Küresel ısınmayı durdurmak yüzyılın en önemli mücadelesi…
Çünkü başka Dünya yok!
Gezegenimiz küresel ısınma nedeniyle ciddi tehdit altında. İklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler ise, Akdeniz iklim kuşağında. Ve Türkiye, 2040 yılında kuraklığın en yoğun hissedileceği 33 ülke arasında.
Önümüzdeki 10 yıl içinde Sahra Altı Afrika ülkelerinin iklim değişikliğinin etkileri yüzünden 996 milyar dolarlık ek borca gireceği bekleniyor.
Başta Pakistan olmak üzere, şuana kadar iklim değişikliğinden kaynaklanan nedenlerle büyük zarar gören ve tazminat talep eden ülkeler “iklim adaleti” istiyor.
XXX
İklim değişikliğinin tüm insanlığı ilgilendiren ortak bir sorun olduğu, bu konuda uluslararası işbirliği ve dayanışmanın önemi çok açık…
Buna rağmen 6-18 Kasım tarihlerinde Mısır’ın Şarm El-Şeyh şehrinde düzenlenen iklim zirvesinin 27.sinde, bu yönde çok önemli denilebilecek bir sonuç çıkmadı.
Oysa zirvede, hemen herkes tarafından bu konuda ortak mücadelenin gereği üzerinde durulmuş, sürdürülebilir yaşama geçişin önemi vurgulanmış, üretim ve tüketim alışkanlıklarında yapılması gereken değişiklikler hakkında önemli konuşmalar yapılmıştı.
Taraf ülkelerin hepsi iklim değişikliğinin yol açtığı/açacağı; afetlerin, gıda krizinin ve küresel enerji sıkıntılarında farkında görünüyordu. Zirvenin açılışında iklim değişikliği ile mücadele ‘insanlığın hayatta kalma mücadelesi’ olarak tanımlanmıştı.
Buna rağmen anlaşmaya varmak ve sonuç metnini imzalamak hiç de kolay olmadı.
Zengin ülkelerin liderleri tarafından umut vadeden konuşmalarla başlayan İklim Zirvesi (COP27),iki günlük uzatmanın ardından son anda alınabilen kararlarla 20 Kasım gecesi sabaha karşı sona erdi.
XXX
Zirve boyunca Kyoto Protokolü, Paris İklim Anlaşması, Glasgow İklim Paneli ve iklim değişikliğini konu alan sair belgelerde belirlenen hedef ve prensiplere dayanılarak, iklim değişikliklerine dirençli adil bir sistem yapılandırılması gerektiği hemen hemen tüm konuşmacılar tarafından vurgulandığı halde, sonuç bildirgesi bundan çok uzak kaldı.
XXX
Sonuç metninde; taraflar doğa temelli çözümleri veya ekosistem temelli yaklaşımları geliştirmeye, iklim finansmanı tedariklerini acilen ve önemli ölçüde artırmaya davet edildi ve gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkeleri kapasite artırımında teşvik edeceği, iklim değişikliği sürecinin yeni hedefler içermeyeceği, cezalandırıcı olunmayacağı, ülkelerin ulusal egemenliğine ve koşullarına saygılı ve kolaylaştırıcı olunacağı belirtildi.
Yani kimse kimseye dokunmasın denildi; küresel ısınmanın 1,5℃ ile sınırlandırılması hedefi başka bir bahara bırakıldı…(!)
Bunda dünyada yaşanan ekonomik krizin ve enerji sıkıntısının yanı sıra iklim krizinden zarar gören az gelişmiş ülkelerin tazminat talepleri ile petrol lobisinin etkisi oldu.
XXX
Çünkü iklim krizinin oluşumunda gelişmiş ülkelerin tarihsel sorumluluğu diğer tüm ülkelerden fazla olduğundan iklim krizinden fazla zarar gören az gelişmiş ülkeler haklı olarak tazminat talep etmekte idi.
Zirve öncesinde kayıp ve zarar finansmanı konusunda, ya zengin ülkelerin finanse edeceği bir ‘sigorta ve erken uyarı sistemi’ ya da bir ‘kayıp ve zarar fonu’ kurulması gerektiği konuşulmaktaydı.
Ancak Zirvede, zengin ülkeler kayıp ve hasarla ilgili maliyetlerin giderek artan bir borç yüküne dönüşeceğini ve ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin gerçekleştirilmesinin zarar göreceği iddiasıyla kendilerini sorumlu kılacak bir karara imza atmayacaklarını belirttiler. Bu nedenle tazminat konusu gündeme alınmadı.
Zengin ülkelerin kayıp ve zarar fonu kurulmasına ilişkin itirazları ise, Avrupa Birliğinin ’belirli şartlara bağlı bir fon kurulması’ yönündeki teklifi ile giderilebildi:
Uzun müzakereler sonucunda taraflar, fona kaynak sağlamanın sadece zengin ülkelerle kısıtlanmaması, eşitlikçi ve hakkaniyetli bir prensiple hareket edilmesi ve fondan yararlanacak ülkelerin en kırılgan ülkeler olması koşulu ile bir ‘Kayıp ve Zarar Fonu’ kurulmasını kabul etti.
Bu yılki zirvenin en önemli kazancı bu fonun kurulması oldu.
Böylece sembolik düzeyde de olsa bazı ülkeler fona bir kısım taahhütlerde bulundu. Örneğin Almanya 170 milyon, Belçika 2,5 milyon, Avusturya 50 milyon, İrlanda 10 milyon, Yeni Zelanda 20 milyon euro tahsis edeceğini bildirdi.
XX
Ancak zirvede, tüm katılımcılar tarafından hızlı bir şekilde sürdürülebilir bir sera gazı emisyonu azaltım programı benimsenmesi, güvenli, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçilmesi önemle vurgulandığı halde, fosil yakıtların azaltılması ve aşamalı olarak kaldırılması konusunda yine karar alınamadı.
Guterres’in de kapanışta ifade ettiği gibi ‘En üst düzey yöneticiler yaklaşık iki hafta boyunca bir araya gelmişken, dünyanın efendilerinden daha fazlası bekleniyordu.’
Fakat iklim zirvesi, büyük petrol ve doğalgaz üreticileri ve tüketicilerinin baskısına maruz kaldı, büyük bir kazanım sağlanamadı…
Oysa geçen yıl Glasgow'da düzenlenen İklim Zirvesi’nde, kömür kullanımına son verilmesi gerektiği konuşulmuş, Çin ve Hindistan'ın itirazı üzerine sonuç bildirgesi son anda kömür kullanımının kademeli olarak azaltılması şeklinde değiştirilmişti. Bu nedenle bu yıl fosil yakıtlarla ilgili daha etkili bir adım atılması bekleniyordu fakatküresel ısınmayı durdurmak her geçen gün daha da zorlaştığı ve aciliyeti daha da arttığı halde, bu yılki zirveden, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik herhangi bir anlaşma çıkmadı.
XXX
Suudi Arabistan, Çin ve Rusya gibi büyük petrol ve doğalgaz üreticileri ve tüketicilerinin lobileri yetmezmiş gibi, zirvede Hindistan bu yıl da bazı ülkelerin desteğini arkasına alarak enerji üretiminde dikkatleri diğer fosil yakıtlar üzerine çekmeye çalıştı. Taraflar küresel sıcaklık değişiminin 1.5°C ile sınırlanması konusunda daha etkili aksiyonlar alınması konusunda mutabık olmasına rağmen sera gazı salınımlarını
azaltma konusu, bu tartışmaların ve finansman konusunun detayları arasında boğulup gitti.
Birleşmiş Milletler (BM) 2022 Emisyon Açığı raporu, dünyanın iklim değişikliğinden kaynaklı küresel bir felaketten kaçınmak için emisyonların yüzde 45 oranında azaltılması gerektiğini belirttiği halde, sonuç metninde 1,5 derece hedefi tekrar edilmekle yetinildi.
Dolayısıyla ‘Sonuç Bildirgesi’ hemen hemen kimseyi memnun etmedi.
XX
Dünyamızın kaç yılı daha kalmıştır, bilemeyiz. Ancak yaklaşan sonu engellemek ve asıl sorunu çözmek yerine semptomlarla uğraşıldı, koca bir yıl daha kaybedildi.
Oysa azaltım konusunda yol alınamıyorsa, uyum konusuna yoğunlaşabilir ve sonuç metninde; ülkeleri finansman ihtiyacını acilen ve önemli ölçüde artırmaya davet etmek yerine, iklim değişikliğine uyum konusuyla ilgili bağlayıcı kurallar yer alabilirdi.
XXX
Öte yandan Zirvede,‘Herkes için Erken Uyarılar Girişimi için Yürütme Eylem Planı’nın ayrıntıları açıklandı. Erken uyarı kapsamının yetersiz olduğu ülkelerde, afet ölüm oranının sekiz kat daha fazla olduğu ve Afrika'nın %60’ında, dünyanın üçte birinde erken uyarı sistemi ve iklim bilgilerine erişim olmadığı belirtildi. Önümüzdeki beş yıl içinde herkesin erken uyarı sistemleriyle korunmasının hedeflendiği ve küresel iklim gözlem sistemindeki mevcut boşlukların giderilmesi ihtiyacı üzerinde önemle durulduğu halde, sonuç metninde bu yönde de bağlayıcı bir kural yer almadı.
Oysa Zirve boyunca ortak çalışma programı faaliyetlerinin uygulanmasında teknoloji geliştirme ve transferi ile inovasyon konularında işbirliğinin önemi sık sık vurgulanmıştı.
XXX
Küresel ısınmanın günümüzde bile, birçok iklim felaketine yol açtığı, çevresel zararlara,zorla yerinden edilmelere,kültürel ve insani mirasın yok olmasına, toplulukların yaşam ve geçim kaynakları üzerinde büyük kayıplara, insanların yaşamını kaybetmelerine, bazı canlı türlerinin soylarının tükenmesine yol açtığı bilimsel verilerle ortaya konulan bir vakıa. (DEVAMI YARIN)