Doğruluk, karşıtı ise yalancılık… Doğru söz yemin istemez. Yalan ise, kendisini tasdik ettirmek için yemini kullanır. İnsan konuştuğu zaman dikkat etmeli. Dikkat ederse doğru konuşur yalana bulaşmaz, yemine de gerek kalmaz. Sözün doğruluğunda şüphe yoksa yemine de gerek olmaz.
*
Doğruluk dost kapısıdır.
Doğru olanı herkes dost görür, bilir ki, o yalancı değildir. Doğru sözlüye herkes değer verir. Bu değer ise toplum içinde o kişinin değerini arttırır. Doğruluk toplumda zaten saygınlık kazandırır.
*
Gelin yazımıza bir hikâye ile devam edelim;
Ateş Su ve Ahlak arkadaş olmuşlar. Bir gün ormanda gezintiye çıkmışlar. Orman çok büyük ve korkulu bir yer olduğu için içlerine de bir korku düşmüş. Kendi aralarında bu korkudan dolayı kaybolursak nasıl buluşuruz diye bir konuşma yapmışlar. Ateş ve Ahlak Suya sormuşlar kaybolursak seni nerde buluruz?
Su demiş ki; Nerde bir şırıltı varsa ben oradayım. Ateşe sormuşlar, oda şu cevabı vermiş..
Bir duman görürseniz bilin ki, ben orada olurum. Sıra gelmiş Ahlaka,
Ahlakın cevabı ise; Sakın ha asla beni kaybetmeyin, bir kaybederseniz asla beni bulamazsınız.. Sakın ha Ahlakımızı asla kaybetmeyelim..
*
Fakat şöyle bir düşündüğümüz zaman idarecilerin etkili ve yetkililerin yanına en zor yaklaşan şey ise doğruluk oluyor. İdarecilerin yanını saranlar “Doğruluğu” onlara yaklaştırmıyorlar. Bazen kötü idarenin olduğu yerlerde idareci iyi ama etrafı kötü sözlerini çok duymuşsunuzdur.
O zaman idareciler çok dikkatli olması lazım.. Yanlarında hep kendisini alkışlayanların “Çok yaşa padişahım” diyenlerin yanında doğru sözlü ve yanlışı alkışlamayanların olması lazım. İdareci uyanık olması lazım yanında kötü niyetli, yalancı vs kişileri bulundurmaması lazım.
Yoksa; Kaybolan Ahlakı nasıl bulunmazsa, kendisi de çok şey kaybetmiş olur.