Faruk Kuş adaylık yolunda
Siyasi partilerde, yerel seçimler yaklaştıkça adaylık yarışı da kızışıyor..
Gönlünde belediye başkanlığı, meclis üyeliği yatanlar ortaya çıkmaya başladılar..
Adaylık yarışının kızışmaya başladığı partilerden birisi de Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP…
MHP’deki Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı ile ilgili gelişmeleri bir başka yazıda ele alalım..
Bugün Pozantı’dan bahsedelim..
Pozantı Belediye Başkanı malum MHP’den Mustafa Çay..
Mustafa Çay, sanıyorum üçüncü dönemini tamamlayacak belediye başkanlığında..
Partisinin yanında, kendine özgü bir seçmen kitlesi olduğu anlaşılıyor..
Bize ulaşan haberler göre, MHP’nin önemli isimlerinden Faruk Kuş da Pozantı Belediye Başkanlığı için aday olmaya hazırlanıyor..
Aslında, daha önceki konuşmalarımızda yerel seçimlerde bir yerlere aday olmayı düşünmediğini ifade etmişti..
Ancak, Pozantı’da çok sayıda vatandaştan “aday ol” ısrarı alıyor..
Sadece MHP’li seçmen değil, başka partilere gönül vermiş vatandaşlar da Faruk Kuş’tan belediye başkan adayı olmasının istiyorlar..
Faruk Kuş, hangi mahalleye gitse aynı istekle karşılaşınca, belediye başkan aday adaylığımnı gündemine almaya karar vermiş..
Bütün bunlar bize, çeşitli zamanlarda konuşma fursatı bulduğumuz Pozantılı hemşehrilerimizden gelen bilgiler..
Adaylık konusunda karar, MHP’nini Pozantı ilçe, Adana il ve Genel Merkez yönetiminin yetkisinde..
Partinin ilçe ve il örgütü kimi önerir, Genel Merkez kimi aday gösterir onlar bilir..
Bir tarafta üç dönemdir belediye başkanlığı yapan Mustafa Çay..
Diğer yanda, gençlik yıllarından bu yana davasına ve liderine sımsıkı bağlı, milliyetçi- ülkücü çizgisinde hiç sapma olmamış Faruk Kuş..
Karar mercilerinin işi bu kez oldukça zor…
XX
AGOP DİLÂÇAR (1895-1979)
Agop Bey, Türkoloji bilimini önde gelen bilim insanlarından Türk diline hakim bir dilciydi. Bakmayın, 1980’li yıllardan sonra kimlierinin Türk milliyetçiliği, kiminin Osmanlıcılık adı altında Ermeni olduğunu ileri sürererk, Türk diline yaptığı hizmewtleri yok saymaya ve kişiliğinin itibarsızlaştırmaya çalışmalarına..
Onu yok saymaya çalışanlardan daha Türk idi ve Türkçeyi onlalrdan çok çok iyi kullanırdı.. Türçeye gönül bağıyla bağlıydı..
Türkçeye ve Türkiye’ye tutkun bir bilgindi. Atatürk’e, Türk Devrimine yürekten bağlıydı; anadili Türkçe olanların kimisi de Türkçeyi onun gibi sevseydi, Dil Devriminin önüne dikilmezlerdi. Dilâçar, yazılarına çoklukla “A. Dilâçar” diye imza atardı; kimilerinin sandığı gibi, Ermeni olduğu ve “Agop”u kullanmaktan sakındığı için değil. Dilâçar soyadını ona Atatürk vermişti; kendi deyişiyle bu soyadı, onun gerçek adıydı. Bu adı yaşamı boyunca Atatürk ve Türkçe sevgisiyle birlikte taşımış; Atatürk’ün isteği üzerine üstlendiği Türk Dil Kurumu’ndaki “başuzman” sanını onurla korumuştur. TDK’de birlikte çalıştığı genç dilciler onun ağzından şu tümceyi sıklıkla duymuştur: “Yaşamım burada, Türk Dil Kurumu’ndaki masamda bitsin isterim.”
Yazık ki bu isteği gerçekleşmedi; 1979 yazında dinlenmek için gittiği İstanbul’un Büyükderesinde hastalandı. Cerrahpaşa Hastanesine kaldırıldı ve 12 Eylül 1979’da 84 yaşındayken öldü.
Agop Martayan, İstanbul’da doğdu; Robert Kolejde eğitim gördü. Türklükbilimci (Türkoloji) dalında çalışmalar yapmaktayken askere gitti. 1917 yılında, Şam’daki 7. Orduda bir Osmanlı yedek subayıydı. Askerlik ödevini yaparken, yazı biçimleri ile dil konularını içeren kimi kitaplar okuduğu, bu ordunun komutanı Tümgeneral Mustafa Kemal Paşa’nın gözünden kaçmadı.
Mustafa Kemal Paşa ile Türk dilini yazmaya uygun olmayan Arap Abecesini bırakıp Türk diline uygun bir abeceye geçilmesi konularında görüş alışverişinde bulundular. Askerliğinin bitiminde, Türklükbilimi çalışmalarını sürdürmek için Macaristan ile Bulgaristan’a gitti.
Bilge Önder Atatürk, yazı ile Dil Devrimini başlatacağında, Türkçeden başka Ermenice, Latince, İngilizce, Yunanca, İspanyolca, Almanca, Rusça, Bulgarca gibi sekiz dil bilen Agop Bey’i yurda çağırdı, çalışmalara katılması için onu Türk Dil Kurumunda “uzman” olarak görevlendirdi.
Atatürk’ün her biri birer bilgi şöleni olan toplantılarında, konu Türkçe olduğunda Agop Bey, hep çağrılırdı.
1934 yılında Soyadı Yasası yürürlüğe konacağında Atatürk engin bilgisi, Türkçeye olan gönül bağı, kapsamlı çalışmaları nedeniyle Agop Bey’e “Dilâçar” soyadını yaraşır buldu. Dilâçar 1936 – 1951 yılları arasında 15 yıl, Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde Dilbilim Tarihi - Genel Dilbilim dersleri verdi.
Türk Diline Genel Bakış, Thomsen, Dil - Diller - Dilcilik, Türkçede Dil Özleşmesi, Kutadgu Bilig İncelemesi, Anadili İlkeleri adlı yapıtları Türk Dil Kurumunca yayımlanmıştır. Dilâçar, doğuştan kanbağıyla bağlı olmasa da bir Türk gibi yaşamış, yaşamı süresince Türk dili için çalışmış bir Türklükbilimciydi.
O, adı saygıyla anılası bir yurttaş, saygıyla anılası bir dil devrimcisiydi.
Anısı önünde saygıyla eğiliyor, Türkçe’ye ve Türklüğe yaptığı hizmetlerden dolayı minnet anıyorum..
Tini erinç bulsun…