusa sahip, siyasi anlamda güçlü kişilerin etkisi altında kaldığını, sulama birliklerinin yönetiminde olan arazilerin de resmen işgal edildiğini kamuoyu ile gazetemiz paylaştı.
Bu haberden sonra yetkililer nasıl bir önlem aldılar bilmiyorum ama çiftçi kardeşlerimizden ciddi anlamda şikâyet geliyor. Arkası güçlü kişilerin nüfuslarını kullanarak arazileri işgal ettiklerini ve buralara ekin ektiklerini söylüyorlar.
Emniyet açısından, asayişe bakmakla yükümlü birimlerin kayıtlarına bakacak olursanız önceki dönem sulama birliklerin sivil yönetimde olduğu dönemlerdeki asayiş olayı ile sonrasındaki asayiş olayında, bu konudaki şikâyetlere ve alınan önlemlere bakacak olunur ise sanırım ortada bir gerçeğin yattığını görürüz.
Siyasi irade şehirde olup bitenleri elbette değerlendiriyordur. Sulama birlikleri konusunda gelen bu şikâyetlerin neden kaynaklandığını bulmak zor değil. AK Parti Hükümetinin de acilen Türkiye genelindeki bu kanayan yaraya el atması gerekiyor. Yoksa hükümete ciddi anlamda siyasi iktidara zarar vermeye başladı.
Atanan yöneticilerin parti ile olan bağları tekrar baştan gözden geçirilmeli, köy halkı ile olan diyaloglarına yeniden bakılmalı, gerekiyor ise tüm yöneticiler yeniden atanmalıdır. Yoksa bu gidişat olumlu yöne doğru gitmiyor. Önümüzdeki süreçte kötü sonuçlar doğuracak olan bir yola doğru ilerliyor.
DSİ içinde AK Parti’nin yeniden bir revizeyi yapması da elzem olmuş durumda gözüküyor.
Tarım Müdürlüğü ile koordineli yapılan bazı hizmetlerde de DSİ açısından aksayan yanlar var. Koordine eksikliği ve liyakat esas olmayan atamaların da sıkıntı yarattığı gerçeği ile karşı karşıyayız.
Ümit ederim ki ileride kötü sonuçlar doğurmadan bu gidişata el atılmalı, çare bulunmalıdır. Yoksa gidişat hiç de iyi değil.
Uyarmış olalım…