Acıyı bal eylemek diye bir söz vardır. Sürekli olarak hoşgörü içinde olmak anlamını taşır bu söz.
Siz hoşgörülü olur iseniz hayat size biraz daha rahatlık getirir, huzur verir. Aksi ise umutlarınızı yitirmenize, hayatınızı rezil etmenize neden olabilir. Siz siz olun asla acıyı bal eylemekten geri durmayın. Kazanırsınız.
Bilinen bir Kızılderili dede ile torununun hikâyesi vardır. Mutlaka duymuşsunuzdur. Veya bir yerde rastlayarak okumuşsunuzdur. Pek çoğumuzun bildiği şu hikayeyi bir kez daha hatırlayalım;
Yaşlı Kızılderili reisi ve torunu kulübelerinin önünde oturmuşlar, az ötede birbirleriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyorlardı.Köpeklerden biri beyaz, öteki siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk kendisini bildiğinden bu yana o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli gözününde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki kurt köpeğiydi bunlar.
Çocuk kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin neden ikinci köpeğe gereksinim duyduğunu ve renklerinin neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. Torununun bu yöndeki sorusunu, yaşlı reis bilgece bir gülümsemeyle yanıtladı: “Onlar benim için iki simgedir yavrum.” dedi; “Biri iyiliğin, öteki kötülüğün simgesidir.Aynen bu köpekler gibi, iyilik ve kötülük de içimizde sürekli bir savaş içindedir. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için sürekli yanımda tutarım onları.”
Çocuk sözün burasına bir nokta koydu; “Onların arasında bir savaş varsa, kazananı, kaybedeni de olmalı” dedi. Çocuk yeniden sordu: “Dede, sence hangisi kazanıyor bu savaşı?”
Reis, şu yanıtı verdi: “Ben, hangisini daha çok beslersem, savaşı o kazanır.”
Evet, kim daha çok beslenir ise savaşı o kazanıyor. Bu dünyanın genel kuralı gibi oldu, içimize yerleşti maalesef.
Siyasetçileri gözünüzün önüne getirin. Adanalı sizce hangilerini daha iyi besliyor? Hangisi de bundan dolayı kazanıyor?
Bu sorunun yanıtını bulabilir misiniz? Yerel siyaset yapanlar olsun, ülke siyasetinde söz sahibi olanlar olsun. Bu örnekten yola çıkarak Adanalıların siyasetçileri ne kadar beklediklerini ve onlarında da ne kadar kazandıklarını bence bir test edin lütfen. Ekonomik sıkıntılar içinde olan Türk insanına karşı siyasetçilerin de bu beslenmeden ötürü ne kadar vazifelerini halka karşı yerine getirdiklerini de bir sorun, sorgulayın.
Şu sizi temsil eden siyasetçilerin karnelerini hazırlayın ve gelince ellerine tutuşturup onları ya sınıfta bırakın. Ya da bir üst sınıfa atlatın.
Bu da sizin göreviniz olsun…
Pazar günü Ramazan Bayramını kutlayacağız. Bu vesile ile tüm okuyucularımın bayramlarını en içten dileklerimle kutluyorum. Mutlu bayramlar…