Dün Adanalı besicilerden Mehmet Şahbaz’dan bir haber bülteni servis edildi..
Türkiye’nin en büyük besi çiftliği sahiplerinden Mehmet Şahbaz’a göre, Bakanlığın, özel sektöre de canlı hayvan ithalat izni vermesi, Türkiye’de et fiyatlarını düşürecekmiş..
Besici Şahbaz, bu açıklamayı besici olarak mı yaptı, canlı hayvan ithalatçısı mı yaptı çok merak ettim doğrusu.. Ekonominin, Liberalizmin, Kapitalizmin kurallarını alt üs eden bir durumla karşı karşıyayız.. Varlığını Kapitalizme doğru evrilen Liberalizme borçlu olan bir işletmenin sahibi, mensubu olduğu yapı itibariyle “Devletçiliğe” karşı olduğu için bu açıkmayayı yaptığını düşünmek mümkün..
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da, piyasa da biliyor ki, et fiyatlarının bu kadar pahalı olmasının baş nedeni besi çiftlikleri ve sahipleridir..
Devletin tüm sübvanselerine karşın, fiatları düşürmemekte direnenler de bu çiftlikler ve sahipleri..
Bunda, fiyatlarda tekel ya da kartel oluşturmaya göz yuman devletin de sorumluluk büyük elbette..
Ancak, devletin sorumluluğu, yetkililerin tekel ve kartelci zihniyetlere göz yumması, besi çiftlikleri sahuiplerinin sorumluluğunu ne ortadan kaldırır, ne de en aza indirger..
Mehmet Şahbaz, örneğin et fiyatları jet hızıyla yükselirken, piyasa kaç ton et sürmüştü.. Yarın, canlı hayvan ithal etmeye başladığında şimdi sürdüğü etin kaç katı oranda piyasaya et verecek ve fiyatları rahatlatacak.. Keşke, Şahbaz, et ithalatına övgüler düzerken, et ithalatının fiyatları aşağıya çekeceği konusunda falcılık yaparken, bunu kendi çiftliğinden örneklendirerek anlatsaydı..
Et fiyatları tavan yaptığında Mehmet Şahbaz şu kadar ton eti piyaya verdi diye açıklasaydı.. Türk halkı bilseydi, Mehmet Şahbaz piyaya et sürdü ama fiyatların yükselmesini engelleyemedi..
Kuru kuruya açıklama, sadece iktidara selam, yola devam türünde kıymeti harbiyesi olmayan bir açıklamadır.. Dünkü açıklamanın değer kazanması için en kısa sürede, Mehmet Şahbaz’dan yakın geçmişte, et fiyatları tavan yaptığında, et fiyatlarını düşürmek için ne gibi çabalar içinde olduğunu, piyasaya o çalkantılı günlerde et mi sürdüğünü, et sürmeyi kestiğini mi gösteren, belgeli yeni bir açıklama bekliyoruz…
Tabii, bir de Mehmet Şahbaz’a özel sektörün canlı hayvan ithalatını ne amaçla kullanabileceğini de yorumlamasını bekliyoruz..
Örneğin, et fiyatları yükselirken ithalatı kesecek besiciler çıkacak mıdır? Fiyatlar yükselirken, ithalatı azaltan besiciler olacak mıdır?
Bu tür davrananlar çıkarsa, onlar hakkında kim ne tür yaptırımlar uygulayabilecek?..
Bakmayın siz, Mehmet Şahbaz’ın ithalat et fiyatlarını düşürecek demesine.. Özel sektöre it ithalatı izni, ucu görünmeyen bir tüneldir…..
***
Fesli MHP'li belediye başkanı
Geçen gün, MHP’li Saimbeyli Belediye Başkanı Mustafa Şahin Gökçe, Karaisalı’daki güreş şöleninde Osmanlı fesi giymiş…
Başına Osmanlı fesini takan Başkan, omuzlarına ise Türkmen aşiretlerinin ünlü keyfiyesini atmış.. Osmanlı fesi ve Türkmen keyfiyesi..
Çok ilginç bir kombinasyon.. Türk tarihinde bugüne kadar eşi görülmemiş bir kombinasyon.. Ve bu kombinasyona MHP’li Mustafa Şahin Gökçe imza atmış..
Neresinden başlasam bilmiyorum.. Osmanlı fesi ve Türkmen keyfiyesi asla yanyana gelmemişti.. Çünkü, Osmanlı Türkmenlerden nefret eder, Türkmenler Osmanlı’yı sevmezlerdi..
Osmanlı tarihçileri, Türkmenlerden, özellikle de Mustafa Şahin Gökçe’nin belediye başkanlığını yaptığı Saimbeyli’de nüfusun yoğunluğunu oluşturan Avşar ve Varsakları çok büyük tehlike kabul etmişti.. Avşarlar ve Varsaklar’a yapmadığı zulüm kalmamıştı..
Yeri gelmiş katletmiş, yeri gelmiş sürgüne göndermiş.. Osmanlı’nın bu sürgünleri sonunda, Dadaloğlu gibi bir yiğit ozana, “Kalktı göç eyledi Avşar illeri” diye bilinen meşhur türküyü yaktırmıştı..
Dadaloğlu, Osmanlı’nın zulmüne karşı, “Ferman padişahınsa dağlar bizimdir” diyerek, Osmanlı’ya pabuç bırakmayan tüm mazlum Türkmenlerin sesi olmuştu…
Türkmenler’i katleden, sürgüne gönderen, ektiklerine diktiklerine el koyan Osmanlı’yı bir Avşar ozanı şu sözlerle ne güzel nitelemişti: “Şalvarı şaltak Osmanlı Eğeri kaltak Osmanlı Ekme de dikme de de yok Yeme de ortak Osmanlı” Bu Avşar türküsü hala dilden dile söyleniyor..
Osmanlı’nın Türkmenler zulmünü bugünlere capcanlı bir şekilde getiriyor.. Gökçe’nin ilçesi, tarihte Osmanlı’nın zulmüne maruz kalmış yörelerin başında gelir..
Saimbeyli’nin geçmişte nüfusunu oluşturan Avşarlar, Farsaklar ve Ermeniler, Osmanlı’nın sürekli kıyımına uğrayan toplumlar olmuşlar..
Saimbeyli’de bugün belki Ermeni nüfus kalmadı ama, hala halkını Avşarlar ve Varsaklar oluşturuyor..
Osmanlı zulmünü en ağır şekilde yaşamış bir ilçenin belediye başkanı kalkmış bugün başına Osmanlı fesi takıyor.. Sonra da omuzuna Türkmen keyfiyesi atıyor.. Şaka gibi..
Gökçe’nin Osmanlı fesli fotoğraflarına Saimbeylili Avşar ve Varsak seçmenlerinin ne diyeceklerini doğrusuçok merak ediyorum...