Her insanın olduğugibi benim için de hükmü olmayan kişiler, kuruluşlar, örgütler elbette vardır..
Benim açımdan bir değer taşıyıp taşımamaları tamamen ideolojik duruşlarına göredir..
Örneğin, Türk milliyetçisi olduğuun iddia eden kişi ya da örgüt; Türk milliyetçisi gibi davrandığı sürece benim için değerli, benim nazarımda bir hükmü vardır..
Eğer, Türk milliyetçiliğine aykırı işler yapıyorsa, ABD'nin AB'nin, Suudi Arabistan'ın, Çin'in kontrolünde hareket ediyorlarsa benim için hiç bir hükümleri yoktur, benim açımdan hiç bir şey ifade etmezler..
Bu tiplerin siyasetçi, belediye başkanı, meclis üyesi falan olmalarının bir anlamı yoktur..
Türk milliyetçisiyim diyerek, neoliberal gibi davranan, başında bulundukları kurumları ABD ve AB'nin adamlarına, cemaatlerin sülüklerine teslim edenlerin değeri bir pire kadar bile değildir..
Onlar olsa olsa, neoliberaller ve Türklük düşmanları açısından çok değerli şahsiyetler olabilirler..
Benim için ise kara fatmalardan bile daha aşağıdaki yaratıklardır..
Türk milliyetçilerine verdikleri sözlerin de, kendilerini dağlardan bile ulu görmelerinin hiç mi hiç kıymeti harbiyesi yoktur!…
*********************
Biraz geçmişten bugüne ben..
Gençlik yıllarından beri ideolojik bir mücadelenin içinde olunca, insanlar aktif siyaset yaptığımı ve bir siyasal parti ile bağlantım olduğunu düşünüyorlar..
Gerçekle ilgisi yok..
Daha ortaokul ve lise yılları döneminde dünya görüşümü, siyasi düşüncemi, ideolojik bakışımı Ziya Gökalp, Atsız, o zamanlar gizli saklı fotokopisini bulup okuduğum Sultan Galiyev temellendirmişti..
Tabii, Yusuf Akçura, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Nejdet Sançar gibi çok sayıda fikir insanı da ideolojik ve siyasi derinlik kazandıran Türk büyükleriydi..
Lise yıllarında Ülkü Ocakları'na gitmişliğim vardı..
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi yıllarında aktif olarak Türkçü bir mücadele içinde oldum..
Ama bunu yaparken, zaman zaman Ülkü Ocakları ile yolum keşisse de genelde onlarla birlikte değil, kendi inandığım ideoloji doğrultusunda hareket ettim..
Türk İslam Ülküsü denilen siyasal düşünceye hiç bir zaman kendimi yakın hissetmedim; benim için her Türkçü'nün uzak durması gereken kökü dışarda bir ideolojiydi..
2018'lerde yine Türkçü çizgideyim..
Türkçü olmayan hiç bir siyasal parti, dernek, dergi gibi yapılarla bir işim olmaz..
Günümüzde uzak durduğum, benimle ilgisi olmayan kuruluşlar arasında MHP de var, İP de..
Benim için ikisi de Türkçülükten uzak siyasal partiler..
Türkçü yapılanmaları ise takip etmeye, çıkardıkları dergi ve kitapları okumaya çalışıyorum..
Tabii arada atladıklarım mutlaka oluyor..
Bunun yanında, Macar Turan Vakfı, JOBBİK, Sekel Özgürlük Hareketi, Bulgar Milliyetçi kuruluşları, Irak Türkmen Cephesi, Güney Azerbaycan'daki GAMOH, KKTC'deki MAP, Kore, Estonya, Finlandiye ve Japonya'daki Turancı hareketler elimden geldiğince dikkatle takip etmeye çalıştığım ve başarılı olmalarını gönülden istedim Türkçu Turancı yapılardır..
Bu saydıklarımın benim yanımda her zaman bir kıymet-i harbiyesi mutlaka vardır...
**************
AKP zor bir işe soyundu
Türkiye'de Atatürk'ten sonra artık genetik hale gelen bir hastalık var:
Ekonomik sorunları IMF'ye, Dünya Bankası'ndan himmet dileyerek çözmek..
Türkiye'yi bugünkü borçlanmaya götüren adımlar Merkez Sağ'ın siyasal put olarak kabul ettiği Adnan Menderes tarafından atılmıştı..
Onun için adı Marshall yardımlarıyla özdeşleşmişti..
Menderes'in ardılı Süleyman Demirel'e "Morrison Süleyman" denilmesi boşa değildi..
Bir tek Atatürk, Cumhuriyetin yeni kurulmasına, Osmanlı'dan ağır bir yük devralmasına karşın, tüm ekonomik zorlukları Türkiye'nin kendi gücüyle çözmüş, Balkan ülkelerine kredi veren bir Türkiye yaratmıştı..
Atatürk'ten sonra ilk kez bir hükümet ekonomik sorunları IMF'ye başvurmadan çözmek istiyor…
O hükümet de beğenmediğimiz AKP hükümeti..
AKP'nin hazırladığı Yeni Ekonomi Planı, IMF'ye başvurmadan ekonomik sorunları çözmeyi amaçlıyor..
Eğer başarırlarsa, Atatürk'ten sonra yabancılara başvurmadan ekonomik sorunları çözen bir iktidar göreceğiz ve adını Türkiye tarihine altın harflerle yazdıracaklar..
Tarihi gelişime bakınca zor bir macera..
Ama, bir yönüyle de Türkiye'nin önüne çıkmış büyük bir fırsat..
Yeni Ekonomi Planı başarı olursa, 80 yıl sonra yabancılara baş vurmadan, ülke kaynaklarıyla sorun çözen bir iktidara sahip olacağız…
AKP'ye soyunduğu zor işte bir Türk insanı olarak gönülden başarı diliyorum..