Başbakanın esnaf ile sanatkarın kullanacağı işletme kredisini yüzellibinden ikiyüzbine çıkarma eylemini, ayrıca beşyüzbine değin işyeri kredisini on yıl vadeyle kullandırtacağı müjdesi nasıl bir etki oluşturmalıydı, ya da nasıl bir etki oluşturdu? İktidar anlatırken ‘bayramlık’ şeker benzeri uzatmıştı.
Esnaf, sanatkar sevinecekti, aldığı krediyle hem işyeri sahibi olacaktı, hem de işinin alanını büyütecekti; ne güzel! Gerçekten ‘biz’ nerede, nasıl bir yaşam sürdürüyoruz; bilen, anlayan var mı?
İnsanları salt ‘menkul’ edindirmek için, İnsanların salt ‘işini’ büyütmek için; İnsanların ‘borçlanmalarının’ önünü açmak…
***
Teori kitapları, ‘kapitalizmin yurttaşı borçlandırarak mülksüzleştirme eğiliminde’ olduğunu söyler… Sistemin asıl amacı, küçük esnafı büyütmek, ona çok kazandırmak değil; kendisinin çalışmadan, yorulmadan, emek harcamadan kazanmaya odaklanmışlığındandır.
Esnaf, sanatkar sabahın ilk ışıklarıyla kalkacak, yağmur-soğuk demeyecek, açlık-tokluk aramayacak ‘sistemi’ rahatlatmak için uğraş verecek!
Ancak ‘hep’ kazanan, büyüyen’ sistem olacak! Sistem, kasasını dolduran paraları birilerine ‘işini büyüt, işyeri al’ diyerek satmadıkça, emekçi sınıfını sömürmedikçe büyümesi olanaksızdır.
Emekçi yitirecek, sistemin sahibi ‘egemen sınıf’ büyüyecek; bu böyledir…
***
Piyasada ‘krediler’ nasıl bir dalgalanma yapar? Ekonomi bilgisi olmayan Ayşe Teyze, Ahmet Amca bile ‘geçici’ bir rahatlamanın olacağını, ancak o rahatlamanın sonrasında sancılar yaşanacağını bilir! Piyasada esen ‘olumsuz’ havanın, şöyle bir-iki yıl ilkyaz esintisi yapması için bugünden verilen ‘müjdenin’, yarın uygulanacakmış gibi algılanması da yanlış!
Ahmet Davutoğlu başbakanlığı döneminde ‘size bir müjdem var’ diyerek, bayram şekeri gibi tören yapılan konuşmasının ardından aylar geçmesine karşın hiçbir şey yapılmadığı gibi, her ne denirse densin ‘umutlar’ kapalı…
Yaklaşan seçim öncelerine denk getirilerek uygulanacak ki; piyasada yapay da olsa bir canlanma olsun, değişim olsun, bir yandan da sistem kazansın… Varlığının temelini biraz daha sağlamlaştırsın…
CHP Milletvekili İbrahim Özdiş, yaptığı açıklamada ‘borçlanarak ayakta durmaya çalışan esnaf kredilerle borç batağına sokuluyor.
Esnaf ekonominin içinde bulunduğu darboğaz nedeniyle işyerini kapatıyor. Kredi demek borç demektir; hibeyle, sübvansiyonla karıştırmayın’ diyor.
***
Ülke ekonomisinin büyümesi, bankaların esnafla sanatkara ‘para’ satmasıyla değil, üretimin artırılmasıyla olasıdır.
Üretimin artırılması da ‘üreticinin’ emeğinin karşılığını alması ile olasıdır. Üretimi artırmaya odaklanmadan piyasaya sunulacak her türlü ‘rahatlatma’ araçları, bir süre sonra ülkenin darboğaza girme nedeni olacaktır.
Şimdi, Adanamızın odalarından yine alkışlar, kapalı salonlarda iyi giyimli işadamlarının toplantılarında iktidara ‘hayranlıklar’ sunulacak; küçülen esnaf olacak, sanatkar olacak!
Adana’daki icra dosyalarını, her ay ne denli arttığını, toplumda nasıl incinmeler yaşattığını düşündünüz mü hiç; haydi öyleyse…
Demek ki… Üretimi özendirmeden olmuyor!
SÖZÜ UZATMAYA NE GEREK VAR?
Yalnız Adana’da değil, birçok yerde görülen ‘adli’ olayların önemli çoğunluğunun ‘ekonomik’ olduğu yönünde düşünce birliği var…
İşsizlikten, geçim zorluğundan, gereksinmelerini karşılayamayıştan, piyasanın tekelleşmesinden, toplumsal paylaşımın dağılımındaki eşitsizlikten…
Daha birkaç gün önce, İş Kur’a başvuranların bir işe girebilmeleri için iktidar partisinden listesine girmesinin ‘ön koşul’ olduğunu duyduk meclis kürsüsündeki milletvekilinden. Ne oluyor?
Kendine iktidarın yanında yer bulamayanların karşı karşıya kalacakları ‘ekonomik sıkıntı’ yaşanan ‘adli’ olayların da oluşmasına neden oluyor!
Dört kişilik bir ailede, ailenin her bireyinin bir işte çalışmasına tanık olunabileceği gibi; dört kişilik bir ailede hiçbirinin işi olmadığına da tanık olabiliyoruz!
Bu sorunun çözümü olarak, sözümona ‘adli’ olayların azaltılması yönünde yapılacak çalışma iktidarca ‘ek yasalar, yeni düzenlemeler’ yapılması olarak tanımlanıyor!
Bir yurttaşın, bir insanın işi-aşı için ne düzenlemesi, ne yasası Adanalılar aşkına? İnsanın yaşamını sürdürebilmesi, yaşamının yaşanılır olması için önce aşa, gereksinim var…
Aşa için de işe…