Tarımsal girdilerin içerisinde en fazla meblağ tutan kalemlerden birisidir gübre fiyatları. Bu arada artış oranı ile gübrede yaşanan yüksek enflasyon yüzünden insanlar bu yıl tarlasına gübre atamama gibi önemli bir sorunla ekim yaptılar.
Gübre atılmayan tarlanın da durumu ortada. Yani verim düşüklüğü yaşanacak ve üretici ürettiği üründen fazla kazanç elde edemeyerek zarar edecek.
Bu nedenle gübre üretimi çok önem arz ediyor. Gübreyi üretebilmek için özellikle azotlu gübreyi üretebilmek için gaz gerekiyor. Doğal gaz ise ülkemizde yok. İnşallah şu Karadeniz’de bulunan gazı temin etmeye başlayınca gübre üretimimiz de hayata geçirilir. Dışa bağımlı olmaktan kurtuluruz.
Tarım Bakanı Vahit Kirişçi, Karadeniz’de doğal gazın temin edilmeye başlanılmasından sonra Samsun ve Karadeniz bölgesinde tesis kurulacağını ve kendi gübremizi kendimizin üreteceğinin müjdesini verdi. Kısa zamanda hayata geçirilir ise bu uygulama ülke kazançlı çıkacak.
Tarımsal desteklerin yeterli olmadığını her fırsatta dile getiriyoruz. Temel girdi olan mazot, gübre, tohum ve ilaç konusunda üreticinin zorluklarla karşılaştığını örnekleriyle yeri geldiğinde dile getirip yetkililere bu konuyu iletiyoruz. Yetkililer de aslında biliyor bütün bu gerçekleri.
Yeni bir sistem kurulup çiftçiler için üretime başlayacak olan bir ülke olmanın da yolunda ilerlediğimizin müjdesini aldık Sayın Tarım Bakanı Vahit Kirişçi’den. Dilerim bu temenni noktasında kalmaz. Hayata geçirilir.
Hükümetin özellikle Tarım Sigortaları Havuzu olarak bilinen TARSİM uygulamasını başlatmasının da üreticiye yarar getirdiğini düşünüyorum.
Tarımsal destekler konusuna gelince; üreticinin öncelikle tarımsal desteği dert etmeyecek noktaya gelmesi gerekiyor. Devlet desteği ile üreticinin ayağa kaldırılması önceliğimiz olmalıdır. Göç konusu da tarımda önemli bir yer teşkil ediyor. Son dönemlerde kentlerden yeniden kırsala dönüş başladı malumunuz olduğu üzere. Genç nüfusun kırsalda kalarak üretime önemli katkılar sağlamasının temel hedef alınması gerekiyor. (Üretimi artırmak adına)
Tarım Bakanı Kirişçi’nin gündeme taşıdığı önemli bir konuyu da buradan dile getirmek istiyorum.
Köy okulları biliyorsunuz taşımalı sisteme geçilince kapatıldılar. Türkiye genelinde metruk durumda olan 4 bin köy okulu var. Tarım Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı bir proje başlatarak bu metruk durumdaki köy okullarında halk eğitim merkezleri, kreş, anasınıf ve tarımsal işlevli alanlar haline getirilmesi düşünülüyormuş. Yani metruk köy okulunda örneğin mantar, kiraz gibi ürünlerin yetiştirilmesine ait uygulamalı eğitimler verilecekmiş.
Konuyu Bakan Kirişçi “ Yani mesela kişilere diyeceğiz ki, 'Mantar yetiştirin, kiraz yetiştiriciliğini geliştirelim.' Bölgede ne varsa çünkü vatandaşa 'buraya gel' demek yetmiyor. Bunların hepsi bir eğitim sürecinden geçirilerek çok rahatlıkla yapılabilir. O zaman tam bizim arzuladığımız, yani bu 4 bin okul meselesinde de halk eğitim merkezi ve buralarda tarımla, kırsal kalkınmayla ilgili eğitim faaliyetleri yürütülürse Allah'ın izniyle bizim gençlerimiz yeniden kırsala döner. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde zengin kırsalda, fakir kent merkezinde yaşar. Ama bu ülkede tam tersi. İnşallah bunu tekrar tersine çevireceğiz." İfadeleriyle konuyu gündeme taşıdı.
Hayata geçirebilir iseler bence olumlu sonuçlar alırlar.
Bu nedenle gelecekte yaşanacak olan gıda sıkıntısına önlem almak adına şimdiden de olumlu adımlar atılmış olur. Boş metruk binalar bir işe yaramadığı için bu projenin anlam bulacağını da düşünenlerdenim.
Kendi kendimize yeter bir ülke idik yıllar öncesinde. Bugün tüm ürünleri ithal eder duruma geldik ise bir yerde yanlışlık var demektir. Bunu ortadan kaldırmak adına böylesine önemli bir uygulamaya el atılacak olmasından dolayı da mutluluk duyuyoruz.