Siyaset uzun soluk ister. Siyaset ekip ruhuyla hareket etmeyi gerektirir. Lider olarak size liderlik yapanların yalpa yapmadan, adam satmadan sizinle birlikte çıktığı yolda, yola çıktıklarını yolda buldukları ile değişmeden devam etmesi demektir siyaset. Herkesin bir siyaset anlayışı var elbette.
Ödünç akılla siyaset yapılmaz. Yapıldığı sanılır ama bir yere gelince tıkanılır. Yerel siyaset ile genel siyaset birbirlerinden farklıdır. Yerelde her şey bazen yeri gelin ‘mubah' sayılır ama genel siyasette durum tamamen farklıdır. Dün konuştuğunu bugün yutmadan, ayakta durarak, etrafına güven vererek siyaset yapmak durumundasın. AK Parti'nin siyasetinin uzun soluklu olmasının sanırım yukarıda izah ettiğim fonksiyonları yerine getirmesinden kaynaklandığını söylemek çok uçuk bir örnek olmaz diye düşünüyorum. Ödünç akıl alarak siyaset yapan siyasetçilerin aldıkları bu ödünç akılı dahi ödeyemez duruma gelerek tarih sayfalarından yok olup gittiklerine tanıklık ettik yıllarca.
Bugün sizlere yerel siyasetten Hüseyin Sözlü'nün son dönemlerde yaşadığı mahkeme sürecinden bir kısa örnek vererek yazıma başlamak istiyorum. Hüseyin Sözlü'nün yerel mahkemeden aldığı 5 yıl hapis cezasının yankıları sürüyor Adana'da. Hatta bu yankı Ankara'ya dahi ulaştı. Görünen odur ki, Hüseyin Sözlü genel merkezi tarafından pek tutulmuyor ve bu yargı sürecinde yalnız bırakılmış durumda. Her ne kadar Sayın Sözlü bu açığı kapatmaya çalışsa da ne yargı sürecinde ne de sonrasında genel merkezin Sözlü'ye sahip çıkan bir tek açıklaması da olmadı, tavrı da. Ne yanında durdular. Ne de arkasında. Hal böyle olunca da mahkeme sürecinde Hüseyin Sözlü'ye ödünç akıl verenlerin verdikleri bu akılın da fazlaca prim yapmadığını gördük, yaşadık. Elbette bu süreçte kaybeden Adana oluyor.
Daha önce Aytaç Durak'ın başına gelenlerin başka bir versiyonu sanırım Hüseyin Sözlü'nün başına gelecek. Son üç yıldır Sözlü'ye yanlışlıklar adına söylediğimiz, yazdığımız, hatırlatmaya çalıştığımız konuları sadece dikkate almış olsaydı sanırım bugün yaşadıkları başına gelmezdi. Öfkeyle kalkan zararla oturur. Hüseyin Sözlü'nün öfkeyle kalkan bir yapısının olduğunu biliyoruz. Ne yazık ki ona fren koyan bir danışmanı da yok etrafında. Adana'nın kaybetmesine tahammülümüz kalmadı. Sipariş politika bir yere kadar... Ceyhan'daki uygulamaları Adana'ya monte etmeye çalışan bir zihniyet yöntemi ile belediyecilik yapılmayacağını, yapılmış olsa dahi bir sonucu varılamayacağını gördük, yaşadık.
Bundan sonrası önemli elbette... Ne yapılacağına dair bari ödünç akıl almadan hareket edilmeli. Yoksa ödünç akılı verenlerin prim yapmayan bu borçlanma yönteminin de doğru bir yöntem olmadığını gördük, yaşadık. Sözlü'ye düşen, adalete güvenerek biraz dahi sakin ve birilerinin söylemlerine de fazlaca itibar etmeden, gerçekleri görerek belediye başkanlığı koltuğunda kalması gerekiyor.
Bundan sonrası hiç değilse böyle davransa... Dedik ya, siyaset uzun soluklu iş diye... İnşallah Hüseyin Sözlü'nün soluğu güçlü gelir. Yoksa, Adana kaybedecek...