Hayatta her şey sizin istediğiniz gibi gitmez. Bazen yanlışlık yüzünden bazen de aksilikler yüzünden hayatınız kararır. Dünyanız başınıza yıkılır.
Çaresiz kalırsınız, eliniz ve kolunuz bağlanır. Sonrasında da ‘imdadınıza’ yetişecek birilerini ararsınız.
Adana’da tıpkı bir insanın içine düştüğü bu izah ettiğim durum gibi çoğu kez açmaza girmiş ve hayal kırıklığına uğramıştır.
Milletvekilini yerli yerinde seçememenin hayal kırıklığını, yerel siyasetçisinin beklediği gibi çıkmaması hayal kırıklığını ve yıllardır kokuşmuş bürokrasinin hantallığının eziyetini çeken Adana, bu yükün altından kalkmak adına bir şey yapamamanın hayal kırıklığını yaşamıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin hayata geçmesi ile bürokrasiye çeki düzen verileceğini ümit edenlerin başında geliyordum. İstiyordum ki, siyasetin dişlisi arasında kaybolan bürokratlara bir çeki düzen verilsin, akıllarının başlarına gelmeleri sağlansın…
Nerede!
Daha kötü oldu. İnanın bürokrasi dizginleri ağzına aldı…
Önüne geleni tepeleyip geçiyor Adana’da…
Liyakat hak getire…
Bugüne kadar deneyiminiz nedir diye sorsanız akıllara durgunluk veren yanıtları alırsınız âlim Allah…
Devlet ile işiniz var ise bugün git, yarın gel eziyetinden sizi kurtaracak adı üzerinde yöneticileri ‘ender’ bulursunuz. Bulduklarınız da size mevzuat hazretleri ile eziyet ederler…
Evinizin içinde oturuyorsunuz. Basiretsiz yöneticilerin zamanında görevlerini yapmamaları nedeniyle geceleri sinekten yatamıyorsunuz. Size ne diyorlar biliyor musunuz?
“Sizi sinekler yiyor ise bize bildirin…”
Yani kendilerinin yönetim acziyetinden doğan eksikliği dahi biz telefon ile bildirip şikâyette bulunacağız…
Bir de çıkıp demezler mi ‘bu işler böyle…’ diye…
Adana’da ciddi anlamda yönetim acziyetinin olduğunu düşünenlerdenim. Özel sektör ayrı bir sorun, kamu kurumları ayrı bir sorun. Gün geçmiyor ki ‘yeni yönetmelik ile değişiklik yapıldı’ diye başlayan cümleler kurulmasın…
Adana’nın en büyük sorunu, Adana için karar veren, Adana’yı yöneten, Adana üzerin görüş beyan ederek bu görüşlerini hayata geçirme imkânları bulanların kendilerine has yöneticiliklerinin sonucu ortaya çıkan olumsuzluklardır.
Bu sözü iyi irdeleyecek olur iseniz ne demek istediğimi anlarsınız.
Hal böyle olunca yazımı noktalamak istiyorum.
Bizim işimiz Allah’a kalmış!