Bir siyasetçi ve siyasal parti için ne hazin bir durum..
Ölüden ve cenaze töreninden medet ummacak kadir aciz duruma düşmek çok acı bir şey..
Ölüm üzerinden, rakibini vurmaya, oy devşirmeye çalışmak bir siyasetçi açısından tükenişin ilanı aslında..
16 Şubat ve sonrasında işte böylesine, ölümün siyasete alet edilmeye çalışıldığı anlara tanık olduk..
Sağlığında bir kez bir görüşmediği, belki de bırakın konserlerine gitmeyi, kasedini bile dinlemediği bir ozanın ölümüne sahte gözyaşları dök, ben geldim falanca niye gelmedi diye aklın sıra siyaset yap..
Hiç yakışmıyor..
Sağlığında, o ozanın size randevu bile vermeyeceğini biliyorsunuz ama, işin içinde 31 Mart'ın yaklaşıyor olması girince, anında ozan hayranı oluyorsunuz..
Seçim olmasa belki rahmet bile okumayacağınıız bir insan için yollara düşüyorsunuz..
Ölüm üzerinden oy toplama çalışmaları cenaze törenine katılma, katılmayanları hain ilan etmenin de ötesinde taşındı…
Kamuoyunda itibar kaybına uğratmaya çalışılan partiyi, seçim çalışmasını sürdürüyor diye suçluyor, seçim çalışma yapmasını bir suçmuş gibi göstermeye çalışıyorlar..
Yetmiyor, aramızdan ayrılan ozanın daha sağlığında o düşüncenin sesi olan bir başka sanatçıyı akıl almaz iftiralar atıyorlar..
Mensubu olduğu partinin seçim çalışmalarına katılması insanlık suçu olarak ilan ediyorlar..
O sanatçının "kız kaçırdığında" sonsuzluğa uğurlanan ozanın evine sığındığını ileri sürüyorlar..
O büyük ozanla fikir ve ideoloji birliği olmayınca, böylesine yalanlara sarılıyorlar..
Ahlaksızca paylaştıkları konuda en küçük bilgileri olmadığını ortaya koyuyorlar farkında değiller..
Hedef aldıkları sanatçının "kız kaçırdığında", evinde saklandığını ilan ettikleri ozanın yurt dışında olduğunu bilmiyorlar..
Hedefteki sanatçı 1990 yılında evlenmişti, ozan ise 1991 yılında Türkiye'ye dönüş yapmıştı..
Ozanı karşılayanlar arasında hedefteki sanatçı da vardı..
Tabii, bütün bunları nereden bilsin sahte milliyetçiler..
Bilmedikleri için de, yalanlara sarılıyorlar..
Yalanları kendilerine kalsın da, su seçim ne yaman bin şeymiş..
Siyasetçileri, oy uğruna 461 kilometreyi topuklu ayakkabılarla koşturabiliyor!…
Sen neymişsin be siyaset!…
****************
2 yıldır belgeler okunmadı mı?
Kozan'da bir konak var..
Yıllarca kaderine terk edilmişken, bir önceki dönem Kozan Belediye Başkanı olan Kazım Özgan tarafından restore edilmiş ve butik otel-lokanta olarak hizmete açılmıştı..
Konağa da, ilk sahibi olan, 1915 tehcirin dışında tutulduğu için devlet ile barışık bir olduğu anlaşılan Yaver Kirkor Mcrkyan (Mıcırıkyan)'ın adı veriliyor: Yaverin Konağı..
2014 yılında, Kazım Özgan seçimi yitirip yerine Musa Öztürk gelince, konağın adıyla ilgili farklı bir gelişme yaşandı..
Musa Öztürk, konağın adından "Yaver"i çıkarıp yerine son sahibinın soyadı olan Arıkan'ı koydu: Yaver'in Konağı oldu, Arıkan'ın Konağı..
Mussa Öztürk'ün, üstün milliyetçilik anlayışıyla bir Ermeni adını içine sindiremediği için "Arıkanlaştırdığı" konakta, 16 Aralık 2017 tarihinde, Kozan Belediyesi'nin BİT'i İmar Limited Şirketi'nin işlettiği konakta, temizlik görevlisi, çöken ahbap bölmede çok sayıda Osmanlıca ve Ermenice belge bulmuştu..
Bu durumu da Kozan Belediyesi kamuoyuna açıklamıştı..
Yine o zaman yapılan açıklamada, Kozan Belediye Başkanı Musa Öztürk ve Kaymakam Şafak Gürçam'ın "talimatları ile" oluşturulan komisyon tarafından tesbiti yapılan evrakların Adana Müze Müdürlüğü'ne teslim edildiği bildiriliyordu..
Açıklamadan, evrakların "ilerleyen günlerde" tercüme edileceği, belgelerde ne gibi bilgilerin yer aldığının kamuoyuyla paylaşacağı da belirtiliyordu..
Nedense, o "ilerleyen günler" hiç gelmedi..
Kozan Belediyesi, kendi işlettiği konakta çıkan belgelerdin içeriği ile ilgili en küçük bir açıklama yapmadı..
Sanırım kendileri buldukları belgeleri unuttular..
Halkın da unuttuğunu sandılar..
Ama unutmadık.. Sabırla, konak adı milliyetçiliği yapanların o belgeleri açıklamasını bekliyoruz..
Bu arada, konakta Ermeni adı olmasını içine sindiremeyen ve Kozanlıların çektiği acıları anımsayanlar, Kozan halkına Ermenilerden daha ağır zulüm ve soykırım gerçekleştiren Osmanlı için Kozan'da hafta düzenlemeseler, zalım Osmanlı için çorba simit dağıtmasalardı…
İşte o zaman inandırıcı olurlardı..
Bizlerde, Kozan Beleydiyesi'nin bugünkü yönetiminin Kozan ve Kozanlıların uğradıklar zulme, zalime göre ayırım yapmadan tavır aldıklarına inanırdık…