Hep söyleyip dururuz. ‘Adana, tarımın başkentidir’ diye. Başkentlik hala devam ediyor mu? Yoksa elden gitti mi? Onu da artık kestiremez olduk.
Çok da önem arz etmiyor aslında başkentlik. Önemli olan tarım sektöründe çalışanların karnının doyması, ektiklerini, biçtiklerini bir sonraki yıl zarar etmeden yeniden ekebilmeleri, ihraç edilecek ürünlerinin olması, kendi yetiştirdikleri ürünün yerine dışarıdan ürün ithal edilmemesidir.
Tarım sektörünün sıkıntıları çok büyük.
Adana’da CHP tarafından tarımda istihdam sorunları ve çözüm önerileri konusu üzerinde bir çalıştay düzenlendi. Tarımın sadece istihdam sorunları ele alında bu çalıştayda ama vurgulanan ana temalar üzerinde başkaca tarımın sıkıntılarına da değinilmiş oldu.
Kurultayda CHP’li konuşmalar ‘Bizim belediyelerimiz iktidara aslında bir ders veriyor. Kooperatifleşmeye önem veriyoruz. İnsanlardan ürün satın alıyoruz. İhtiyaç sahiplerine dağıtıyoruz. Yoksullara ulaştırıyoruz.” İfadeleriyle aslında önemli bir konuya vurgu yaptı.
Ben bu konuya değinmek istiyorum.
Yıllarca Ak Parti’yi ‘makarna dağıtıyorlar, kömür ile insanların gözünü boyuyorlar. Sonra oy topluyorlar’ diyerek eleştiren muhalefet değil miydi? En başında da CHP gelmiyor muydu? İnsanlara yardım yaparak ‘toplumu sadak toplumu haline getirdiler’ diyerek meydanlarda konuşanlar CHP’liler değil miydiler?
Bugün kendi belediyelerinin soğan, patates, karpuz dağıtmasını lütuf gibi anlatıp olması gerekenler gibi gösteriyorlar.
Ya dün yanlıştılar, ya bugün yanlışlar!
“Bekâra kız boşamak kolay” derler ya… Tıpkı onun misali…
Ak Parti makarna, kömür dağıtıyor diyerek olmadık muhalefeti yap. Sen her şeyi dağıt. Buna da lütuf olarak değer biç!
Siyasetin çirkin yanı diye nitelendirmek gerekiyor bunları.
Konu tarımdan açıldı ama CHP’li yetkililerin övünç kaynağı yaptığı ifadeleri duyunca bunu da yazımın içinde işlemek istedim.
Adana’da yapılan çalıştaya katılanlar ile çalıştay çalışmalarının ortaya çıkaracağı sonuçlar konusundaki olumlu gelişmelerin meyvelerini umarız elde ederiz kent olarak. Yararlı olacağı düşüncesindeyim ama politik davranmadan eğer konulara yaklaşılır ise.
Ülkeyi yönetenlerin tarımın geriye gitmesi adına gayret sarf edeceklerini hiç düşünmek dahi istemem. Çünkü tarımı ayakta olmayan bir ülkenin ayakta kalması mümkün değildir. Dünya ileriki dönemlerde kıtlık içine düşecek ve açlık ortaya çıkacak, kuraklık ile susuzluk ve açlık gelecek uyarılarını da kimsenin dikkate almaması mümkün olamaz.
Kim düşünmüş ise yine de iyi bir çalışma ortaya koymuşlar.
Emeği geçenlere teşekkürler.