İzlemeyen yoktur değil mi?
Her sahnesi aklımda.
Bir film duyguyu, maneviyatı, aşkı seyircisine bu kadar yansıtabilir mi?
Yıllar geçse de idolümüz.
Buz dağını göremediler.
Yardımcısı, geminin kaptanını o kadar da uyarmıştı halbuki.
Buzdağına çarptı koca gemi.
Hani yolcuları; "merak etmeyin bu gemiye hiç bir şey olmaz" diye uyardığı devasa gemi.
Hafif bir sarsıntıydı halbuki.
Önemsenmedi.
Zaman hızla ilerledi.
Geminin en alt katında yoksul aileler vardı. Odalar su ile dolunca bağırmaya başladılar .
Çığlıkları bile duyulmadı.
Feryat figan kopuyordu. Ama nafile duyan yoktu.
Geminin en üst katında asiller; davetlerinden, lükslerinden vazgeçmeden devam ediyordu herşeye... Geminin su aldığından bi haber.
Gürültü yavaş yavaş diğer katlara doğru duyulmaya başlayınca, önce zenginler para karşılığı filikaya binmek istediler.
Yalnız unutulan bir şey vardı ki paranın, ölüme gücü yetmiyordu.
Can kıymetliydi.
Geminin arka kısmı batmaya başlarken, ön kısımdakiler de yükseldiklerini sanıyordu.
Ne ilginç değil mi? Belki de göremediğimiz hep buzdağının arkasıydı.
Bir de nasılsa batacağız deyip, keman çalanlar vardı.
Hepsi de aynı gemideydi.
Gemi battı. Kimin ne kadar parası olduğunu sormadan hem de...