İstanbul Valisi Vasip Şahin’in açıklaması şöyle:
“250 gram ekmek 1.25 TL, 200 gram ekmek 1 TL olarak satılacak…’
Aynı gün Adana gazetelerinde de yer bulan haber şöyle:
“Adana’da 200 ağırlığındaki yüzde 25 zam yapıldı. 2 Ekim’den başlayarak 200 gramlık 1 TL’ye satılan ekmek 1.25 TL’ye çıkarıldı.”
Bu karşılaşmayı yapmalı mı, yapmamalı mı?
Zaten ekmeğin ‘çoğu’ nasılsa sağlığa zararlı, deyip umursamamalı mı?
Adana buğday deposu. Toprağında buğday başakları boy verir. Onu büyüten, yetiştiren, hasada erdiren eller hep boş olsa da, ‘ondan’ elde edilen zorunlu besin ‘ekmek’ İstanbul’dan daha pahalı yurttaşa ulaşır!
Bunun açıklaması var mı, bilmiyorum!
Adana’da neyin fiyatı İstanbul’a göre daha pahalı da, bu yüzde yirmi beşlik fark ortaya çıkıyor?
İstanbul’da ‘emek’ mi ucuz?
İstanbul’da ‘un’ mu ucuz?
İstanbul’da ‘kira’ mı ucuz?
Yoksa İstanbul Adana’dan daha mı yoksul da, yurttaşa ‘destek’ olsun gibi sözümona…
Emeğin, unun, kiranın, desteğin dışında bir ‘etmen’ olmalı; ne?
Şunu çok iyi biliyoruz:
Adana yoksullukta ilk sırada yer alan bir kent. İnsanları ancak ‘ekmekle’ doyabiliyor! Koca, süslü, renkli ışıklı lokantaları doldurup çöp kutularına ekmek döken de bir azınlık! Bunu bilmeyen var mı? Bilmeyen ‘ucuz’ ekmek diye belediye büfelerinin önünde sıraya girenleri görsün yeter!
Artan döviz kurundan dolayı una, elektriğe, suya, doğalgaza gelen zammı yadsımıyorum.
Bu girdilere gelen zamla ‘250 gramlık ekmeği 1.25 TL ücretle satan İstanbul’, bu işi nasıl yapıyor?
Adanalının yüzde yirmi beş daha küçük ekmeği yine aynı fiyattan alması doğru mu?
İnsanlık aşkına, diyorum…
Xxxxxxx
YANIT VERECEK MİSİNİZ?
Adana siyasetinde bir şeyler oluyor!
Özellikle ‘cumhur ittifakı’ partileri arasında…
AKP İl Başkanı Fikret Yeni’nin daha önce de gündeme gelen, üstelik üzerine birkaç ekleme yapılan bir açıklaması vardı dün…
Yaklaşan yerel seçim öncesinde bazı yerlerde ‘ittifak’ kalmaları bile gündemden hiç düşmeyen MHP’nin, Adanalı Büyükşehir Belediye başkanı Hüseyin Sözlü için söyledikleri oldukça önemli…
Hafta içinde birkaç kez yazdığım ‘raylı sistem’ metronun, bakanlığa devredilmesi konusunda düşüncelerini açıklarken, konuyu Devlet Bahçeli Köprüsü’yle birleştirmesi, içinde çeşitli yolsuzluk ‘iddiaları’ olması düşündürdü aslında beni…
Açıklama şöyle:
“Köprüyle ilgili yapılan ihale sürecinden sonra Kamu İhale Kurumu’na gidildi ve sonrasında bir müteahhit aldı. 110 milyon liralık bir yatırımdan sonra o müteahhitle sözleşmeyi feshettiler. Ama bizim yaptığımız araştırmada, fesih işleminden sonra herhangi bir ihale yapılmadan başka bir müteahhite bu işin direkt verildiğini gördük. Siz bu şekilde sözleşmeyi yapıyorsunuz, ihaleyi iptal ediyorsunuz, daha sonra başka bir firmaya 247 milyon liralık maliyetle ihaleyi veriyorsunuz. Yerelde muhalefet partisinin il başkanı olarak nedenini soruyorum.
Köprü olayında olduğu gibi Adanalının parasını çar çur eden bir idare ortadayken, doğal olarak metro da bakanlık bünyesine devralınmıyor. 2 milyon insanın üzerindeki yükü 81 milyonun üzerine yükleyemezsiniz.”
Başkan Yeni’nin ortaya attığı ‘iddialar’ın, neden bugüne saklandığını da merak ediyorum.
Birilerinin de yanıt vermesi gerekir diye düşünüyorum.