Hep söyleyip dururuz ya ‘idareci’ diye. Bütün sorun idare edilmekte.
Adı üzerinde ‘idareci’…
Üzerinize düşen görevi layığı ile yerine getirir iseniz takdir edilen idareci olursunuz.
Yapamaz iseniz de kötü idarecisinizdir.
Sayın Valimiz son günlerde bazı devlet kuruluşlarını denetlemeye çıktı. Dikkatle takip ediyorum. Bu denetleme sırasında o devlet kuruluşunun Adana’daki en üst düzeydeki yöneticisini de yanına alıyor ve denetim yapıyor.
Sanırım Vali Beyin denetim yapacağını önceden haber veriyorlar ve her şey süt liman bir şekilde Vali Beyde denetim yapıyor. Eksiklikler, aksayan yanlar da Vali Beye gösterilmiyor.
Vali Bey gidiyor ve eksiklikler, yanlışlıklar kaldığı yerden devam ediyor.
Sayın Vali Bey hastaneleri denetliyor. Denetim öncesinde yanında Sağlık Müdürü ve her şey süt liman denetim sonlanıyor.
Hatta Vali Beyden bir de ‘teşekkür’ ve ‘aferin’ de almayı ihmal etmiyorlar.
İdareci dedik ya ‘adı üzerinde’ bu idarecilerimizin yüzünden bütün olumsuzluğu yurttaş çekiyor.
Damdan düşenin halinden ancak damdan düşen anlar. İdareci olarak makamda oturanların ‘koskoca hastaneyi biz mi düzelteceğiz’ anlayışından hareketle yönettikleri bir Adana’da yaşıyoruz.
Sağlık teşkilatının Allah’a emanet sürdürülebildiği bir kentte diğer birimler sağlıktan farklı mı? Hayır…
Diğerleri de farksız değil.
Ne yazık ki bürokrasiden her zaman şikâyet eden Ak Parti Hükümeti ve Sayın Cumhurbaşkanımız da memnun olacak ki bu yanlışlığın sürmesi noktasında sessiz kalıyorlar.
Değişen bir şey olmayınca makamda oturanlarda çalışmamalarının verdiği hantallığı ve vurdumduymazlığı sürdürüp ‘nasıl olsa yerimde kalıyorum’ diyerek o koltuğa demir atıyorlar.
Siyasetin müdürlük bazına kadar indiği bir şehirde yaşıyoruz. Son olarak Sağlık Bakanlığı’nın birimlerinde bir sendika seçimi yaşanıyor. Siyasete hastanenin koridorlarına kadar indirgeyen sendika yüzünden teşkilat ‘Menzilciler’ ve ‘Karşısındakiler’ diye ikiye ayrılmış.
Siz kentin yerel gazetecileri olarak konuyu kamuoyunun dikkatine sunacak noktaya getirmekle mükellefisiniz. Sonrası yöneticilere kalmış bir şey. Kimsenin de kılı kıpırdamıyor.
Yeni bakanlardan inanın çok ümitliydik. Yani bir şeyler değişir diye bekliyorduk ama mevzuat hazretlerinin esir olduğu bürokrasi yine galip geldi!
Yaşasın bürokrasi!
Yaşasın devlet memurluğu!
Yaşasın torpil, yaşasın iktidar partisine yakın olmak!
Bunu kırmadığımız sürece bizden bir şey olmaz.
Yöneticilerimizde ‘iyi yönettiklerini’ sanarak kendi hükümdarlığını ilan ederler bu kentte.
Bize de kara kara düşünmek ve sonrasında bunları yazmak düşer.
Son iki aydır bu kentin dinamiklerini elinde tutan bürokrasi adeta tatile çıktı. Vekilin yerine vekil atanıyor. Sonrasında da işler doğru düzgün gitmiyor.
Nereden tutar iseniz tutun her şey elinizde kalıyor. Sizi bilmem ama biz bunları yaşıyoruz ve görüşüyoruz.
Eğer göremeyenler var ise geriye dönük bizim kaleme aldığımız yazılarımızı çıkarıp bu şehirde nelerin yaşandığını da test edebilir.
Arşivimiz her kesime açıktır…