İyi Parti Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ayyüce Taş, 2023’te olduğu 31 Mart yerel seçim sürecinde de siyasete atılmadan önce kullanmadığı babasının adına sığınmıştı..
Eşinin soyadını kullanmadan babasının soyadıyla propaganda yapmaya, oy devşirmeye çalışmıştı..
Hatta, Adana’yı kesin kazanacağını iddia etmiş ve belediyeyi “babam sağolsun” sloganıyla yöneteceğini söylemişti..
Oyunun en yüzde yirmi altı civarında olduğunu iddia eden Ayyüce Taş’ı sandıkta boğulmaktan baba soyadı da kurtaramadı..
Adana’nın her tarafını donattığı devasa afişlerde Taş soyadına hiç yer vermemiş, sadece babasının soyadıyla propaganda yapmıştı..
Baba soyadının, kendisine fazla oy getirmeyeceğini her zaman yazıp söylemiştik..
Sağlığında Ayyüce hanımın babasına düşman olanlar, başka başka partilere savrulanlar, her fırsatta olmadık suçlamalar yönelten bazı eski ülkücüler, birden bire Ayyüve Taş aşkına tutulmuşlar; bu kişiler, Ayyüce Taş’ın etrafının çevirerek, baba soyadının kazandıracağı algısına kapılmasına neden olmuşlardı..
Etrafında çeviren eski ülkücülerin, babasının sevdalıları olmadıklarını vurgulamış, onlara inanması halinde hüsrana uğrayacağını bu sütunlarda defalarca dile getirmiştim..
Ayyüce Taş, baba soyadının bir yararı olmadığını yaşayarak öğrendi..
Baba soyadına sığınmanın bırakın kazanmayı, hezimeti bile önlemeyeceğini en acı biçimde deneyimledi..
31 Mart seçimlerinin sonuçları, Ayyüce Taş’ın 2023’de başlayan siyasal yaşamını bir anlamda erkenden sona erdirdi..
Ayyüce Taş’tan 31 mart yerel seçimler sürecinde akıllarda kalan, devasa afişler, ülkücü gençleri tahrik etmek için Ülkü Ocağı’nın binasının yanına asılan provokasyon kokan pankart olacaktır.
Ayyüce Taş’ın bir zamanlar MHP’nin kapısında bekleyen iş insanı ve adaylık sürecinde parti değiştiren başkanlar eliyle gerçekleştirdiği etkinlikleri, asılamn afişlerin neler getirdiğinin, neleri götürdüğünün muhasebesini “iyi” yapması gerekiyor..
Şalvar giymek de yetmedi
Ayyüce Taş’ın adaylık sürecinde bana göre ilginç bir hal de meydane gelmiş..
Ayyüce hanımın daha önce AK Parti’den Ankara Milletvekili seçilen ana baba bir kardeşi Ahmet Kutalmış Türkeş’in yasal süresi içinde ikametgahının Kozan’a taşımış..
Tabii, amaç ablasına oy vererek destek olmak..
Ahmet Kutalmış’ın 31 Mart günün ablası için oy vermeye sandığa Adana usulü şalvar giyerek gitmiş..
Lakin, ablasının hezimete uğramasını ne adres değişikliği ve de giyilen şalvar engelleyemedi..
Demokrasi aşıkları beş yıl önce nerelerdeydi?
Malum olduğu üzere, Van’da bir olay yaşanıyor..
Açık ara farkla seçimi kazanan DEM Parti Adayı Abdullah Zeydan’ın başkanlığı, “memnu haklarının geri alınması” gerekçesiyle iptal edildi. Başkanlık seçimi ikinci sırada tamamlayan AK Partili Abdulahat Arvas’a verildi..
Seçim Kurulu’nun seçimi birinciden alıp ikinciye vermesiyle bir çok siyasetçi ayağa kalktı..
Hepsinin ortak vurgusu demokrasi ve halkın iradesine saygı gösterilmesi oldu..
CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel, CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Talay, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İyi Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz ilk aklıma gelen isimler..
Vurgularında, dikkati çektikleri demokrasi ve hlakın iradesine saygı konusunda son derece haklılar..
CHP’liler karara eleştiriyi kayyum nitelemesine kadar götürdüler..
İnsan, bb demokrasi havarileri beş yıl önce nerelerdeydiler diye düşünmeden edemiyor..
2019 yılında yani tam beş yıl önce yapılan yerel seçimlerde Kozan’da, Van’da olayın aynısı yaşanmıştı..
Ketler farklı olsa da, tarih bir kez daha tekerrür etti diyebiliriz..
31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimde, MHP adayı Nihat Atlı büyük farka seçimi kazanmıştı..
Ancak, itiraz üzerine YSK, Nihat Atlı’nın memnu haklarının iadesinde tıpkı Van’daki gibi sure yönünden sıkıntılı buldu..
Atlı’nın memnu haklarına nisan ayı itibariyler kavuşabileceğini ifade ederek başkanlığı iptal etmiş yerine seçimi ikinci tamamlayan Saadet Partili Kazı Özgan’a vermişti..
Bugün demokrasi diyen, halkın iradesine saygı diye ortalığa düşenler o gün sessiz kalmışlardı..
Ne Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, ne Özgür Özel’den, ne de Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Talay’dan YSK kararına tepki gelmemişti..
Halkın iradesi saygı çağrısı yapmamışlardı..
Ekrem İmamoğlu da kendisiyle aynı seçimde başkanlığı kazanan Nihat Atlı’nın hakkını savunan, ikini sıradaki Kaziım Özgan’a başkanlığın verilmesini eleştiren tek bir sözcük dahi etmemişti..
Belki de, ikinci sırada olan ve haksız bir kararla başkanlık koltuğuna oturtulan, CHP’lilerin ifadesiylr kayyum olarak atanan Kazım Özgan’ın partisinin Millet İttifakı içinde olması nedeniyle sessiz kalmışlar, halkın iradesi hiçe sayılmasını içlerine sindirmişlerdi..
O nedenle, bugün halkın iradesi diye ortalığı ayağa kaldıranlar bana hiç mi hiç inandırıcı gelmiyorlar!..