Kentin göbeğindeki Türk hava Kurumu binasında yıkım başladı..
Büyükşehir Belediyesi kamulaştırdığı binayı yıkarak yerine kent meydanı yapacak..
Bugün yıkılan bina, 1970'li yıllarda yapılmış bir binaydı..
Yanıbaşındaki eskilerin E-3 yolu, sonraların Turhan Cemal Beriker Bulvarı bile o binanın yapımından sonra açılmıştı..
Bir ara, hastane, ardından otel olacağı söylendi ama sonunda yıkımına başlandı..
O bina, o yerdeki ikinci yapı aslında..
Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra, şimdi Büyükşehir Belediyesi binası olan Halkevi binası ile birlikte o günkü mimari stiliyle yapılmış bir sinaydı..
Yini Türk Hava Kurumu'na aitti..
Sonraları o bina yıkıldı, 1970'lere gelindiğinde bugünkü bina yapıldı..
Binanın bazı katları Türk Hava Kurumu Şubesi olarak hizmet verirken, üst katları avukat, muhabeseci gibi mesleklere ofis olarak hizmet vermeye başlamıştı..
Binanın yıkılımının tamamlanmasıyla 1940'lı yıllardan beri o bölgede bulunan Türk Hava Kurumu binası artık tamamen tarihe karışmış olacak..
***
Mehmetçiğin kanını da paraya çevirdiler!
Türkiye'de bazı kişi ve gruplar için milli, dini, kutsal gibi kavramların hiç bir önemi yok..
Her türlü olayı paraya çevirmeye çalışıyorlar..
Bunun örneklerini ramazan ayında, şeker ve kurban bayramlarındna sıkça görürüz..
Son örneğini ise, kahraman Türk Ordusunun Afrin'e yaptığı Zeytin Dalı Harekatı'nda gördük maalesef..
Harekat, Türk halkının unutulmaya yüz tutan ulusal benliğini yeniden canlandırırken, halkımız ulusal bir sorun karşısında tek yürek olurken, birileri hemen bunu paraya tahvil etmeşe çalıştılar..
Fırsat bu fırsat diyen bir sözde hayır vakfı, Afrin sınırındaki askerlerimizin muzafferiyeti için "Bedir Ashabının sayısı kadar" yani 313 adet kurban kesmeye karar vermiş..
ne güzel diyorsunuz değil mi?..
Kazın ayağı hiç de öyle değil..
Türk askerini zafere taşıyacak, Bedir sahabesi kadar kurbanı Vakıf kendini kesmiyor..
Milletten parasını istiyor..
1 adet kurban parasını 800 lira olarak belirlemiş ve ahaliye verin 800 lirayı, kurbanları keselim, asker muzaffer olsun demeye getiriyor..
Sanki, bunlar kurban kesmeyince Türk Ordusu zafere ulaşmayacak, yenilecek..
Hadi caınım sizde..
Benzer kuruluşların kurban, hayır gibi adlar altında topladıkları paraların nerelere gittiğini bu millet geçmişte çok gördü..
Uzak olsun sizin hayırlarınız..
Türk askeri, damarlarında akan kanla başarıya ulaşmayı çok iyi bilir!..
***
Abdülhamit de paraya tahvil edildi
Kendilerini "İslamcı" ve "Osmanlı torunları" diyenlerin paraya çevirmeye çalıştıkları, bir meta gözüyle baktıkları şey sadece Türk askerinin kanı değil elbette..
O çok sevdikleri, yere göğe koyamadıkları 2. Abdülhamit'i de sonunda paraya tahvil ettiler..
Kutsallarına, para kazanacakları meta konumuna indirdiler..
Firmanın biri çıkmış, 2. Abdülhamit'in giysisini ve bastonunu üretmiş..
Adına da ""Abdülhamit Han Takımı" demiş…
Fiyatını da, nasıl belirlemişse Osmanlı dönemi ve şimdiki fiyatı olarak iki fiyat halinde belirlemiş..
Osmanlı dönemi fiyatına 571 akçe dediği "Abdülhamit Han Takımı'nın şimdiki fiyatını ise 799,90 lira olarak belirlemiş..
Yani, 799,90 lirayı bayılan Osmanlı torunu, cadde ve sokaklarda çakma Abdülhamit olarak gezebilecekler..
Allahtan büyük bir indirim yapmışlar…
Mazallah, ya 800 liradan satsalardı..
Abdülhamit hayranı insanlarımız nasıl alacaklardı!…
***
Abdülhamit için Adana'da mevlit
Bazıları, "Abdülhamid'in torunlarıyız" deyin onu ticari meta olarak görürken, gerçek torunları onu olması gereken gibi anmaya çalışıyorlar..
Buhnlardan birisi de Adana'da yaşıyor..
Abdülhamit'in gerçek torunlarından Ayşe Adile Namiosmanoğlu Tars, dedesini ölümünün 100'üncı yılıı vesiyesiyle bugün mevlit okutacak..
10 Şubat, 2. Abdülhamit'in zatürreden öldüğü gün.
Gerçek torunu Ayşe Adile Hanım da, onu ölüm yıldönümünde Sabancı Merkez Camii'nde mevlit okutarak anacak..
Dedesini mevlitle anan Ayşe Adile hanımın kendilerini Osmanlı torunu gören zevatla en küçük benszerliği olmadığın da hemen belirtelim..
Ayşe Adile hanım fikirleri ve zikirleri 100 yıl öncesinde kalmış bir Osmanlı torunu değiş..
Aksine çağdaş, uygar bir Türk kadını, çağdaş bir Osmanlı torunu…
Hem de en hakikisinden Abdülhamit torunu!…
***
Türk ordusunun gücü
Türk Ordusu tarih boyunca dünyanın en güçülo ordularının başında gelmiştir..
Yeri gelmiş, Attila'yla Papa'ya diz çöktürtmüş..
Zaman olmuş, Hülagu ile Abbasi halifesine dansöz kıyafeti giydirip atlarının ayakları altında çiğnetmiş..
Yeri gelmiş Asya'dan Avrupa'ya ve Afrika'ya her karışını boyunduruğu altına almış..
Zamanı geldiğinde Tomris Katun'un komutasında, yenilmez denilen düşmanını perişan etmiş, Pers kralı gibi Türklerin yok etmeye and içenlerin başını şarap kadehi yapmış..
El alemin, 20-30 kişilik mahalle kavgalarını savaş diye gösterdiği bir dünyada, 300 bin kişiyle acunu düşmanlarına dar etmiş, cehenneme çevirmişti..
Bakmayın siz, bugunlerde kimilerinin, yenilgilerde hiç ortalıkta görülmeyen yeşil sarıklı evliyaların yardımıyla düşmanlarını yendiği palavralarına...
Türk Ordusu gücünü daima halkından, damarında taşıdığı kanından almıştır..
Türk'ün askeri ruhundan, örgütlenme yeteneğinden beslenmiştir...
Manevi güç arayan kimileri bunun farkında olmasa da, bütün dünya fearkında..
Tıpkı, Rus dış politika ve strateji uzmanı Alexandra Dugin gibi..
Putin'in danışlanlarından olan ve Türkleri çok iyi tanıyan Dugin, bakın Türk Ordusunun gücünü nerden aldığını nasıl açıklıyor, bir gerçeği nasıl teslim ediyor:
"Türk ordusunu güçlü kılan NATO değildir. Mesele silah da değildir, mesele Türklüktür. Türk örgütlenme yeteneğidir, askeri ruhtur. Bu kimsede yok.."