Adana'nın göbeğinde kaçak bir totem var..
Halkın "Dörtyol" olarak tanımladığı, bölgede, Akbank'ın merkez şubesinin önünde devasa bir totem yıllardır kaçak olmasına ayakta duruyor..
İlk kuruluşunda led ekranlı bir totemdi..
Bugün FETÖ'den mahkum olmuş ancak yurtdışına kaçmış bir gazetecinin, yine FETÖ soruşturmaları kapsamında ilk KHK'larla kapatılmış televizyonunun canlı yayını için kurulduğu iddia edilmişti..
Bu satırların yazarı, o tarihlerde çalıştığı gazetede, totemin kendisinin de elektriğinin de kaçak olduğunu ve reklam totemi olduğunuyazmıştı..
Daha o zamanlar, haklı çıkmıştım..
Devrin, Büyükşehir Belediye Başkanvekili, Seyhan Belediye Başkanı gibi etkili ve yetkili kişilerin göz yumdukları hatta destek verdikleri totemde televizyon yayından çok reklamlar dönmeye başlamıştı..
Sonra ortaklar arasında anlaşmazlık çıktı..
Ortaklardan birisi, kendisine ait olan led ekranı söktü götürdü, ortaya şimdiki görüntüsünde bir totem çıktı..
Bu totem, sahibi FETÖ'den gazetesi ve televizyonu kapatılıncaya kadar, tüm reklam işlemleri sonradan Fetöcü olduğu anlaşılan kişi ve şirketi tarafından yürütülmüştü..
Şimdi yine birileri reklam asıp duruyor..
Son günlerde reklamını asan firmanın da geçmişte totemin sahibi FETÖ'den sahip cezası almış ve yurtdışına kaçmış kişiyle yakın olduğu biliniyor..
Hatta onun yine FETÖ'den kapatılan televizyonuna çıkıp siyasi ahkamlar kestiği de herkesin malumu..
O totemin sahibinin tüm mal varlıklarına, FETÖü örgütüne yardım ve mensubiyet nedeniyle el konulmuş, televziyonu ve gazetesi kapatılmıştı..
Ancak, her ne hikmetse, aynı kişiye ait olan bu totem, gazete ve televizyon kanalı tarih olmasına karşın hala ayakta, hala reklam yayınlıyor..
Çok merak ediyorum ve buradan yetkililere soruyorum:
Bu kaçak totemin bizim bilmediğimiz ayrıcalığı nedir?..
Kaçak olmasına karşın, bugüne kadar göz yumulmasının nedeni nedir?..
Sahibi, hapis yatmamak için yurtdışına kaçan toteme konulan reklamları kim düzenliyor, parasını nasıl tahsil ediyor?..
Totemdeki reklamlardan kazanılan reklam paralarına sahibinin mal varlığına el konulması nedeniyle hangi kamu kurumu tahsil ediyor?..
Valilik ya da Seyhan Kaymakamlığı, Büyükşehir Belediyesi'ne verilen izin talebi ve yine Toroslar Edaş'a yapılan elektrik bağlama başvurularından sahibinin kim olacağını kolaylıkla saptayacağı totemin nasıl el konulmayarak hala reklam taşımasını ve reklam paralarının akibetini soruşturacak mı?..
Büyükşehir Belediyesi, kendi ana binasının karşısında duran devasa kaçak totemi hala yıkmamakta direnecek mi?..
***
Turancıların gururu JOBBİK 2. parti oldu
Macaristan'daki Turancı partimiz, Dünya Türklüğünün gözbebeği JOBBİK ve lideri Vona Gabor pazar günü yapılan parlamento seçiminde yeni bir zafere imza attı..
24 Ekim 2003 tarihinde kurulan JOBBİK, o gaün başlattığı iktidar yürüyüşünü edim adımlarla sürdürüyor..
Daha önceki seçimde yüzde 16 olan oy oranını yüzde 190'a çıkararak, anketlerin gösteridği gibi, seçimlerden ikinci parti olarak çıktı..
JOBBIK ve Vona Gabor'un büyük başarısı sadece, Macaristan'daki Turancıları değil, tüm dünyadaki Turancıları gururlandırdı..
Seçim sonuçları gösterdi ki, JOBBIK ve Vona Gabor, kuruluş aşamasında planlandığı üzere iktidar yürüyüşünü emin ve sağlam adımlarla iktidara yürüryor..
Macaristan çok yakın bir tarihte Pal Teleki'den sonra ikinci bir Turancı lider yönetimine girecek..
Günümüzde, iktidar ortakları Fidesz ile KNDP'yi başta sığınmacılar konusu olmak üzere Turanncı bir çizgiye, JOBBIK'in önerilerini uygulamaya geçirmeye zorunlu kılan JOBBIK, yakın gelecekte Macaristan'ı tek başına yönetmeye başlayacak..
JOBBİK ve Vona Gabor'un başarısı, hem Macaristan'da hem de Turan coğrafyasının diğer ülkelerinde Turancı hareketler için yepyeni bir moral kaynağı olmuştur..
JOBBIK'in iktidara gelidği gün, Turan'ın gerçeğe dönüştüğü dönemin başlangıcı olacaktır..
Selam olsun JOBBIK'e..
Selam olsun Vona Gabor'a..
Hajra JOBBIK… Hajra Vona Gabor…
***
Logoyla oynamasanız daha iyimiş
Erkek Lisesi'nin düzenlediği bir etkinlik, böyle eğitim kurumlarımızın adları ve logoları ile oynanmaması gerektiğini net bir şekilde gösterdi..
Türkiye'nin en eski liselerinden Adana Erkek Lisesi, geçtiğimiz günlerde, 125'inci yılı nedeniyle güzel bir etkinlik düzenledi..
Hayatta olan eski öğrencilerini, bir kez daha okudukları okulda, oturdukları sırada bir araya gelmelerini sağladı..
Büyük olasılıkla, bir çoğu 35 - 40 yıl sonra ilk kez belki birbirlerini gördüler..
Etkinlikle ilgili fotoğraflarda küçük bir ayrıntı dikkatimi çekti..
Okulun logosu farklıydı..
O toplantıya geidenlerin büyük çoğunluğunun öğrencisi olduğu yıllarda Adana Erkek Lisesi'nin logosunda buram buram Adana kokan pamuk ve başak bulunuyordu..
Şimdiki logo ise, diğer okullarlar aynı formda tekdüze, okulun ruhunu yansıtmayan bir logoydu..
Eminim mi, o ilk logo, öğrencilerinde bugünlere kadar gelen bir aidiyet duygusu geliştirmiştir..
Şimdiki logonun öyle bir şansı yok..
Zira, Türkiye'nin neresine giderseniz gidin, tüm okullarda göreceğiniz logolardandı..
Hatta aynı kısaltmaları içeren harflerden oluşan logoları çok sayıda göreceğiniz cinstendi..
Biri Adana kokuyor ve sıcaktı..
Diğeri Adana ile ilgisi olmayan, öğrencilerde ne okurken, ne de sonraki yaşamlarında "Ben Adana Erkek Liseliliyim" duygusu ve aidiyetini hissettirmeyecek buz gibi soğuk…
Eminim ki, okul yönetimi de, o toplantıya katılan eski öğrenciler de bu farkı görmüşlerdir..
Okul yönetimleri, logoların da öğrencilerde bir yaşam sürecek aidiyet duygusu uyandırdığını asla unutmamalılar..
Yönetimine geldikleri okullarda, kafalarına göre değişiklik yapmasınlar..
Okulların tarihini de yansıtan logolarına sahip çıksınlar..
Bundan 40 yıl önce olduğu gibi, bir 40 yıl sonra da aynı logo Adana Erkek Liselilerin gurur ve aideyiet duygularının simgesi olmaya devam etsin…
**************
Zorlama karnavalla rekor kırılmıyormuş!
Bir kişinin hayalini gerçekleştirmek için kamu kaynaklarının hovardaca savrulduğu sözde karnaval görünümlü panayır, zorlamalarla ne karnaval oluyormuş, ne de rekorlar kırılıyormuş..
Halkın parasıyla haftalarca reklamı yapılan 7 bin kişinin aynı anda gitar çalarak sözde rekor kıracaklardı..
Gel gelelim, karnaval suni olunca, onca masrafa karşın rekor yerine fiyasko kırıldı..
7 bin kişinin katılacağı söylenen rekor denemesine topu topu 650 kişi katıldı..
Onca paraya, yaygaraya karşın 7 bin kişinin onda biri kadar bile insan toplayamadılar..
650 kişinin içinde kentin yöneticilerinin bulunması cabası..
Demek ki neymiş; zorlamayla karnaval olmuyormuş..
Demek ki neymiş, zorlamayla kalabalık toplanmıyormuş..
Demek ki neymiş, zırlamayla rekor kırılmıyormuş..
Demek ki neymiş, zorlamayla ancak rezil olunuyormuş!…