Son bir haftadır ülkenin ekonomik durumunun kötü gidişatı ile ilgili olarak yetkili mercilerden arka arkaya açıklamalar gelmeye başladı.
Açıklamaların içeriğine bakıldığında halkın ağır bir ekonomik sıkıntı içinde olduğu Hükümet kanadı tarafından kabul ediliyor, sorumlusu olarak küresel pandemi ve diğer faktörler gösteriliyordu.
Neticede kabullenilen ülkenin ekonomisinin kötü olduğudur. Yeni yıl yaklaşıyor. Tüm devlete ait cezalar ve harçlar yüzde 35 oranında artıyor! Bakalım buna paralel olarak emeklinin maaşı, asgari ücret, verilen destekler yani devlet tarafından verilen artışlarda oran ne olacak?
Özellikle bizim gibi Adana merkezde oturmalarına karşın ilçelerle, doğup büyüdüğü köyü ile irtibatını koparmayan, oralardan kışlık ve yazlık evlerinin ihtiyacı olan malzemelerini tedarik eden insanların da artık bu konuda sıkıntı yaşadıklarını görüyorum.
Köyünden, annesinden babasından, kaynanasından ununu, bulgurunu, salçasını temin edenlere artık yakınları da veremez duruma geldiler. Çünkü yetiştiremiyorlar, üretemiyorlar ki versinler. Para ile satın alsalar alamıyorlar ki tedarik edip versinler.
Böyle de bir durum var ortada.
Makarna ile karın doyuranların da artık makarna ile karın doyurmakta zorlandıklarını görüyoruz. Bunun çözümü ‘biraz daha dişinizi sıkın’ oluyor. Diş sıka sıka ağzımızda diş kalmadı vallahi…
Bu devir parasını çalıştıranların para kazandıkları bir devir. Yani para para kazanıyor. Olmayan ise yokluk içinde ezilip gidiyor.
Önceki gün bir belgesel izlerken bir Afrika ülkesinde altın arayan bir işletmede çalışanların hayat hikâyelerini izledim. Günlük 1 dolara altın bulamadıklarında, 3 dolara ise altın buldukları günde yevmiye olarak para kazananlardan bahsediyordu belgesel.
İlk söylediğim cümle ‘Allah yardımcıları olsun’ diyerek içimden geçirdim.
Türkiye’de emekli olup aylık 1850 lira maaş alanlar var. Bilemedin en kabadayısı yani ortalaması 2 bin 300 lira.
Elektrik, su, tüp, mutfak ihtiyaçları, telefon, dolmuş ücreti, okuyan çocuğunun okul masrafları ve gözükmeyen masraflar. Evin kira durumunu hiç ortaya katmadım.
Bu koşullar altında aldığı parayla geçinmek mümkün mü bir insanın. Emeklinin…
Ek iş yapanlar vardı eskilerde. Köşe başında çakmak doldurur, simit satarlardı. Şimdileri bunlar da ortadan kayboldular. Yok oldular. Satış yapsalar alanları yok…
Yazımın başında Hükümetin yetkilileri ‘Düzelteceğiz’ diyorlar. Ancak formülünü de ortaya koyarak halkı inandırmıyorlar. Yani şöyle yaparak bu sıkıntıdan kurtulacağız diyorlar. Ekonomistleri dinliyorum. Ülkeye sıcak para girmez ise bu iş düzelmez diyorlar. Sıcak paranın da ülkeye güveninin olmadığını söyleyerek bu işin düzelmeyeceğinden söz ediyorlar.
Aklım zaten karışıktı. İyice karıştırdılar. Düzelme imkanı var ise beklemeyin düzeltin artık. Çünkü sabır edecek ne durum kaldı, ne hal…
Erken ya da geç ne zaman seçim yaparsanız yapın halkın cebine, evindeki mutfağına dokunmaya başladı bu sıkıntı. Siz düzeltemez iseniz vallahi bu halk düzeltir…