Önce Ak Parti kendi içerisinde sonra da tüm Türkiye’deki partililer Ak Parti’nin kendi şehirlerinde neden seçim kazanamadığının sorusuna yanıt arıyorlar.
Bu yanıtı aslında herkes kendince veriyor. Elbette her şehir için özel sebepler olduğu gibi bir de Ak Parti açısından genel sebepler var.
Cumhurbaşkanlığı yönetim şeklinin geçiş sürecinde yaşanan sıkıntı genel sebep olarak gösterilebilir. Eskinden tüme varım yöntemi ile Ak Parti’nin alt kademelerindeki sıkıntılar bir şekilde silsile yöntemi ile genel merkeze ulaşır ve daha ciddi önlemler alınarak konunun üzerine gidilirdi. Maalesef diyorum Cumhurbaşkanlığı yönetim şeklinden sonra Ankara’dan kurulan kurguya teşkilatlar uymak zorunda kaldı. Yani tümden gelim yöntemi seçildi.
Bu da kopukluğun, iç rahatsızlığın ve huzursuzluğun temel nedeni oldu.
Birinci sebep bu…
Gelelim ikinci genel sebebe…
Her ilden sorumlu bir genel başkan yardımcısı ve teşkilat sorumlusu atanıyor Ak Parti’de. Örneğin Adana’da Ömer Çelik her konuda ‘tek seçici’…
Eskiden Milli Takımlarda Teknik Direktörün ismi ‘tek seçici’ olarak değerlendirilirdi. Mesala ‘Coşkun Özarı gibi’
Adana’nın tek seçicisi de Ömer Çelik. Yani Ömer Çelik’siz ve ona rağmen diye bir konu söz konusu olmuyor. Her konuda son kararı o veriyor. Biraz da parti tabanında bunun sıkıntısı yaşanıyor gibi düşünüyorum tüm ülke genelinde.
Gelelim Adana özelindeki görebildiğim kadarıyla sıkıntılara…
Adana’da MHP ile yapılan ittifak tam anlamıyla tutmadı. MHP’lilerin bir kısmı Cumhur İttifakı’na oy vermedikleri gibi AK Partililerin de bir kısmı ittifaka oy vermedi. Bunu da aslında açık ve net olarak sandıklar açılıp oyların çıkış şekline bakıldığında anlıyorsunuz.
İlçelerde yanlış seçim yöntemi izlenildi. Seyhan’da seçim kaybedilmesinin adeta zemini hazırlandı. Çukurova’da güçsüz ve seçimi alamayacağı aşikâr olan bir isimle yola devam edildi. Yüreğir’de önceki dönem belediye yönetimi Saadet Partisi ile CHP’ye destek verecek yol haritasının ortaya çıkmasına vesile oldular. Destek verip vermedikleri adayların çıkış ve destekleniş şekilleriyle ortada.
MHP’nin adaylarının da eski belediye başkanları olması nedeniyle yıpranan, sevgileri azalan adaylar olması tabanda rahatsızlık yarattı.
MHP, tarla kurultayına katılarak Devlet Bahçeli’ye açık bayrak açan adayları yeniden aday yaptı. Ülkücü kesim bu isimlere oy vermedi.
Belediye meclis üyelerinin yazımı gerek Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hüseyin Sözlü’den gerekse de teşkilatın yapısından kaynaklı olarak birbirlerine yakın isimlerin listeye yazılması şeklinde gerçekleşti. (Bu olay MHP açısından geçerli)
Bir de AK Parti açısından bakıldığında aday olan kişilerin istedikleri kişilerin meclis üyesi yazılmaları alınan başarısızlıkta temel etken oldu.
Adana’da oturan bir kişiyi götürüp Ceyhan’dan meclis üyesi yazar iseniz sanırım verim alamazsınız!
Teşkilatlar yedek yönetim kurulu üyeleriyle takviye edilmiş bir şekilde seçime götürüldü. Teşkilatlarda revizyon yapılmadı ve birilerinin listeye aldığı kişiler yönetici olunca onlarda kendi düşünceleri ve akıllarına göre mahalle bazında çalışma yaptılar ve koordinede eksiklikler söz konusu oldu.
Ak Parti’nin Sayın Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı son Ankara toplantısında özetle şu ifadeleri kullandı. ‘Caddede ve sokakta halka selam verecek, elini sıkacaksınız. Eliniz kirlenecek diye düşünerek hareket etmeyeceksiniz!’
Bu cümle çok önemli benim açımdan. Çünkü bu noktaya gelen Ak Partililer var. Biz biliyoruz, görüyoruz. Bir büyüklenme, kendini yüksek dağlarda görenlerden bahsediyorum. Acı ama gerçek.
İşin özünde bu konumda olan genel merkez yöneticileri de var Sayın Cumhurbaşkanım. Adana’ya gelip belirli insanlar ile düşüp kalkan, belirli yerlerden başka yerlere uğrama zahmetinde bulunmayan, kendilerini elit gören tipler var…
Sanırım sizin de kastınız bunlar.
Adana’da bu aşılmaz ise daha çok size ‘niçin seçimi kazanamadık?’ sorusuna yanıt arayan raporlar hazırlanıp gönderilir.
Sözün özü, hal ve gidişatı acilen düzeltmek gerekiyor.
Bunun içinde Adana özeli için söylüyorum.
Adana’nın sorumlusu olanları veya gözükenleri ne olur bir revize edin…