Dün 8 Mart Dünya Kadınlar Günüydü. Bu önemli günde siyasetçiler başta olmak üzere herkes ‘kadınları’ hatırlama ihtiyacı duydu…
Oysaki kadın tarih boyunca bazı dönemlerde hükümdür, bazı dönemlerde köle olarak yer alan, kadın olmadan tarihin yazılmadığı bir coğrafyanın vazgeçilmez bireydiler. Her insanı dünyaya getiren bir kadın olduğuna göre, kadının sadece bu önemli günde hatırlanması yerine her daim hatırlanarak kıymet verilmesi gerekir.
Atatürk’ü, Fatih’i, Kanuni’yi doğuran da kadındı…
Kara Fatma’yı, Halide Onbaşı’yı da doğuran kadındı…
Ülkemizde kadın olmak o kadar zor ki, hayatın ağır koşulları altında evinizi çekip çevireceksiniz. Evlatlarınızı topluma yararlı birer birey olarak yetiştirip, ülke ekonomisine o şekilde veya bu şekilde katkı koyacak yaşam hayatında olacaksınız.
Kadın olarak erkek şiddetinden uzak kalmanın mücadelesini vereceksiniz. Toplumun kurallarına ve kanunlara rağmen kadın olarak kendinizi koruyup kollayacaksınız.
Yani zor işlerin altından kalkacaksınız.
Bütün bunları yaşarken de erkek egemen toplumda kadın olarak ayakta kalmanın mücadelesini vereceksiniz.
Aslında biz kadınlar zoru başarıyoruz.
Siyasette kadına hak ettiği değer verilmiyor. İş hayatında kadın öteleniyor. Aile hayatında kadın horlanıyor, küçük görülüyor. Erkek şiddetine maruz kalıyor. Yasalar karşısında kadın ve erkek eşit olarak gözükmüş olsa da Türk toplumunda halen kadına ‘eksik etek’ diye bakılıyor.
Bütün bunlar yaşamın gerçekleri. Lakin son dönemlerde kadınların haklarını koruyup kollama adına Dünya ile entegreli olarak önemli adımlar atılıyor. Kadının hak ettiği değeri bulması adına…
Bunu da sevindirici bir gelişme olarak görüyorum.
Bu önemli gün nedeniyle kadınları hatırlayan, onlara hak ettiği değeri sadece sözde değil gerçek uygulamalarda da veren tüm kişilere teşekkür edelim.
Tüm kadınların da Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayalım.
Haklarına kavuşan bir kadın toplumu olma dileğiyle…