Piyasaların durgunluğu, nakit sorunu derken ekonomik kriz geldi kapıya dayandı. Herkes ‘ayağını yorganına göre uzatmak’ durumunda kaldı.
Kaçınılmaz son gibi…
Belediyelerin kasaları boş, önceki dönemin yöneticileri seçim öncesinde bütçelerinin üzerinde harcama kalemleri ile kasayı borçlandırıp gitmişler.
Gelen yeni belediye başkanları da ‘iflas etmiş belediyeyi’ yönetmek için gereken formülleri bulmaya çalışıyor.
Türkiye genelinde tapulu arazilere yani tapu müdürlüğünde kayıtlı olan arazilere konulan haciz miktarında yüzde 35 oranında bir artış gözleniyor. Bu ne anlamına geliyor?
Bu ‘ülkenin ekonomik sıkıntı içinde olmasından kaynaklı alacaklıların icra işlemi başlattıkları ve bu alacaklarını tahsil edebilmek adına da tapuya haciz işlemi uygulatarak harekete geçtikleri’ anlamına geliyor. Yani asıl tehlike çanı demektir bu uygulama…
Belediyelerin borç yükü oldukça fazla…
Borç yükü altında olmayan belediye hiç yok desek haksızlık etmiş olmayız. Bu yükün altından kalkmak adına yapılacak ilk iş öz kaynaklara müracaat etmek olacaktır. Hani derler ya, borçlu insanın gücü malına yeter diye…
Borçlu iseniz bir şeyler satarak borcunuzu ödeyeceksiniz. Ya da bankaya giderek kredi alacaksınız. Tabi ki verir iseler…
Belediyelere artık borçlanma yetkisinden dolayı kredi veren bankalar da kalmadı! Güven meselesi bir adet diyelim.
Hal böyle olunca belediyelerin yapabilecekleri tek iş arsa satmaktır. Dün böyle oldu, bugün de böyle olacak, yarın da…
Elbette arsa kalmış ise. Yani üzerinde haciz işlemi olmayan arsa kalmış ise…
Ya da satıldığında para edecek cinsten arsa kalmış ise. Yıllarca Adana Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İmar A.Ş başta olmak üzere ne zaman paraya ihtiyaç duyuldu. O vakit sarıldılar arsa satımına. Bu da çözüm değil elbette. Bir yere kadar.
Fütursuzca borçlanır iseniz ve hesabınızı bilmeden açılır iseniz, birilerini memnun etmek, cebine para girmelerini sağlamak adına kesenin ağzını açıp oluk gibi akıtır iseniz sonrasında yaşayacağınız olumsuzluklar bunlar olur. Gelir tıkanırsınız.
Belediyeler de bunu yapıyor.
İşçi maaşlarını ödeyebilecek miyiz? Yoksa sıkıntı mı çekeceğiz? Diyerek kara kara düşünme noktasına gelinmiş ise ortada cenaze var demektir. Bunu da kaldırmak gerekir.
Özellikle CHP’li belediyelerin yönettiği ilçelerdeki cenazelerin de biraz ortadan kalkması zor görünüyor. B u kadar cendere altında…
İki aydır dikkatle takip ediyorum borçlu olan belediyeleri. Ağlama modundalar. Yandık, bittik, kül olduk misali…
Bu edebiyatın kimseye bir faydası yok.
Daha önce kaleme aldığım yazılarımda da ifade ettim. Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere belediyelerdeki israfta hiç mi hiçbir değişiklik olmadı desem abartmamış olurum. Elbette küçük dokunuşlar oldu ama yetersiz.
Gereksiz harcama kalemlerindeki tasarruflar ne yazık ki bir türlü kısılmadı, kısılamıyor da.
Sizin anlayacağınız o AKILLI DOKUNUŞ bir türlü gerçekleşmedi. Bu gidişle de gerçekleşemeyecek gibi gözüküyor.
CHP’liler başta olmak üzere herkesin sabrı tükenmeye, daralmaya başladı. Bekliyorlar ortada bir gelişme yok. Ahmet gidiyor, Mehmet geliyor. Yol ve yordam aynı…
İcraat yine ‘bildiğiniz gibi’…
Unuttukları bir şey var lakin. Seçmenin sabrı bir noktaya kadar…
Sonrası…
Sokaktaki aleyhteki tezvirat bir başlar ise önünü alamazsınız.
Durum oraya gidiyor beyler…