Revaçta iseniz, etrafınızda insanlar sizle birlikte olur. Koltuğunuz var ise ‘etrafınızda pervane’ olan isimlerle müşerref olursunuz.
Koltuk gider, etrafınızda kimse kalmaz. Suyun çekilmesi gibi herkes çekiliverir birden bire…
Kerameti siz kendinizde görürsünüz lakin keramet makamdır, koltuktur.
Önce can…
Sonra canan misali…
Siyasetle yatıp siyasetle kalkıyoruz. Kafamızı ne yana çevirsek siyasetçi ile karşılaşıyoruz. Genel başkanlarının söylemlerini size dikte ediyorlar. Yanlarındaki kişiler tarafından elinize bir broşür iliştiriliyor.
Eliniz sıkılıyor ve öpülüyorsunuz. Sonra da ‘Allah’a emanet olun’ diyerek geçip gidiyorlar.
Elbette gidecekler, sizinle birlikte yaşayacak halleri yok ya…
Milletin vekili oluyorlar. Şehrin en emin insanı olup belediye başkanlığı yapıyorlar. İktidar partisinin veya muhalefet partisinin hiç fark etmez, ilçe başkanı, il başkanı oluyorlar.
Gül geliyor ve koltuk elden gidiyor. Kalıcı hiçbir şeyin olmadığı gibi…
O isimler işte önce can diyenler yok olup bir kenara çekiliyorlar.
AK Parti’den size en az 10 isim sayabilirim bugün partinin binasının içerisinden adımını atmayan ve yıllarca milletvekili olarak iktidar partisinin milletvekilliğini yapan.
Abdullah Çalışkan, Abdullah Torun, Ziyaeddin Yağcı, Zeynep Tekin Börü, Recep Garip, Azim Öztürk, Ömer Topçu, Aytaç Durak, Vedat Kâhyalar, vb…
Diyeceksiniz ki bunlar Adana ölçekli vefasızlar…
Ankara ölçekli, Türkiye genelinde milletvekilliği yapanlarda, parti yöneticiliği yapanlarda ve hatta genel başkanların yanında yer alanlarda durum farklı mı?
Değil elbette…
Aslında bu isimleri ve yaşanan vefasızlığı neden gündeme getirmek istedim. Öncelikle bunu açıklamak gerekiyor elbette.
Nefsinize hâkim olamadığınız sürece her yerde, her zaman başarısızlığa mahkûm olursunuz. İşte bunun bir ispatı olarak bu konuyu gündeme getirmek istedim.
Bu yazıyı bu şekilde kaleme almama neden, CHP’li Elif Doğan Türkmen’in aday gösterilmemesi üzerine eşi Ahmet Türkmen ve onun kaleme aldığı bir yazıydı.
Elif Doğan Türkmen, malum posta olayından sonra listeye alınmadı.
Elif Hanım listeye alınmayınca da gönül koyarak önceki çalışma temposuyla parti çalışmalarında elbette yerini almıyor. Bunu bir şekilde anlıyoruz.
Lakin benim anlamadığım eşi Ahmet Türkmen’in sosyal medya hesabında yayınladığı bir yazısı dikkatimi çekti. Bu yazıda Ahmet Türkmen, halen milletvekili olan Elif Hanımın eşi olarak da siyaseten fazlaca sıkıntı görmeden HDP’nin baraj altında kalmaması adına destek verilmesi gerektiğine işaret edip adres gösterip oyların kanalize olması için gayret sarf etmiş.
Yazıyı okuduğumda bunu anladım, bu yorumu çıkardım.
CHP’li bir milletvekilinin eşinin HDP’yi adres göstermesini de siyaseten ben doğru bulmuyorum.
İşte tam da bu noktada Ahmet Türkmen’in bu yazısını ‘önce can’ tarzından bir yazı olarak görüyorum.
Belki de ben yanlış düşünüyorum. Ancak buradan bakınca durum aynen böyle gözüküyor.
Sözün özü, siyaset çok acımasız…
Haliyle insanlar da acımasızlık karşısında duruş sergiliyorlar…