İyi Parti eski Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesinde görüştü..
Vay sen misin görüşen..
CHP yandaşı gazeteciler, televizyoncular, yorumcular Akşener’e öfke kusmaya başladılar..
Hemen hepsi, Meral Akşener’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde yüzündeki gülümseye takmış durumda..
O yüz ifadesi, o gülüş; Akşener’in görüşmeden ne denli mutlu olduğunu aynı zamanda 14 Mayıs seçimlerinde Erdoğan ve Cumhur İttifakın’nın kazanması için çalışmasını kanıtı ve mutluluğu olarak yorumladılar..
Hele hele, TV100’deki bir programda, yorumculardan birisi Akşener’i adeta topa tutu..
Diğer katılımcıları niyet okumakla suçlayan zat-ı muhterem, Akşener’in yüz ifadesinden Meral hanımın tüm niyetlerini okudu!..
O niyet okumalarla, Akşener’in merkez sağın yeni Tansu Çiller’i olmaya niyetlendiğinden, yeni bir oluşun kuracağına deign bir çok niyetinin öğrenmiş olduk…
Gördük ki, Erdoğan – Akşener görüşmesi CHP yandaşı meslektaşlarımızı çılgına çevirmiş..
Özellikle yüzündeki gülümsemeye takmışlar..
Halbuki aynı kişiler, Meral Akşener’in Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ile görüşmelerinde yüzündeki gülümsemeleri övgüler düzerek anlatıyorlardı..
O gülümsemelerin, Akşener’in ülke ve vatan sevdasının, demokrasi inancının, gerçek milliyetçi olduğunun yansıması olduğunu söylüyorlardı..
Belediye başkanları ve cumhurbaşkanı ile görüşmelerdeki gülümsemelerin ne farkı var?..
Üstüne üstlük Meral Akşener gibi CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğünde çok mutlu olmuş, o mutluluk yüzüne gülümseme olarak yansımıştı..
Akşener’in gülümsemesinin görenler, Özel’in gülümsemesini ve mutluluğunu görmöezden gelmişlerdi.
Niye güldün diye bir bardak suda fırtına koparmamışlardı.
İmamoğlu ve Yavaş ile görüşmesini övgüler yağdıranlar, Erdoğan ile olan görüşmesindeki gülümsemesi karşısında neden çılgına dönmüşlerdi..
Meral Akşener’i savunduğum falan anlaşılmasın..
Ben, Meral Akşener’i DYP’de siyaset yaparken de, MHP’den milletvekili olup Devlet Bahçeli’ye övgüler düzerken de, tarlalarda kurultay yapmaya çalışırken de, İyi Parti’yi kurup CHP ile ittifak yaparken de samimi bulmuyordum ve bu yöndeki eleştirilerimi sık sık kaleme alıyordum..
Bugün öfke kusanlar dün övgüler düzerken de, onu demokrasi kahramanı Asena olarak nitelendirirken de Akşener’in maske taktığını, samimi olmadığını ısrarla yazıyordum..
Bugün de samimi bulmuyorum..
Kendisini siyaset sahnesinde tutabilmek adına yaptığı atraksiyonları da ciddiye almıyor, konuşulmaya değer bulmuyorum..
Biliyorum ki, Akşener; DYP’de Tansu Çiller’in çantasının taşırken de, MHP’de Bahçeli’ye övgüler düzerken de, Millet İttifakı içerisinde CHP ile işbirliği yaparken de, bugün Erdoğan ile görüşürken de samimi olmayan, hep bir hesap içinde hareket eden bir siyasetçi..
Siyaset yaşamında ne Tansu Çiller olabildi, ne başbakanlık iddiasının gerçekleştirebildi..
Tek başarabildiği, MHP’nin bir kısım oylarını Türk milliyetçisi görünümüyle yanına çekmek ve CHP ile HDP’ye eklemek oldu..
Akşener’in siyaset sahnesinde kalmak için yaptığı girişimler görüşmeler beyhude çabalardır..
Belki, kuruluşunda yer aldığı ve isim anası olduğu AK Parti’den bir dönem daha milletvekili olabilir..
O da sadece bir olasılık…
Siyaset sahnesinde bundan sonra görebileceği sadece o olur..
O nedenle, CHP yandaşlarının, Akşener’in bir görüşmedeki gülümseyen hyüzü dolayısıyla ağaca çıkmaları, öfke kusmalarını anlamakta zorlanıyorum..
Yaklaşık yedi yıl ittifak yaptığınız bir siyasetçiyi anlayamamışsanız Meral Akşener’e değil, kendilerine öfkelenmeleri gerekir..
Öfkesini televizyon ekranlarından kusanların yanında, kulis bilgisi olarak Akşener’i kamuoyu önünde küçük düşürecek ifadeler kullananlar da var..
Örneğin, Fatih Altaylı’nın youtube kanalında Erdoğan- Akşener görüşmesinin değerlendirirken iddia olarak dile getirdiği, “Ankara'da konuşulan şu. Doğru mudur değil midir bilmem. Meral Akşener'in bir aile ferdinin büyükelçilikle ödüllendirilmesi için... Belki de böyle demek doğru olmadı ama. Ailesinden bir kişi, bir yere büyükelçi tayin edilmesini istiyormuş. Bununla ilgili birkaç ay içinde daha önce de bazı girişimler olmuş. Bununla ilgili bir görüşme olduğu söyleniyor. Bunu da galiba Aytun Çıray da dile getirdi. Zannederim ki oğlu için istiyorlar. Hatta konuşulan şu; işte oğlu Fatih Akşener Galatasaray Lisesi mezunu. Onun için Paris büyükelçiliği gibi dedikodular varmış Ankara'da. Ben de dedim ki Paris olmaz, Paris'i vermezler. Fransızca konuşulan Senegal ve Cezayir gibi yerler olabilir ama Paris ciddi bir yerdir, vermezler. Biliyorsun AK Parti, büyükelçiliği kendisine destek verenler ödül gibi rüşvet gibi dağıtmaya başladı. Çok da büyükelçilik verdi böyle” biçimindeki ifadeler sözde kulis bilgisi diye anatılanların en tipik örneklerinden birisi..
xx
Mısır piramitleri hakkında
Nasıl yapıldıkları hala çözülemeyen Mısır piramitleri ile ilgili olarak, tüm dünyada yanlış bir algı var:
Hemen herkes, piramitlerin gömüt (mezar) olarak değerlendiriyor..
Gerçekten öyle mi?..
Piramitlerin içinde hiç mumya bulunmadı.. Piramitlerde bulunduğu sanılan tüm mumyalar “Krallar Vadisinde” bulundular.
Yapımları ile ilgili olarak, yirmi tonluk granit blokların ahşap rampalarla yerlerine konduğu iddia edilir. Fakat, henüz hiç bir arkeolog yirmi tonluk bloklarını bu denli hassasiyetle kesilmiş olmalarına da, ahşap rampalarla taşındıklarına da bir kanıt ortaya süremediler.
Diyelim ki, birilerinin söylediği gibi ahşap rampalar kullanıldı..
Piramitlerde kullanılan 2.3 milyon dev taş bloklarını taşımak için ahşap rampaların yapımında kullanılacak odunları elde etmek için koca bir ormanı kesmeniz gerekiyor..
Kesilen devasa ormanın ve ahşap rampaların kanıtları bugüne kadar nerede?..
Ayrıca, 2.3 milyon taşı çıkarmak, kesmek ve kaldırmak için kaç tane “köle” ya da işçi lazım, hiç hesap ettiniz mi?..
Aşırı hassasiyetle kesme işi insan eliyle değil ancak lazerle mümkün olabilir. Lazeri ve lazeri kullanarak tonlarca taşı kesip kaldırabilecek insanları nereden buldular.. O dönemle Mısır’ın nüfusu ne kadardı?..
İnşaatçıların “taker” hakkında hiç bir şey bilmedikleri varsayılan dört bin yıl önce tüm piramitleri kuzeye bakacak biçimde nasıl ve hangi bilgiyle konumlandırdılar?..
Modern mimarların tüm modern teknolojiyle asla başaramadıkları taşların yerleştirilme açıları nasıl becermişlerdi..
Yapılan incelemeler, piramitlerin aslında söylenen tarihten daha eski olduklarının gösteriyor..
Piramitler on iki bin yıldan daha eski yapılar..
Büyük olasılıkla, Ortadoğu kökenli üç dinin Gılgameş Destanı’ndan apardıkları ve “tufan” diye adlandırdığı büyük selden önce inşa edilmişlerdir.
Piramitlerin birilerinin söylediği gibi uzaylılar tarafından yapıldığını iddia etmiyorum..
Atalarımızın bir lafı var.:“Dünya yedi kez yıkıldı, yedi kez yeniden kuruldu” diye..
Her yıkılışta ulaşılan uygarlık düzeyleri ve teknolojiler yok olmuş, insanlık her defasında yeniden sıfırdan başlamış olmalı..
Bu bakış açısından bakınca, piramitlerin yapıldığı dönemin gelişmiş teknolojisiyle inşa edildiklerini söyleyebiliriz..
Her yıkımın doğal sonucu olarak, o zamanki ileri teknolojiler de, uygarlıkları da yok oldu, belleklerden silindi..
Her yeniden kurulmada, öncesinin belleklerden silinen teknolojisine insanlık sıfırdan başladığı araştırmalarla yeniden ulaşmıştı..
Bıu kez de öyle olacak.
Zamanı geldiğinde insanlık, piramitleri inşa ettiren teknolojiyi yeniden bulacak..
xx
Türkiye Fetullah Gülen’i teslim alır mı?
Fetullah Gülen’in durumu son günlerde, ekranlarda ahkam kesenlerin tamamının gündemini oldsşuturuyor..
Kimilerine göre Gülen öldü, kimilerine göre kaçırıldı..
Siyasal iktidara yakın kimilerine göre ise ABD Fetullah Gülen’i Türkiye’ye teslim etti..
ABD, kullandığı bir insanı, bir başka ülkeye teslim etmez..
Teslim etmesi için, kendi elinde kullanım süresinin dolması ve teslim edeceği ülkede teslim edilmemesinden daha fazla kargaşa çıkaracak ortamı yaratacak etkisi olmalı..
ABD açısından, henüz teslim koşulları oluşmadı..
ABD’nin özellikle Sovyetler Birliğ’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde istediği düzeni kurması için siyasal islamı kullanıyor..
Kullandığı siyasal islamcı örgütlerin başında da Fetullahçıları geliyor..
Fetullahçılar, kuruluşundan beri ABD himayesinde olan bir örgüt..
Türkiye’de her ne kadar etkinliğini yitirse de, Türkiye dışındaki ülkelerde hala ABD adına yüklenici örgüt olarak işlevini yürütmekte..
Türkiye açısından bakınca; Abdullah Öcalan olayını yaşamış bir ülke olarak Türkiye’nin çok hassas bir hesap yapacaktır..
“ABD durduk yerde neden teslim etti” diye, olayın ardının önünü en ince ayrıntılarına dek masaya yatıracaktır..
Öyle, verdin aldım demeyecektir..