Deprem bölgesindeyiz. Depremin ülkemiz için kaçınılmaz bir olay olduğunu etkili ve yetkililer haber veriyor. c1998 Yılı Adana- Ceyhan depremine kadar ülkemiz insanı depremi pek çok bilmiyordu.
O depremde kısmen ama 1999 yılı gölcük depreminde sonra ise, ülkemiz insanı deprem gerçeğini görmeye başladı.
*
Deprem anı ve sonrası zor bir süreç.
Çünkü sapa sağlam dediğiniz eviniz, bir anda yıkılıyor. İçinde can var eşya var.
Dışarı çıktınız ise; Sokakta sizden yardım isteyen insanlar karşınızda. Yardım istekleri, yıkıntılar içinden gelen sesler, karanlıktan gelen çığlıklar. Yolunuzu kesenler. Kolunuzdan tutup sizden yardım isteyenler. Çocuğum kayıp yardım edin diyenler.
*
Evladım ben yaşıyorum, aileme haber verin diyenler. Deprem kurtarma ekibinin aman sessiz olun diyerek, enkaz altındaki sesleri duymak için çaba sarf etmesi.
Diğer insanların yardım etmek için çaba göstermeleri. Kurumların, STK ve diğerlerinin canla başla çalışması. Bu canla başla, gece, gündüz, dinlenmeden çalışan tüm kişilerden Allah Razı olsun.
*
Adana Ceyhan depremini yaşadım. Ben Camii minaresinin yıkılması sonucu göçük altında kalmıştım. Eve gitmeyince eşimin camiye doğru gelirken, köy muhtarının eşinin yine göçük altında kalmasından dolayı “hocaya haber ver de bize yardım etsin” demesinin üzerinden bayağı bir zaman geçti.
Ama o zamandan bu yana çok şey değişti. İzmir depreminde şunu gördük ki, bir kez daha millet olarak kenetleştik. Devlet tüm imkânları ile oradaydı, belediyeler, STK ve millet oradaydı.
Bu arada herkimin emeği ve katkısı oldu ise;
Allah’ım onlardan razı ve memnun olsun.
Rabbim; İslam diyarlarını ve Ülkemizi her türlü afet, musibet ve kötülüklerden korusun. Deprem kaçınılmaz ise, onun için tedbirleri, devletin, milletin ve bizim almamız lazım.
Kalın sağlıcakla..