Gazeteci olarak görevini yaptığınızda ortaya çıkan sonuçları görüp memnun olmak istersiniz. Yaptığınız haberden sonra konunun muhatabı olanların ‘gereğini’ yapmalarını beklersiniz.
Ortada duran yanlışlığın düzeltilmesini, yanlış yapandan hesap sorulmasını beklersiniz.
Peki, bunları görebiliyoruz mu? Yaşayabiliyoruz mu?
Maalesef hayır…
Herkes kafasını kuma gömmüş vaziyette. Gazetelerde çıkan haberleri ‘ihbar’ kabul etmesini beklediğiniz kurum ve kuruluşlar maalesef sessizlik içine girip ‘konunun daha fazla büyümemesi’ adına hareket tarzı sergiliyorlar.
Bence bunu bilerek yapıyorlar. Birilerini korumak ve kollamak adına…
Emir ve talimat ile koruyup kollama görevlerini yerine getiren ‘duyarsız amirler’ şunu unutmasınlar ki gün gelir bir gün birileri çıkıp bu davranışların hesaplarını onlardan da sorarlar!
Devlet kurumlarının ‘kurumsallığını’ partisel davranış sergileyen tavır şekline dönüştürdüler. Bizden olanlar veya karşımızda olanlar moduna getirdikleri yöneticiliği de ‘yöneticilik olarak sanıyorlar’…
Onlara bir tavsiyem var işin doğrusu…
Dükkânı kapatıp gitsinler!
En doğru kararı vermiş olurlar.
Peki, bu dükkânı kapatıp gitmeleri gerekenler böyle davranıyor diyerek biz doğru bildiğimiz yoldan gitmeden vazgeçecek miyiz?
Asla…
Çünkü biz sadece etkili ve yetkili isimlerin görevlerini yapması adına değil, kıymet verdiğimiz okuyucularımıza olup bitenleri iletmek adına, habercilik adına doğru bildiğimiz yoldan ilerleyerek habercilik yapıyoruz.
Bakın son gelişen bir olayı hatırlatıp sonrasında da bir soru yönelteyim kıymetli okuyucularımıza…
Adana Numune Hastanesi olarak bilinen Eski Numune Hastanesi önceki gün cayır cayır yandı!
Bir yetkili çıkıp yangınla ilgili açıklama yaptı mı?
Yakıldı mı yoksa?
Bir tek açıklama var mı?
Yok…
Sessizliğin sebebini de sorup yazıma nokta koyalım.
Kapatmazlar.