Çukurova çiftçisinin boynu bükük ve sorunlar yumağı arasında mücadele ettiğini biliyor, yeri geldiğinde de buna tanıklık ediyoruz.
Dolu yağışları ile rekoltenin de düştüğü gerçeği ile karşı karşıya olan üretici, son açıklanan buğday taban fiyatlarını görünce burukluğu ikiye katlandı.
Memlekette hiçbir şey durduğu yerde durmuyor. Zam üzerine zam gören tarımsal girdiler karşısında Hükümetin açıkladığı taban fiyat kimseyi memnun etmedi. Bu ayın sonunda buğday hasadına başlanılacak.
Alım fiyatlarını erken açıkladı açıklamasına mevcut Hükümet ama kimse memnun olmadı. Bir ton buğday bin 275 lira olarak açıklandı.
Bozdur bozdur harca…
Bir ton buğdayın maliyeti bin 500 lira, siz ürettiğiniz ürünü bin 275 liradan satacaksınız.
Kara bak kara…
Böyle bir deli saçmalığı olur mu? Üretici sonraki yıl ürününü eker mi? Zarar ettiği bir ortamda neden çiftçilik yaparak bir yıl ürününü gözlesin.
Gübre, mazot, tohum, ilaç ve işçilik giderleri ile birlikte bir de tarlanızı kiraya tutmuş isen vay başınıza gelene.
Memlekette siyasetçi de yok vallahi. Çıkıp bir Allah’ın kulu ‘siz ne yapıyorsunuz? Bin 500 liraya bir ton buğdayı üreten çiftçiden bin 275 liraya buğday almak akıl karı mı?’ diye sorup kamuoyunu da arkasına almıyor.
İktidar milletvekilleri zaten konuyla ilgili açıklama yapacak durumda olamazlar!
Muhalefet ise yasak savar gibi yarın öbür gün birkaç açıklama işi savacaklar.
Bu iş nereye gidiyor biliyor musunuz?
Köydeki insana siz diyorsunuz ki, evinizi, barkınızı, yurdunuzu terk edin. Çiftçilik yapmayın. Ne işiniz var çiftçilik ile. Gidin şehre. Orada yiyecek bir ekmek bulursanız işinize gücünüze bakın…
Bunu söylüyorlar aslında.
Ve köylü de bunu yapıyor.
Sonra çıkıp ‘Köylü milletin efendisidir’ diyorlar.
Hoş, köylü de gidip oyunu böyle yapanlara veriyor. Bir de olayın bu boyutu var. Diyeceksiniz ki onlar halinden memnun, size ne oluyor?
Sahi, bize ne oluyor?
Biz de görevimizi yapmış olalım. Çukurova çiftçisinin halinin perişan olduğunu söyleyip nokta koyalım.