Köylerimize misafir gelince, hanımlar yemek ikram etmek istiyor.
Yemek için hazırlayacakları örneğin tavuğu kesmek için erkek arıyorlar. Kadınların kestiği (eti yenen hayvan) yenmez mi? Evet, yenir.Kadının kestiği yenmez, sözünün dinimizde yeri yoktur. İslam’da, hanımefendilerin isterse ay halinde olsun kestiği (eti yenen) hayvanın eti helaldir. Eğer isterse kurbanlık hayvanı da kesebilir.Bu daha çok insanın fıtratıyla alakalı bir durumdur. Genelde hanımefendiler zaman zaman bazı erkeklerin de çekindiği gibi kesmek istemeyebilir. Kesmek istediklerinde dini açıdan hiçbir engel söz konusu değildir.
*
Hapishanedeki mahkûmlara cuma namazı farz mıdır?
Hayır, farz değildir.Cezaevindeki mahkûmlar cuma namazından sorumlu değildirler. Ancak cezaevinde olanlar beş vakit namazdan mesul oldukları gibi cuma namazı kılınamıyorsa mutlaka öğlen namazını kılmaları farzdır. Ayrıca, hapishanede cuma namazı kılmak imkânı varsa kılınabilir.Hatta imamlık yapabilecek bir mahkûm da namazı kıldırabilir.
*
Babamız vefat etti. Vefatının yedinci günü yemek verdik, mevlit okuttuk. Diyorlar ki; babanızın kırk ve elli ikisinin yemeğini de vereceksiniz.Bunlar dinimiz de var mıdır?
Hayır, böyle özel tarihlere bağlı dini emirler yoktur. Çünkü vefat edenlerin arkasından, özellikle bu tarihlerle ilgili yemek, dua veya mevlit programlarının yapılmasının dini bir dayanağı bulunmamaktadır.Şüphesiz vefat edenlerimizin ruhlarına her zaman hayırlar yapabiliriz.Bu tür sabit günler (yedisi, kırkı, elli ikisi vs.) belirlemeksizin, imkânlar ölçüsünde ahirete göçenlerimizin ruhları için Kur’an-ı Kerim okur, fakir-fukaraya yardımlar yapıp, dualar edebiliriz.
*
Rüyamda “Hasta olan kızım iyileşirse bir kurban keseceğim.” diye adak adadım.Kızımda şimdi iyileşti. Adağımı yerine getirmem gerekir mi?
Hayır, gerekmez.Rüya İslam’da hüccet (delil) sayılmaz.Rüya, Peygamberler için bağlayıcı delil iken diğer insanlar açısından herhangi bir konuda bağlayıcılığı yoktur.Bu yüzden rüyada yapılan nezirden (adaktan) dolayı kurban kesmek vacip değildir.
*
Lohusalık ne demektir?
Doğum yapan bir bayan doğum sonrası kaç gün süreyle namaz kılamaz, oruç tutamaz?
Lohusalık (nifas); doğum ya da düşük yapan kadının kanaması kesilinceye kadar geçen sürenin adıdır. Bu müddet kadından kadına değişir. Bu sürenin en azı için süre yok (bir gün bile olabilir) ama en fazlası kırk güne kadar sürebilir.Bu süreden önce kanaması kesilen bir kadın kırk günün dolmasını beklemeden (Mesela; 25. gün kanama kesilmiş ise 25. gün itibariyle) gusül abdesti alır, namaz ve diğer ibadetlerine başlar. Lohusalık(nifas) ve Hayz (ay hali) süresince cinsel birleşme kesin haramdır.
Lohusalık müddeti içinde (kırk gün) görülen temizlik de lohusalıktan sayılır. Mesela; doğumdan sonra on gün kan gelip, yedi gün kesildikten sonra yeniden on gün daha kan gelecek olsa, bu yirmi yedi günün hepsi de lohusalık müddeti sayılır. Lohusalık esnasındaki kılınmayan farz namazlar daha sonra kaza edilmez, ama tutulmayan oruçlar kaza edilir.
*
Babam Ramazan’da hastanede hasta yattı.Hastalığı ilerledi ve 13 gün oruç tutamadan, iyileşmeden vefat etti. Fidye vermemiz gerekir mi?
Hayır, gerekmez. Hastalık veya yolculuk nedeniyle oruç tutamayan ve kaza etme imkân ve zamanını bulamadan ölen kimseye fidye gerekmez. Çünkü tutamadığı oruçları kaza etmek için uygun zaman ve imkân bulamamıştır.Yani kişiden kaynaklanan kusur yoktur.Eğer yolculuktan mukim olsaydı veya hastalıktan iyileşseydi o hallerde tutamadığı oruçlarını kaza ederdi.
Kalın sağlıcakla, selam ve dua ile..