Şu yüzde 10 Türkiye'de çok önemli bir ifade..
Dikkat ederseniz, sayı demiyor, ifade diye niteliyorum..
Türk toplumu, işini bilen amiri, memuru, siyasetçiyi, tüccarı, iş takipçisini hep bu ifadeyle anmıştır..
Bay Yüzde 10, Bayan Yüzde 10 diye adlandırmıştır..
Örneğin, bürokraside, maddi kaynakları kullanmada çok maharetli olanlara sevgi ve saygısın adıyla değil "Sayın Yüzde 10" çağırarak göstermiştir..
"Yüzde 10" üstün maharetli insanların sıfatı olmuştur..
Kimileri o sıfatı layıkıyla taşımış, üstlendiği görevler sırasında o sıfatı analarının ak sütü kadar hak ettiklerini kanıtlamışlardır..
Bugünlerde işte böyle birisinden çok bahsediliyor..
Artık fi tarihinde kalmış mesleki görevi sırasında masaya her oturduğunda, attığı her imzada "Bay Yüzde 10" sıfatını binlerce kez hakettiğini gösteren icraatlar sergilemiş..
Önüne bir dosya geldiğinde, "Bunun yüzde 10'u ne olur, ne kadar kazanabilirim" diye uzun uzun matematiğin dört işlemini yaptıktan sonra imza atar olmuş..
Yatarken bile deliksiz bir uykuda bile yüzde 10 arar, pazarlığını yapar olduğu rivayetleri bile bulunuyor...
Bu ince hesap kitaplarla o kadar başarılı olmuş ki, neredeyse gerçek adı unutulmuş, mesai arkadaşları, meslektaşları ve tüm ahali tarafından "Bay Yüzde 10" olarak anılmaya başlanmış…
Sonra, iş ve meslek dünyasında tıkır tıkır işleyen yüzde 10 formülü siyasette nasıl işler acaba, oradada "Bay Yüzde 10" olabilir miyim diye kafa yormuş..
İlk denemesinde, partinin gücü yüksek olunca yüzde 10 hesabına gerek kalmamış ama, bu durumdan hoşnut kalmamış..
"Yüzde 10 hesabı yapamadığım siyaseti neyleyeyim" demiş..
Uzun bir matematiksel hesaplardan sonra siyasetinde "Bay Yüzde 10"u olarak öne çıkmak için bir kez daha siyasete soyunmuş..
Lakabını hak eden şahsın her işte yüzde 10 hesabı yapma merakını bilen yöneticiler de onu, yüzde 10 hesabını kılı kırk yararak yapacağı bir sıradan aday göstermişler..
Şimdi hep Bay Yüzde 10, hem de siyasetin oligarşisi, "Bay Yüzde 10", iş ve meslek yaşamındaki yüzde 10 başarısını siyasette de gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğini merakı içinde yarını bekliyorlarmış…
Kimseler duymasın ama, valla ben de büyük bir merakla bekliyorum!…
********************
Demokrat Parti'nin acı günü
Demokrat Parti bir neferi yitirdi..
Halis İncesoy önceki akşam aramızdan ayrıldı..
Demokrat Partililer dün cuma namazı sonrasında Halis amcalarını Kabasakal Mezarlığı'nda ebediyete uğurladı..
Halis İncesoy, siyasette artık günümüzde ender gördüğümüz particilerdendi..
Öyle parti parti gezmemişti..
Belki de parti değiştirmeyi hiç mi hiç aklından geçirmemiş ender siyasetçilerdendi..
Demokrat Parti'de başladığı siyasal yaşamını aynı partinin ardılları olan Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi ve Demokrat Parti'de sürdürmüştü..
Partisinin verdiği her görevi seve seve üstlenmiş, yerine getirmişti..
İlerleyen yaşına karşın, son yerel seçimlerde partisi isteyince belediye meclis üyeliğine aday olmuştu..
Tüm Demokrat Partililere başsağlığı diliyorum..
Işıklar içinde yatsın..
******************
İki toplantı arasındaki büyük fark
Geçtiğimiz Ramazan Bayramı'nda Demokrat Parti'deki bir bayramlaşma ziyareti aklıma yıllar öncesinde kalan bir başka ziyareti getirdi..
Her iki ziyarette seçime sayılı günler kala yapılmış ziyaretti..
İyi Parti İl Başkanı Göktürk Boyvadaoğlu ve yönetim kurulu üyeleri, seçimlere ittifak yaparak girdikleri Demokrat Parti İl Başkanlığına ziyaret etmişler..
Şu seçim atmosferinde gerçekleşen ziyarette bulunanları sağdan da saysaysanız, soldan da saysanız 18 kişiyi geçmez..
Halbuki, bir de 26 ya da 27 Mart 2014 tarihinde yine seçimlere sayılı günler kala MHP'nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hüseyin Sözlü Demokrat Parti il Başkanlığını ziyaret etmişti..
İyi Parti'nin ziyaretinde bomboş olan salon Sözlü'nün ziyareti sırasında tıka basa dolarken, kalabalık koridorlara ve diğer odalara taşmıştı..
O toplantı gerçekleştiğinde, bir ittifak değil, DP'nin MHP'ye desteği söz konusuydu..
DP'liler o destek için bile heyecan doluydu..
Diğer toplantıda, bir seçim ittifakı sözkonusu..
Birlikte, aynı çatı altında seçime katılmak, seçilebilirlerse birlikte başaracak olmalarına karşın bomboş salon..
Demokrat Partililer MHP'ye destekte duydukları heyecan, İyi Parti ile ittifakta duymadıklarını göstardiler..
O boş salon, Demokrat Parti tabının "Kırat"in İyi Parti listesine sığınmasını hazmedemeğiini ve ittifaka destek vermeyeceğinin de bir kanıtı..
**************
7 aylık parti 72 yıllık partiyi işgal etti
Bir partinin ehil ellerde olmazsa ne duruma düşeceğini 24 Haziran seçimleri süreciyle Demokrat Parti nezdinde gördük..
Ehil ellerde olmayan parti 72 yıllık da olsa 7 aylık bir parti tarafından işgal edilebileceğini öğrendik..
Geçenlerde, Demokrat Parti binasına uğradığımda gördüklerime inanamadım..
Türk demokrasisisin kurucusu Demokrat Parti, yeni kurulmuş bir parti tarafından resmen işgal edilmişti..
Parti binasında, Demokrat Parti'nin Kırat'ı ve Gültekin Uysal'dan çok, Meral Akşener posterleri ve İP flamaları asılmıştı..
Durum tam bir işgal tablosuydu..
Aslında, kıratın süvarisi, bu işgali son derece normal karşılanmasına neden oluyor..
Gültekin Uysal, yüzde 4,5'larda teslim aldığı partiyi kısa sürede seçimlere giremeyen küsürat partilerden biri haline getirmişti..
24 Haziran seçimlerinde de CHP'nin "Millet İttifakı" içerisinde altın tepsi içinde sunduğu 0 barajlı ittifak olanağından yararlanmak yerine, geçmişte kendisine milletvekilliği ve bakanlık makamlarını veren DP'ye adeta ihanet edercesine ayrılan bir siyasetçinin yeni kurduğu partisinin listesinden aday olmayı tercih etmişti..
O süvarinin, kendini kurtarmaya yönelik bu tutumu nedeniyle, Demokrat Partililer, 1946 yılından bu yana ilk kez sandığa gittiklerinde "Kırat"ın olmadığı seçim pusululasına mühür vurmak zorunda kalacaklar..
Büyük olasılıkla, sandığa gittiklerinde "Kırat"ı göremeyince, o başarısız süvariye okkalı selamlarını gönderecekler ve geçmişine rahmet okuya okuya oylarını kullanacaklardır..
*******************
Yakında bir mahkeme kararı yayınlayacağım
MHP'nin en başarısız belediyelerinin başında gelen Sarıçam Belediyesi'nin işten çıkardığı çalışanlarının yasal alacaklarını ödemediğini bu sütunlarda bir kaç kez dile getirmiştim…
Açıkcası, Sarıçam Belediyesi'nin bu tutumun iyi niyetli olduğun düşünmüyorum..
İlçedeki diğer uygulamaarında olduğu gibi vatandaşı MHP'den uzaklaştırma, belki de tarla kurultayı sürecinde açık, sonrasında gizli gizli destek verdikleri malum partiye yönlendirme gibi bir niyetle davranıyorlar..
Neyse bu konunun incelenmesini seçim sonrasındaki yazılara bırakıp bu konuda başka bir şeyi belirtmek istiyorum..
Sarıçam Belediye başkanı ve bazı bürokratlarının, o paraları mahkeme sonucunda ödeyeceklerini dile getrdiklerini duydum..
Yani, o çalışanların alacaklarının icra aşamasında olduğunu saklamışlar..
Belki de bilmiyorlar diyeceğim ama, konulan bazı icralar nedeniyle, İller Bankası'na falan Sarıçam Belediye'nnin ödeneklerinin gönderilmesi için başka hesap numaraları vermeleri, aslında o ödemekten kaçındıkları alacakların icra aşamasında olduğunu bildiklerini gösteriyor..
Madem Bilal Bey, mahkeme kararından sonra ödeyecekmiş..
O zaman bize mahkeme kararı, icra kararlarını yayınlamak düşecek..
Bakalım, Bilal Uludağ ve çok bilmiş bürokratları o zaman ne kılıf bulacaklar!…