Türk'ün son başbuğu Atatürk'ün uçmağa varmasından sonra, değiştirilen tarih anlayışıyla, Türklerin Anadolu denen coğrafyaya 1070'de geldiği fikri empoze ediliyor..
Türk milliyetçisi bazı dostlarımız bile bu yalana inanıyor; yalanın etkisiyle Alparslan'ın muhteşem zaferini farklı yorumlayıp, "Anadolu'nun fethi" olarak tanımlıyorlar..
1071'de Anadolu'nun türkler tarafından fethedildiği külliyen yalan..
Türkler zaten binlerce yıldır yaşadıkları toprakları bir kez daha neden fethetsin..
O tarih, sadece Anadolu'ya kitlesel son giriştir..
1071'de geldiği söylenen Türkler, milattan önce 4 bin yılından beri yani tamı tamına 6 bin yıldır günümüzde "Anadolu" diye adlandırılan topraklarda yaşıyordu..
Tarihsel, arkeolojik belgeler, Türklerin en az 6 bin yıldır bu topraklarda yaşadığını kuşkuya mahal bırakmayacak açıklıkta ortaya koyuyordu..
Ancak, her şeyi kendi amaç ve çıkarları doğrultusunda yorumla refleksine sahip Batı'nın hoşuna gitmedi, işine gelmedi bu gerçekler..
Çünkü gerçekler, Batı'nın, "Türkleri geldikleri Orta Asya'ya geri gönderme" ideasını uymuyordu..
O nedenle, belgeleri olabildiğince sümen altı ettiler..
Anadolu'nun da tıpkı Orta Asya gibi kadim bir Türk yurdu olduğunu belgeleyen "Ön-Türkler", Atatürk'ün uçmağa varışının hemen ardıdnan okul kitaplarından çıkarılarak, Türk halkının kendi gerçeğini öğrenmesi engellendi..
Hıristiyan tarihçiler ile Tazminatın frenkleşmiş tarihçileri, Türklerin Anadolu'ya gelişini 1071 Malazgirt Savaşına bağladı..
Bu sav, arapseverlerin de işine geldi..
Hep birlikte, cümbürcemaat, "Türkler 1070'de Anadolu'ya geldi" dediler..
Yani, Türkler Anadolu'nun yabancısı demeye getirdiler ve bu düşünceyi biz Türklerin kafasına kazımaya çalıştılar..
Batının kuyruğuna takılan sözde milliyetçi tarihçilerimiz ve fikir insanlarımız ise, işin işine milliyetçilik sosu katarak, 1071 Malazgirt zaferini "Anadolu'nun fethi" algısıyla Türk insanına kabul ettirip, batının "Türkler Anadolu'nun yabancı halkı" fikrini empoze etmek istediler..
Ama, tarihsel ve arkeolojik belgeler, hem batıyı, hem içimizdeki batılıları yalanlıyor..
Milattan önce 4 bin ile 2 bin yılları arasında Turukku (Turki) adıyla iki krallık kurulmuştu..
Louvre Müzesi'nde bulunan çivi yazılı Akad tabletlerindeki 22 metinde "Turukku" ulusundan behsedilir..
4 bin yıl önce kurulan Turukku Krallığı, Akad Kralı Nemrud ile savaşmış, onu alt etmiş, Akadların Anadolu içlerine yürümesini engellemişti..
Bugün hepimiz Nemrut'u bilir, ona lanet okuruz ama, onunla savaşan, onu durduran atalarımız Turukku'yu hiç birimiz bilmeyiz..
Milattan önce 2 binli yıllarda ise Etrüks ve Hun karışımı Trak Türklerinden İlşunail, bugünkü Türkiye topraklarında yine Turukku (Turki) adıyla ikinci devleti kurmuştu..
Yani, Anadolu'nun bilinen en eski iki devletinin adı "Türk Krallığı"dır..
Tarihte "Türk" adını taşıyan ilk devlet, yine bize anlatıldığı gibi Köktürk (Göktürk) Devleti değil, ondan binlerce yıl önce Anadolu'da kurulan Türk devletleridir..
Anadolu'nun bir çok yerinde, Türklerin binlerce yıldır Anadolu'da bulunduğunun, Anadolu'nun kadim Türk yurdu olduğunun belgeleriyle doludur..
Ön-Türklerin geittikleri yerde bugün "Göktürk abecesi" olarak bildiğimiz yazının ilk şekliyle yazılmış yazıtlar, dikilitaşlar bırakmışlardır..
Örneğin, Hakkari'de bulunan ve M.Ö. 2000 yılına tarihlenen 13 adet dikilitaşlar, Türklerin M.Ö. 2 bin yılında da Hakkari'de olduklarını kanıtlamaktadır..
Prof. Dr. Veli Sevin başkanlığında bir ekip tarafından 1998 yılında ortaya çıkarılan taşlar gerek ikonografik, gerekse felsefi açıdan Avrasya bozkır inanışlarına yakın özellikler taşıyor…
Kırgızistan, Kazakistan, Altay, Sibirya, Tuva yöresi ve Moğolistan’da geniş alanlara yayılan dikilitaşların en çarpıcı özelliği de tıpkı Hakkari’dekiler gibi iki ellerinde kap tutan savaşçı figürü kullanılması…
Bu taşlar, Türklerin milattan önceki yıllardan itibaren Anadolu’da medeniyet kurmuş olduklarının açık kanıtıdır…
Sonuç olarak, biz Türkler Anadolu'ya sonradan gelmedik hep buradaydık..
Andolu'ya ilk girişimiz 1071'de değil M.Ö. 4 binli yıllardaydı..
1071 ise Türklerin Anadolu'ya ilk değil son girişleriydi..
Dünya tarihinde "Türk" adıyla bilinen ilk devlet Göktürkler değil, milattan önce 4 bin ve 2 binli yıllarda Anadolu da kurulmuş Türk krallığıydı..
*******************
Büyük Saat kulemiz
Adanamız da tarihsel açıdan önemli yapıtlara sahip, şanslı kentlerden birisidir..
Kent merkezindeki Büyük Saat Kulesi de yapıtlardan sadece birisi..
Ali Münif Yeğenağa Caddesi üzerinde bulunan Büyük Saat Kulesi, 1881 yılında, o dönemsde gözde olan saat kulesi dikme modasına uyan Adana Valisi Ziya Paşa tarafından yapımına başlanmıştı..
Kule kesme taştan yapılmıştır..
Uzunluğu 32 metre olan kule kare prizme şeklindedir ve kulenin duvarları tuğla ile inşa edilmiştir.. Dikdörtgen şeklinde taş tuğlalardan yapılmıştır.
Temel derinliğinin 35 metre olduğu söylenir..
Kulenin inşaası sırasında Osmanlı'da başka illerde de saat kuleleri vardı. Bu saat kuleleri arasında en uzunu Adana'daki Büyük Saat Kulesidir.. Büyük Saati, Dolmabahçe Saat Kulesi takip eder..
Örme işlemi oldukça zor olan küçük taş tuğlalardan imal edilmiş ve yapımından uzun bir süre sonra Almanya'dan özel olarak saat makinesi getirilmiştir…
O kadar sağlam yapılmıştır ki, 1998'deki depremde ayakta kalmayı başarmıştır..
Yakın zamanlarda ali Münif Yeğenağa Caddesindeki tarihsel nitelikteki bedesten ve işyerleri ile birlikte restore gördü..
Bu muhteşem yapıtın sonsuza dek Adana'da dikili kalmasını ve zamanı göstermesini diliyorum...
**************
İP'de başkanların istifası istendi
24 Haziran seçimlerinde tek seçimlik parti olduğu anlaşılan İyi Parti'de olağanüstü kurultay sonrası, parti içinde kendilerini hala Kıratçı, DYP'li, demokrat olarak nitelendiren bir grup tarafından hedef tahtasına oturtulmaya çalışılan Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın'dan ilginç bir hamle geldi..
Koray Aydın, tüm il başkanlarının yönetimleriyle birlikte görevlerinden istifa etmelerini istedi..
Koray Aydın, il örgütlerine gönderdiği genelgede, istifaların istenmesinin gerekçesi "partinin taşra teşkilatlarındaki revizyon çalışmalarını hızlandırmak" olarak belirtildi..
Ancak, Koray Aydın'ın genelgede belirttiği gerekçe partililer raasında pek de inandırıcı bulunmadı..
Partililere göre, istifa talebinin ardında, olağanüstü kurultay öncesi yükseltilmeye çalışılan Koray Aydın karşıtlığı ve bu karşıtlığın delegeleri etkilemesi nedeniyle Koray Aydın'ın sandıktan en az oy alan yönetici olarak çıkması yatıyor..