Bu yıl ülkemizde Datça ve Marmaris başta olmak üzere birçok yerde orman yangınları yaşandı, binlerce vatandaşımız tahliye edildi. Sıcak havalar sadece ülkemizde değil Avrupa’da da rekor kırdı. Hollanda, İngiltere tarihlerinin en sıcak günlerini yaşadı. Pek çok ülkede orman yangınları nedeniyle insanlar evlerinden tahliye edildi. Portekiz'de son 92 yılın en sıcak Temmuz ayı yaşandı.WHO’nun verilerine göre; hava kayıtlarının tutulmasının başlangıcından beri, bu yıl Avrupa’da en sıcak yaz yaşandı, aşırı sıcaklar nedeniyle; 4.500’ü Almanya’da, 4.000’i İspanya da, 1.000’i Portekiz’de, 3.200’ü Büyük Britanya’da olmak üzere binlerce insan yaşamını kaybetti.
Dolayısıyla, küresel ısınma ivedilikle çözülmesi gereken bir sorun…
Neyse ki gelecek yılBirleşik Arap Emirlikleri’nde yapılacak COP28'in ana gündemi, küresel ısınmaya neden olan sera gazı salınımlarını azaltma yolunda ülkelerin verdiği sözlerin ne derece tutulduğunun belirlenmesi olarak kabul edildi.
Umarız, gelecek sene azaltım gündemi ve uyum konusu ön plana çıkarılır.
Zirvede başka neler oldu derseniz:
COP26’nın sonuç bildirgesinde tüm taraf ülkelerin ulusal katkı beyanlarını yeniden gözden geçirmeleri ve güçlendirmeleri istenmişti. COP27’de Türkiye dahil birçok ülke ulusal katkı beyanlarını güncelledi. Fakat yapılan güncellemelerin Paris İklim Anlaşması’nda belirlenen hedeften uzak kaldığı belirtildi.
Bu kapsamda küresel sera gazı emisyonlarının yarısından fazlasını oluşturan 5 sektörle ilgili COP28'e kadar hayata geçirilecek "The Breakthrough Agenda" adlı bir eylem planı belirlendi.
Paris Anlaşması’nın 6.md’sinde düzenlenmiş olan ‘Tarafların azaltım ve uyum faaliyetlerinde daha azimli olmasını sağlamak ve sürdürülebilir gelişim ve çevresel bütünlüğü teşvik etmek amacıyla NDC'lerinin uygulanmasında gönüllü işbirliği yapması’ ile ilgili konuların kısa sürede netleştirilmesi konuşuldu.
UNICEF; ülkeleri çocukların çevre haklarını korumak amacıyla Çocuk, Gençlik ve İklim Eylemi Bildirgesi’ni imzalamaya çağırdı ve bu yıl ilk kez zirvede gençlere de bir bölüm ayrıldı. Onlarında seslerine kulak verilmesi,sunumları dinlenerek geleceğe ait çevresel sürdürülebilirlik konularında katılımlarının sağlanmasının önemi vurgulandı. Böylece gençlerinde gelecekleriyle ilgili düşünce ve endişelerini ifade etmelerine ve iklim zirvesine katkı sunmalarına olanak sağlanmış oldu.
Kendi azaltım ve fosil yakıt kullanımıhedeflerini tutturamadığı belirtilen AB, Afrika’ya 1 milyar avroluk bir finansman sağlamayı taahhüt etti. Bu tutarın 60 milyonu kayıp ve hasar için ayrılacak.
Avrupa Yatırım Fonu, iklim eylemi yatırımlarına destek sağlamak amacıyla AB ile, 247 milyon euro değerinde yatırım anlaşması imzaladı.
Endonezya için 20 milyar dolarlık bir kamu-özel sektör fonu sağlanmasına karar verildi. Bu tutarın ¾’ü kömür santrallerinin erken kapatılması için harcanacak.
Endonezya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Brezilya arasında ormanların korunması için bir ittifak kuruldu.
Yeşil Mutabakatla uyumlu projelere destek sağlamak amacıyla Mavi Akdeniz Ortaklığı kuruldu.
Çiftlik inovasyon taahhütleri iki katına çıktı.
Karbon kredilerine kredi sağlanması amacıyla African Carbon Market Initiative kuruldu.
Karbon kredilerinin ticaretini geliştirmek ve gelişmekte olan ülkelerin fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçişlerini hızlandırmak amacıyla Bezos ve Rockefeller’in katkı sunduğu, 2030 yılına kadar büyük kredi imkanı sunacak gönüllü bir karbon kredisi programı (Energy Transition Accelerator) başlatıldı.Ancak çevreci gruplar, gerçek çabaları geciktireceğini söyleyerek bu programı kınadı.
İklim felaketlerine acil destek sağlanması amacıyla bir fon kuruldu.
Japonya 2023’te yürürlüğe girecek yeni karbon vergisini, geçim koşullarını güçleştireceği gerekçesiyle ikinci kez ertelediğini açıkladı.
Avrupa ülkelerinin çoğu rüzgâr enerjisi için ortak projeler yürütmek, kredi sağlamak amacıyla kurulmuş olan‘Küresel Açık Deniz Rüzgâr İttifakı’na katıldı.
COP27’de yaşanan insan hakları ihlalleriise üzüntü vericiydi. Bazı çevreci aktivistler ve insan hakları savunucuları göz altına alındı/ tutuklandı.
Mısırlı yetkililerin önerdiği alan sivil toplum kuruluşlarınca güvenli ve uygun bulunmadığı için bu yıl ‘İklim Yürüyüşü’ ilk kez kongre alanı içinde yapıldı.Bu yürüyüşlerde protestoda bulunan kişiler güvenlik görevlilerincekayıt altına alındı ve engellenmeye çalışıldı. Mısır hükümeti, anti demokratik bu tutumlar nedeniyle yoğun eleştirilere maruz kaldı.
Türkiye açısından neler oldu derseniz;
Türkiye, 2015'te sunduğu ulusal katkı beyanı çerçevesinde 2030’a kadar emisyonların 1 milyar 175 MtCO2e'e (milyon ton karbondioksit eşdeğeri) ulaşacağını, bu miktarın 929 MtCO2e seviyesinde tutulacağını söylemişti.
Türkiye geçen yıl Glasgow'da Ulusal Katkı Beyanı’nı (NDC) COP27 öncesinde güncelleyeceğini açıklamıştı. Zirve öncesinde açıklanmayan NDC’yi,Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum zirvedeki konuşmasında açıkladı. Ancak Türkiye’nin güncellenmişUlusal Katkı Beyanıbüyük bir hayal kırıklığı yarattı:
Bakan Kurum, dünya liderlerine hitaben yaptığı konuşmada Türkiye'nin 2030 için belirlediği yüzde 21 emisyon artıştan azaltım hedefinin yüzde 41'e yükseltildiğini açıkladı. ‘Böylece ülke olarak 2030 için yaklaşık 500 milyon ton emisyon azaltımı yapmış olacağız" dedi,Türkiye'nin emisyonlarını en geç 2038'de pik noktasına ulaştıracağını belirtti.Ancak Türkiye’nin 2020 yılına ait emisyon verisi 523,9 MtCO2e olduğu için azaltım hedefini güncel veriden hesaplamadığı, aslında 2030 yılına kadar emisyonların 700 MtCO2e civarında olacağını öngördüğü,dolayısıyla açıkladığı rakamın aslında azaltım değil, artışı ifade ettiğianlaşıldı.
Tayland, Vietnam, İran, Endonezya, BAE’ de sera gazı emisyon artış senaryosu üzerinden azaltım hedefi veren ülkelerden olmasına rağmen Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanı (NDC), en kötü güncelleme olarak değerlendirilmiş olmalı kiCOP’da sivil toplum kuruluşları tarafından her yıl en kötüsünü yapmak için en çok çalışan ülkelere verilen ‘Günün Fosili Ödülü’bu yıl Türkiye’ye verildi.
Ayrıca Türkiye COP31’e ev sahibi olma talebinde bulundu, iklim liderliği hedefi olduğunu belirtti. Fakat Türkiye’nin açıkladığı NDC’den ve aldığı ‘Günün Fosili Ödülü’nden sonra2053 net sıfır konusunda samimiyetini ortaya koymadan iklim liderliği hedefine ulaşabilmesi kolay görünmüyor.
Türkiye’nin güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı’na gelince;
Artışın azaltım gibi gösterilmesi ve o kadar ülkenin içinde günün fosili ödülü alınması ülkemiz adına üzüntü vericiydi.
Ancak daha da önemlisi emisyonların 2038 yılında pik yapacağının belirtilmesiydi. Çünkü bu ifadedeniktidarın 16 yıl daha ekonomiyi karbonsuzlaştıracakbir adım atmayacağı anlaşılıyordu.
Oysa uzmanlar, 2038’den 2053’e kadar kalan 15 yıllık sürede karbonsuzlaştırma sürecinin başarılamayacağını, başarılsa dahi bu gecikmeninhem maliyeti artıracağını, hem de ülkemizi enerji krizlerine karşı daha kırılgan hale getireceğini söylüyor.
İktidarın, kömürden çıkış için halen bir planının olmaması vefosil yakıt kullanımına bağlı gelişen çevre kirliliğini ve kamu sağlığı etkilerini 16 yıl daha geciktirmesi kabul edilemez.
Çünkü emisyon azaltımına geçiş, halkımızın ve tüm insanlığın yaşam hakkına karşı bir sorumluluğumuz olduğu gibi aynı zamanda ülkemiz açısından sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı ve yoksulluğu ortadan kaldırmayı sağlayacak büyük bir fırsat.
İklim değişikliği, en çok dezavantajlı gruplar üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmakta. Dolayısıyla, diğer her şeyi bir tarafa bıraksak dahi,sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı sağlamak ve yoksulluğu ortadan kaldırmak fırsatını kaçırmamakiçin olsun, 16 yıl daha gecikme kesinliklekabul edilemez.
İktidarın, Türkiye'nin emisyonlarını en geç 2038'de pik noktasına ulaştıracağına yönelik açıkladığı politika, daha doğrusu bu politikasızlık neye veya kime yahut hangi amaca hizmet ediyor? Anlaşılır yanı bulunmamaktadır..!
Bize göre, küresel ısınmayı artıran sera gazı serbest salınımının önüne geçecek önlemler derhal alınmalıdır.
Çevre yönetimi firmalarına ek kriterler getiriyoruz, istihdam yaratıyoruz gibi açıklamalarla çıkartılan yönetmeliklerle; çevre ceza puanı alan firmaları affetmek yerine, bu konuda çok yönlü politikalar hayata geçirilmeli, emisyon azaltımını sağlayacak projelerikamu kaynaklarıyla desteklenmeli, kirletici firmalara kirletme bedellerinin ödettirilmesi yönünde yaptırımlar getirilmelidir.
Türkiye’nin biran evvel yeni kömür üretmeyeceğini taahhüt eden ittifaklara katılması,2053 net sıfır konusundaki samimiyetini dünyaya göstermesi ve Adil Enerji Geçişi Ortaklığı gibi uluslararası finans fırsatlarınıkaçırmaması gerekiyor.
Türkiye Yüzyılı’ şarkılarla, reklamlarla değil;yüzyılın en önemli sorunu olan küresel ısınmayı durdurmakla, sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı ve yoksulluğu ortadan kaldırmakla sağlanabilir...!