Yunus Emre’nin bir sözü vardır. ‘Derdi dünya olanın Dünya kadar derdi olur’ diye.
Dünya kadar derdimiz insan olarak derdimizin dünya olmasından kaynaklı değil aslında. Yani dünyalığımızı çok düşündüğümüz için değil. Yaşamak için, hayatta kalıp ekonomik olarak var olabilmek adına bütün gayretler, çabalar aslında.
Dünya kadar derdimiz var elbette. Bayramlarda da olsa yine bir rahat nefes alarak bütün dertten ve kederden uzak kalmak mümkün olmuyor ne yazık ki.
Kurban Bayramı’nı ülkemiz huzur ve mutluluk içerisinde geçirdi. Ne mutlu ki güzel bir bayramı idrak ederek geride bıraktık.
Dünya kadar derdin altında ezilen insanların bayram telaşları da görülmeye değerdi. Bayramlarda memleketlerine, sılalarına kavuşmak isteyenlerin telaşı bu kez geri dönüş eziyetleri ile karıştı birbirine.
Bayram masrafları ile ekonomilerinde bir delik daha açıldı insanların.
Siyasetten uzak, memleketin içler acısı durumundan uzak kalarak ekonomik yıkıntının altında kalmamak adına bayram boyunca bütün Dünyaya kulaklarını tıkayan insanlar, mezarlıklara koşarak hakkın rahmetine kavuşmuş ve bugün bütün dünyaları yaratana hesap vermekle geçen öbür dünyaya intikal etmişlere hayır duaları etmekle geçti bayram telaşı.
Yaşar iken dünyada ayakta kalmak adına kazanç elde etmek için çalışıyoruz. Ahret içinde çalışmamız gerekiyor aslında. Hayır ve hasenatlar yapmamız gerekiyor. Kefenin cebi olmadığına göre öbür dünyaya dünya malı olarak bir şey de götüremiyoruz. Dolayısıyla ahret için çalışmamız gerekiyor.
Kalp kırmamak gerekiyor. Haramdan uzak kalmak gerekiyor. Hayırlar yaparak ahretimizi de yapmamız gerekiyor.
Kurban Bayramı işte aslında bunları yapmak için bir fırsattı. Bu fırsatı da iyi değerlendirmek gerekiyordu. Karınca kararınca bunu yapmaya çalıştık. Başarabildik ise ne mutlu bizlere…
Geçmiş kurban bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum. Nice bayramlara kavuşmak dileğiyle…