İyi Parti kurulduğu günden bu yana, Türk milliyetçilerinin oyunu alabilmek için her fırsatı ya da fırsat olarak düşündüğü her olayı kullanıyor..
Ama, bütün bu çabalarından istediği sonucu bir türlü alamıyor..
Tarla Kurultayı’ndan sonra MHP’den ayrılırken, bir yandan “Bozkurt işaretini” yasaklayan Meral Akşener, bir yandan da Türkçülük oynamaya çalışmıştı..
Partisi kurduktan sonra işi ölümlerden medet ummaya kadar götürmüştü..
Ozan Arif’in ölümünü bir siyasete alet etmeye çalışmışlardı..
İç politikada malzeme olarak gördüğü bazı başka olaylarda da aynı oyun oynanmıştı..
Yakın geçmişte Sinan Ateş olayı üzerinde oy devşirmek istemişler, sağlığında yüzüne bakmadıkları merhum Alparslan Türkeş’i parti kurunca anımsamışlar, onun yolunda olduklarını ima etmişler, 24 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerde de Türkeş’in ikinci eşinden olan kızı Ayyüce Taş’ı Adana’dan milletvekili adayı ve vekil yapmışlardı..
Seçim sürecinde, sağlığında Türkeş’e muhalefet etmiş, “Türkeş’in olduğu partiye oy vermeyiz” diyerek, ANAP’ın, DYP’nin, BBP’nin yolunu tutanlar, İyi Parti rozetiyle “Alparslan Türkeş’in askerleri” olarak Ayyüce hanım ile fotoğraflar çektirip sosyal medyada bol bol paylaşmışlardı..
Ayyüce hanım, belki de onları gerçekten Alparslan Türkeş’in askerleri olduklarına inanmıştır..
Lakin tüm bu çabalara Türk milliyetçilerinin İyi Parti’ye yönelmesini sağlayamamış, İyi Parti ve Meral Akşener seçimin yenilenleri arasında yerlerini almışlardı..
Şimdilerde, yeniden Türkçülük oynamaya başladılar..
Bu kez kullanmaya çalıştıkları, Türkçü Turancı bir kardeşmizin Filistin, Arapların Osmanlı’ya ihanetleriyle ilgili paylaşımları nedeniyle önce gözaltına alınması, ardından tutuklanması..
O arkadaş, sadece Türkçü ve Turancı bir kardeşimiz..
İyi Parti dahil hiç bir partiyle ilişkisi, bağı yok..
Tutuklandı diye de paylaştığı görüşlerinden ödün vermez..
Her koşul altında sadece Türk dünyasının dertlerini çözmek için mücadele eder..
Bakmayın, İyi Partililerin Türk milliyetçiliği içerikli açıklamalrına..
Onlar her şeyi devşirilecek oy olarak görmektedirler..
DYP’ye katolik nikahıyla bağlı bir siyasetçinin muta nikahı kıymak için kurduğu parti, ne Türkçü olabilir, ne de Türkçülerin hassasiyetlerini bilebilirler..
Bilmediklerini de, Ziya Gökalp gibi Türk milliyetçiliğinin teorisyenleri ile islamcılığı ağır basan Erol Güngör’ü aynı kefede değerlendirerek gösterirler..
İşlerine geldiğinde sanki neoliberal partilerinin ideolojik görüşleri ile bir bağı varmış gibi anlattıkları, 1944 olaylarının devletin resmi tanımıyla bir “Irkçılık- Turancılık” davası olduğunu, o davada yargılanan Türkçülüğün ebedi yolbaşçısı Atsız ve arkadaşlarının sadece Türklüğün derdiyle dertlendiğini; neoliberallere de, liberallere de prim vermeyeceklerini de büyük olasılıkla bilmezler..
Ömrü Türkçülüğün çileli yolunda yürümek, bu uğurda kronik enfeksiyon, yüksek tansiyon ve ağır romatizma hastalıkları ile boğuşurken ve”hastaneye konulamayacağı” yönünde adli tıp raporuna karşın 69 yaşında cezaevine giren Atsız’ın yeni kuşak öğrencisi olan o genç kardeşimiz ve binlerce diğer öğrencileri her türlü baskıya direnerek, Atsız gibi Türkçülük mücadelesini sürdüreceklerdir..
Bunu yaparken de neoliberal partilerin taktığı Türk mililiyetçiliği maskesine asla inanmayacaklardır..
Çünkü genç Türkçülerin her biri birer Atsız’dır..
Neoliberaller; bugün sözde Türk milliyetçisi olarak sahip çıktıkları genç kardeşimizin, Askeri Tıbbiye’de okurken Arap asıllı teğmene selam vermediği için askeri okuldan atılan Atsız’ın çizdiği yolda yürüdüğünü bilmezler..
Neoliberaller, genç kardeşimizin 1944 Irkçılık Turancılık Davasında askeri mahkemeye “Irkçıyız ne olacak” diye haykıran Nejdet Sançar’ın yolunda yürüdüğünü bilmezler..
Neoliberaller tutuklanan genç kardeşimiz ve diğer kardeşlerimizin, Gaziantep’de Araplara toprak verilirken, Türklere verilmemesini “Türk topraklarında yaşayan herkes Türk’tür” diyen devrin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a altı yazıyla yanıt veren ve o işin öyle olmadığını anlatan Atsız’a yoldaş olduklarını bilmezler..
Türk milliyetçilerini üzerinden prim yapmaya çalışmayı bırakın, genel başkanınızın dediği gibi fabrika ayarlarınıza dönün..
Katolik nikahla bağlandığınız liberal sağda kendinize yer arayın, liberalleri ikna etmeye çalışın. Zira, Atsız’ın yoldaşlarından size oy çıkmaz..
Atsız’ın yoldaşlarından size inanan çıkmaz..
Türkçüler, oyle bir kaç güzel söze aldanacak kimseler değilller..
AMAN BERMAN MANTI DUYMANSI!
Mersin Olgunlaşma Enstitüsü, Soli Pompeipolis Antik Kenti’nde, Cumhuriyetimizi yüzüncü yıldönümü münasebetiyle defile düzenlemiş.
Defile, “Kilikya” temalı ve adı da “Kilikya’dan Cumhuriyet'e Kıyafet Sunumu ve Sergi” etkinliği..
Defilede, Kilikya kültürünün araştırılmasıyla oluşturulan yapıtlar yer almış..
Aman sevgili Enstitütü ve defileyi düzenleyenler, olaydan sakın Berman Mantı’nın haberi olması!..
Luvi kültürünü Kilikya kültürü ilan etmenize alınabilir..
Kilikya kültürünü araştırma adıyla, Luvi kültürünü araştırmayı gölgelediğini düşünebilir…
Luviland’a Kilikya denmesiniden hoşlanmayabilir..
Siz siz olun, Kilikya temalı etkinliklerinizi Berman Mantı’ya ve Seyhan Belesiyesi Luvi Kültür Merkezi yetkililerine duyrurmadan yapmaya çalışın..
Sonra, Pompeipolis’in kalbine bir Luvi Kültür Merkezi yapılabilir, Pompeipolis bir Luvi kenti ilan edilebilir!