Ramazan ayına girdiğimiz günlerde yine yoğun şehitler vermeye başladık. Düzende yine gözyaşı, kan, acı varken 11 ayın Sultanı Ramazan’ı da bu şekilde karşılamış olduk.
Ülkemde her zaman söylenilen klasik sözlerden usanan halk sadece dualara sığınmış durumdayken, en önemli duada ‘Askerimi, polisimi, güvenlik güçlerimi koru veya şehitlerimize rahmetler diliyoruz’ olmuştur. Dualarla şehitlerimizi vatan toprağımıza yani bağrımıza gömüyoruz.
Terör bitecek diyerek atılan hamasi nutukların da artık sonunu gelinmesi gerekiyor. Yani terörün bitmesi gerekiyor ve artık siyasilerin de bu konu üzerinden siyaset yapmalarına, nutuk atmalarına imkânların kalmaması gerekiyor.
Ateş düştüğü yeri yakıyor. Anneler, babalar, eşler, evlatlar feryat ediyor. Daha 23 yaşında ve en büyük hayali olan babasına bir araba satın almak, kendisine de oturabileceği bir ev satın almak olan şehidimizin bir tek babasına ev satın alabildiğini öğreniyoruz.
Bu hayat hikâyeleri ile şehit olarak gözyaşları arasında toprağa veriliyorlar.
Dilimizden düşmeyen slogan…
‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’
Keşke bu sloganları da atmasak ve şehirlerimize her gün bir şehit tabutu gelmese…
Kan ve gözyaşı dinse…
Halkımız huzuru bulsa, çözümsüzlükten kurtulsa…
Bu ülkede ölümüne sevilen vatan toprağıdır, bayraktır, ezandır. Ölümüne sevilen liderler ve onların attığı hamasi nutuklar değildir, olmamalıdır da…
Şu kan dökülmesini ve gözyaşlarını dindirin artık. Referandum sonrasında ülkenin mutlu olacağını ve terör belasından bu ülkenin kurtulacağının sözünü verenlere de bu sözlerini hatırlatmak gerekiyor.
Sözü fazla uzatmadan şu aziz mübarek günlerde şehitlerimize rahmetler dileyerek şehit analarıma Allah'tan sabırlar niyaz ediyorum.