MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP olarak İstanbul'da Büyükşehir Belediye başkan Adayı çıkarmayacaklarını açıkladı..
İP'e gönlünü bağlamış kimilerine göre bu durum Bahçeli'nin MHP'yi AKP'ye iltihak ettirdiğinin resmi..
90'lı yıllardan beri Ülkücü Hareket içinde fitne çağı başlatmak için çırpınan, başaramayınca kendini İP'e bağlayan bir gazeteye göre de Bahçeli'nin havlu attığının göstergesi..
İP'lilerin düşüncelerini bir yana bırakırsak Bahçeli'nin İstanbul çıkışını nasıl okumalıyız?..
Bahçeli, mimarı olduğu Cumhur İttifakı'nın yerel seçimlerde de süreceğinin açık işaretini verdi..
Bahçeli'nin İstanbul'da MHP'nin aday çıkarmayacağını açıklaması, aslında Cumhur İttifakı'nın yerel seçimde de yapılacağının resmi açıklaması..
24 Haziran sonrası AKP'ye, "MHP'ye mahkum değlisiniz, biz de varız" tarzında ip uzatan siyasetçiler üzülecek ama gerçek bu..
Cumhur İttifakı'nın devam edeceğinin mimarı tarafından bizzat açıklanması olgusuyla karşı karşıyayız..
Bahçeli'nin açıklaması, Mart ayında yapılacak yerel seçimleri şimdiden konsolide edecek bir açıklama..
24 Haziran seçimlerinde gördük ki, tabanını iddiaların aksine tuttuğunu ve ittifaka yönlendirdiği görülen Bahçeli, İstanbul açıklamasıyla Cumhur İttifakı'nın yerel seçimlerden de zaferle çıkmasını şimdiden garantiye aldı..
Zira, MHP tabanı İstanbul yanında Bahçeli tarafından önümüzdeki günlerde aday çıkarılmayacağının açıklanması beklenen Ankara, İzmir, Bursa gibi yerlerde Cumhur İttifakı içindeki diğer partinin adayına tıpkı 24 Haziran seçimlerinde olduğu gibi blok oy kullanacak..
Elbette, Bahçeli'nin açıklamasının AKP açısından da bir karşılığı olacak..
AKP de MHP'nin elindeki Adana, Mersin, Osmaniye, Manisa ve güçlü olduğu bir kaç kent; Iğdır gibi hassas illerde aday çıkarmayarak ya da düşük profilli adaylarla seçime katılarak Cumhur İttifakı içindeki MHP'ye destek verecek..
Bahçeli'nin İstanbul çıkışıyla başlayan süreç, İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Bursa gibi büyükşehirlerin Cumhur İttifakı'nda kalmasının yanında, İzmir, Edirne gibi CHP'nin elindeki bazı yerlerin de Cumhur İttifakı adaylarının yönetimine geçmesiyle tamamlanacaktır..
Eğer, CHP'de Bahçeli'nin İstanbul çıkışını ittifak ortağı İP gibi yanlış okursa, beklemediği bir yenilgiye uğrayacaktır..
Havlu atan Bahçeli değil, İP ve onun gibi yanlış okuma yapan CHP olacaktır!..
******************
Kocamaz olayında gelişmeler
MHP, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı için mevcut Başkan Burhpanettin Kocamaz yerine Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna'yı gösterdi..
Kocamaz, Bahçeli'nin bu kararına sitemlerini iletse de uyacağını ve Hamit Tuna'nın kazanması için canla başla çalışacağını açıklamıştı..
Hamit Tuna'ya adaylığı tevdi edildiğinde Burhanettin Kocamaz yurt dışındaydı..
Önceki gün kentine döndü..
Dönüşünde Mersin halkı Kocamaz'a muhteşem bir karşılama yaptı..
Yapılan "Bozkurt işareti"nden karşılayanların büyük çoğunluğuun MHP'li yurttaşlar olduğu anlaşılıyor..
Mersinli MHP'liler sadece Kocamaz'ı karşılamakla kalmadılar..
O yurt dışındayken, Kocamaz'ın yeniden aday gösterilmesi için imza toplamaya başladılar..
Değişik yerlerde değişik kişiler tarafından toplanan imzalar sonrasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye sunularak, Mersin olarak Burhanettin Kocamaz'ın adaş gösterilmesini talep edecekler..
Kocamaz'ın karşılamada yaptığı konuşmada, yurt dışında olduğu süreçte Mersin'de yaşanan bu gelişmeleri şakından takip ettiği anlaşılıyor...
"Ne yaparsak yapalım saygıyı, sevgiyi, barışı, hoşgörüyü hedefleyerek en iyisini yapmaya çalışalım. İnşallah ortamı germeden, sakin bir şekilde süreci izlemeye devam edelim” şeklindeki sözleri gelişmelerinin farkına olduğunu ortaya koyarken, aynı zamanda bir Ülkücüye yakışan tutum da sergiliyor..
İmza toplayanlara gelince…
Görüştüğüm dostlarımız, Burhanettin Kocamaz'ı aday olarak görmek istediklerini ancak, seçimlere Hamit Tuna'yla girilmesi halinde Tuna'ya tam destek vereceklerini ifade ediyorlar..
Bu durum, MHP ve Türk milliyetçileri açısından güzel bir durum..
Kişilere olan sevgilerine karşın, HDP'nin göçlerle gittikçe güçlendiği bir ilde Türk milliyetçilerinin uzatılan çeşitli ipleri tutmamaları, ideolojik bilincin çok yükseldiğini göstermesi açısından ayrıca sevindirici…
***********
FETÖ yıllar önce farkedenler
Şu satırların yazarı da dahil binlerce kişi, Fethullah Gülen denen zatın Türkiye ve Türk insanı için e kadar büyük tehlike olduğunu yıllarca bıkıp usanmadan anlattı..
Şehit Necip Hablemitoğlu gibi bir çoğu da farkettikleri o tehlikeyi yazıya döktüler..
Makaleler yazdılar, manşetler attılar, kitaplar yazdılar..
15 Temmuz darbe kalkışması ile ne kadar eli kanlı bir örgüt olduğun gösteren Fethullahçıların farkına varanlar toplumun değişik kesimlerinden insanlardı..
Her birinin farklı dünya görüşleri vardı..
Kimi Türkçü, kimi Sosyalist, kimi İslamcı..
Necip Hablemitoğlu, Ergun Poyraz, Hanifi Altaş gibi Türkçüler 90'lı yılların efsane dergisi Yeni Hayat'ta Fethullahçı yapının teşhir etmişlerdi..
Hablemitoğlu, Köstebek adlı kitabıyla melanet örgütün ipliğini pazara çıkmıştı..
Ergun Poyraz, aynı şekilde Fethullahçıların gerçek yüzünü anlatan kitaplar yazmıştı..
İslamcı Taraf Dergisi taa 1994'te Fethullah Gülen'i "Lafta müslüman, pratikte hain" olarak nitelendirmiş ve "şeytan" olarak adlandırmıştı..
Türkçü Yeni Hayat 1999'da "Cumhuriyete karşı Fethullahçı komplo" kurulduğunu yazmıştı..
Hanifi Altaş, Yeni Hayat'taki başyazısında Fethullahçıları "Türkiye Cumhuriyetine karşı kurulmuş en büyük komplo" olarak nitelendirmişti..
Bir başka şehit Ahmet Taner Kışlalı, 1999'da Fethullah Gülen'in görünüşte Atatürk'e saygılı ve cumhuriyete saygılı. Ama tüm eğitim ağı ile cumhuriyetin temellerini ağır ağır kemiriyor" diyerek Türk insanını uyarmıştı..
Gönlü Türklük ve vatan aşkıyla dolu insanlar siyasal görüşleri ne olursa olsun tehlikeyi görmüşlerdi..
Ama onları dinleyen olmadı..
Türkiye Cumhuriyeti, şehit Kışlalı'nın dediğiği gibi cumhuriyetin temellerini kemiren ve en sonunda ülkeye kanlı bir darbe yapmaya kalkışan örgütü tamamıyle ortaya çıkarmak için Necip Hablemitoğlu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerinin dosyalarını yeniden açmak zorundadır..
Hablemitoğlu'nun katledilmesindean sonra eli kanlı örgütün dergilerinde çıkan, “Belki de suikastin sırrı, Hablemitoğlu’nun sol gözüne sıkılan kurşunda gizlidir. Çalışma ve konuşmalarıyla, bakmaması gereken bir yere bakmışsa, yönelmemesi gereken bir tarafa yönelmişse, bu kurşun bir mesajdır. O zaman suikastçilerin onu ‘hain’ olarak değerlendirmedikleri anlaşılıyor. Eğer hain olduğunu düşünseler arkadan vururlardı. Ama önden, hem de gözüne vuruyorlar. Yaptığı ölümcül hata, yüzüne okunduktan sonra vurulmuştur.” şeklindeki yazı, FETÖ'nün 15 Temmuz'da doruğa çıkan cinayetlerini 2002 ve 1999 yıllarında da işlediğinin bir kanıtı..
FETÖ'den hesap sormak, tam olarak ortaya çıkarmak için 2002'deki Hablemitoğlu ve 1999'daki Kışlalı suikastlerinin dosyaları mutlaka açılmalıdır..