AK Parti iktidarını eleştirmek adına muhalefetin yanlış taktik izlediğini düşünüyorum. Bu yanlışlığı sanki muhalefet partileri el birliği etmişler gibi hepsi yaparak koro halinde iktidarı güçlendirecek muhalefetlik yolunu izlemeyi tercih eder oldular.
AK Parti iktidarının geriye dönük icraatlarının halkın sevgisini kazanan, yükselen değer olarak görülebilen hizmetleriyle takdir topladığı dönemlerde dahi muhalefet yanlış taktik izledi.
Bugün siyasi iktidarın yanlışlıkları yok mu? Elbette var. Hem de o kadar artarak çoğalıyor ki yanlışlıklar, muhalefet aklı başında davranıp muhalefetini bu istikamette yapsa sanırım daha da çok başarıya ulaşır.
CHP ve İYİ Parti son günlerde yanlışlıklarına bir ara vererek doğruya doğru yönelmeye başladı. Halka gitti her iki siyasi partide. Her gün bir vilayeti ziyaret ederek burada milletvekilleri, genel başkanlar ve partinin tüm yetkilileri halkın durumunu tespit etmeye, aldıkları notları da meclis kürsüsünden dile getirmeye başladılar.
Yani halk, siyasetçinin kendilerinin sesini meclise yansıttıklarını görüyorlar artık. Bu doğru bir yöntem bana göre.
Saadet Partisi ise eski günlerinden uzak bir politika içinde. Bölündü, bölünecek diye sallantının ivmesiyle sallanıp duruyor. Muhalefetliği de ancak genel başkan düzeyinde yapıyorlar. Adana’nın il teşkilatı resmen ortalıkta yok. Bir tek etkinliğine, bir tek açıklamalarına, muhalefetlik adına yaptıkları açıklamaya rastlamadık.
DEVA ve Gelecek Partilerinin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerine kurulu parti politikasını da kendi adıma verimli, sonuca gidecek bir politika olarak görmüyorum. Kuruluş amaçları ile milletin yanında hapis olunan bu iki siyasi partinin de ihtiyaçlara yanıt vermeyen muhalefetlik yaptıklarına tanıklık ediyoruz.
Yani partiler üzerinden gidecek olursak muhalefetin yanlış siyaset taktiği izlediğini biliyoruz, görüyoruz. Olması gereken nedir? Diye soracak olursanız bu halka en doğru seslenip uzanmanın, onların yanında olduklarını göstermenin birinci koşulu, partilerde o halkı söz sahibi etmektir.
İl başkanı, ilçe başkanı, parti yönetim kurulu, belediye meclis ve başkan adaylarını belirlerken genel merkezin isim belirlemesi yerine halkın katılımıyla isimleri belirlemek, partiye halkı dahil etmekle bir yönetim şekli oluşturursanız, o halk size de sahip çıkar. İktidara da her yerde yanıt verir. Sizle birlikte hareket eder.
Ama siyasetin merkezindekiler buna izin vermiyorlar. İktidara karşı da kendi etraflarındaki 50 kişilik yöneticilerin düşüncelerine göre bir yol izleyerek muhalefetlik yapıyorlar.
Ortaya çıkan sonuç da bu oluyor işin özünde…
Muhalefetin aslında geriye dönük siyasi hafızasını bir gözden geçirerek halkı da içine katan bir muhalefet taktiği izlemesi gerekiyor. Nasıl mı olacak? Diye sorup merak edenler olursa bir zahmet onu da halka danışsın…
O halk yöntemi gösterir…