Tedirginliğin karşılığında sorulan sorudur ‘Gidecek miyim? Kalacak mıyım?’ sorusu.
Bu soruyu soranlarda belediyedeki çalışanlar. Çalışanlardan kastım, 31 Mart öncesi bir şekilde kadrolarını ‘oy uğruna’ şişiren belediyelerin çalışanları…
Yani evinde, işinde oturup, yan gelip yatanların derdi bu gitmek ya da kalmak meselesi…
Belediye başkanları da ‘oldukça politik’ davranarak kararsız kalmayı da tercih ederek konuyu netleştirmedikleri için sıkıntı gittikçe büyüyor. Kimse akıbetinin ne olacağını bilmiyor, tahmin dahi edemiyor.
Yeni seçilen belediye başkanları da ‘imar limitet şirketleri’ marifeti ile kendi kadrolarını işe almaya başladılar bir şekilde. Artık yeni bankamatikçiler mi türer, başkaları mı çıkar bilemem…
Kadrolarını kurmakta oldukça geciken belediyeler başkan yardımcılıklarını belirler iken ‘siyasi dengeleri’ koruyarak partilisini de küstürmeden hareket etmeyi tercih ediyorlar. Bir ondan, bir bundan misali…
Belediyeye ait iştiraklerde de şirket yöneticileri belirlenmeye başladı. İmar A.Ş, Altın Koza, Beldetaş vs…
Partili isimlerden kimler yönetici olarak atanıp sonrasında maaşa bağlanacaklar onu da merakla bekliyoruz.
Belediyelerdeki bu gelişmeleri takip eder iken acemice davranılan ve siyaseten de sonuçları olumsuzluklarla neticelenecek yapılanmaların da söz konusu olduğunu ‘maalesef’ diyorum görüyoruz, yaşıyoruz. Elbette bize düşmez bunlarla ilgili yorumu yapmak.
Seçilen ve idareci konuma gelen bizler değiliz.
Dün aday adaylığı ve adaylıkları döneminde ortaya koydukları, öncesinden bildiğimiz insanların koltuğa gömüldükten sonra tavırlarının değişmesini de doğrusu ne biz, ne de kendisine oy veren seçmen hoş karşılamaz.
Akıl tutulmasına, işletme körlüğüne, ego yükselmesine kapılmamalıdır başkanlar ve onun alt kademesinde görev yapan isimler.
5 yıllık süre o kadar çabuk gelip geçer ki göz açıp kapandığında bakarsınız koltuk bir başkasının altında…
Hırs, kibir insanın gözünü kaplar ise sonucu çok kötü olur. Bunun içinde dikkat etmeleri gereken tek konu, dün ile bugünü kibirlenmeden mukayese ederek ‘adil’ olmak koşulu ile götürebilmek, yönetmektir.
Ben şahsım adına bu tür ego patlaması yaşayan, hırslarıyla, kibirleriyle gözünün önüne perde ineceğine inanmak istemediğin ancak hal ve gidişatı ile buna doğru yönelen belediye başkanlarının varlıklarını görmeye, hissetmeye başladım. Ümit ederim ki ben yanılırım.
Bu gidişat onlar için hiç ama hiç hayırlı olmaz.
Bugün koltuğu halk tarafından elinden alınan belediye başkanlarının neden bu hale düştüklerini bu yeni seçilen arkadaşlar bir hesap ederek muhakeme yapsalar, aslında ne demek istediğimizi daha net anlarlar.
Biz hancıyız, onlar yolcu…
Bu hana çok yolcu uğradı ve gitti…