Sanırım bir haftayı geçkin bir süredir her gün CHP Adana milletvekillerinin sivil toplum örgütlerine yaptığı ziyaretlerin haberleri düşüyor gazetelerin haber merkezine..
Maşallahları var, kapısını çalmadıkları sivil toplum örgütü neredeyse yok..
Normal dönemlerde olsa alkışlanacak ziyaretler..
Ancak, ülkemizin ve CHP'nin içinde bulunduğu koşullar gözönüne alındığında anlaşılması güç davranışlar oluyorlar..
CHP'nin Adana milletvekillerinin ülke ve parti gündeminden ne kadar kopuk, ne denli uzak olduklarını gösteriyor..
Haberlere bakınca, milletvekillerimizin CHP'nin içinde bulunduğu olağanüstü kurultay kaosunun farkında değiller..
ABD ile tırmanan pastör krizi, ambargoları sanki hiç duymamışlar..
CHP'li vekillerimiz belki kızacaklar ama, buradan bakınca görüntüleri aynen anlattığım gibi..
Dört vekilden CHP'nin haftalardır yaşadığı ve giderek derinleşen olağanüstü kurultay, imza toplama süreçleriyle ilgili en küçük bir açıklama, bir değerlendirme yaptıklarına bu güne dek rastlamadım..
Milletvekillerimizin mensubu oldukları partinin yaşadığı kaosla ilgili düşünceleri nedir?..
Olağanüstü kurultay kaosu nasıl aşılacağı konusunda görüşleri nedir?..
Kamuoyunda CHP yanlısı olarak bilinen gazete ve televizyon kanallarının ısrarla olağastü kurultay isteklerini kaşımaları, yetmedi CHP tabanına hala İP konusunda subliminal mesajlar göndermeleri hakkında ne düşünüyorlar?..
Milletvekillerimiz, sıcak savaşa doğru evrilmeye başlayan ABD - Türkiye ilişkileri, pastör krizi, ambargolar konusunda fikirleri nelerdir?.
ABD, Fransa, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Mısıar'ın burnumuzun dibinde arka arkaya denisz tatbikatı yapmalarının nasıl değerlendiriyorlar?..
Bir Adanalı olarak, milletvekillerimizin bu konudaki görüşlerini öğrenmek istiyorum..
Kişisel olarak, CHP Adana milletvekillerinin ziyaret yerine bu konulardaki görüşlerini ortaya koyan açıklamalarını okumak isterdim….
Sivil toplum örgütlerini ziyaretten önce, parti örgütlerini ve partilileri ziyaret ederek yaşanan olağanüstü kurultay kaosu ile ilgili dilek ve isteklerini dinlemelerini, kişisel görüşlerini kendilerini meclise taşıyan insanlarla paylaşmalarını beklerdim..
Haksız mıyım sayın vekillerimiz!…
*****************
Yerel seçimde oyumu kime vereceğim?…
Bayram değil seyran değil nerden çıktı bu dediğinizi duyar gibiyim..
Aslında benim de aklımda yoktu böyle bir soru ve onu yanıtlamak..
Ama, önceki gün gazeteden çıktıktan sonra yolda karşılaştığım bazı MHP'li dostlarla İnönü Parkı'ndaki çay ocağında otururken sordukları soru yüzünden aklıma geldi..
MHP'li dostlarım, yerel seçimlerde kime oy vereceğimi sordu..
Daha aylar olduğunu söyleyince, genel seçimlerde seçimlerden çok önce MHP ve İP'e oy vermeyeceğimi açıkladığımı anımsatıp yerel seçimde tavrımı sordular..
Onlara anlattığım için, okurlarımıza da anlatmak gerekir diye düşündüm..
Bugüne kadar yerel ya da genel tüm seçimlerde oy kullanacağım parti ve aday tercihinde tek ölçütüm Türkçü Turancı düşünceye yakınlık ya da uzaklıkları olmuştur..
Herhangi bir aday ile kişisel dostluğum olsa bile, oy kullanırken o dostluk değil Türkçülük devreye girmiştir daima..
Yerel seçimde de aynısı olacak..
Ana ölçütüm Türkçülük Turancılık..
MHP'li dostlarımın ısrarla mevcut başkan ve meclis üyeleri ya da yeni adaylara oy verip vermeyeceğim sorusunun yanıtı da belliydi..
Mevcut ya da yeni adaylara bakışım da aynı pencereden olacak..
Öncelikle tüm adayların Türkçü ve Turancılığa yakın olup olmayacağına bakacağım..
Sonra, Türk milliyetçisi görünümlü bazı bürokratların, Turancı dernek ve oluşumlara karşı tutum ve davranışları, bütün Türkçülerin yolbaşçısı Atsız'ın uçmağa varışının yıldönümü etkinliğiyle ilgili taleplere karşı tutumları, zabıtaların boynunda Bozkurt kolyesi bulunan bir Türkçü genci hastanelik etmeleri gibi konulara bakacağım..
Turancı oluşumların istekleriyle, Atsız'ın uçmağa varışı etkinliğiyle dalga geçenler karşıma çıkarsa, ben de oyumu onlarla dalga geçerek kullanacağım..
Sandığa gidip evet mührünü basmadan önce kanlar içindeki Bozkurt kolyesini gözümünde canlandıracağım..
Genelde Türk milliyetçiliğini, özelde MHP'yi "bölücü etnik milliyetçi"likle suçlayanlara aktarılan parasal kaynakları anımsayacağım..
Burnumuzun dibinde yıllarca MHP'ye hakaret yağdıranları belediyelerde işe alanlar başkanları, onlara referans olanları; proje siyasetçilerinin ipine tutunanları, bir ayağı bir partide diğeri ayağı başka bi partide, bir eli bir başkasında, bir eli diğerinde olan siyasetin zübüklerini aklıma getireceğim…
Sonra, oyumu bu tür olumsuzlukları neden olan siyasetçilere değil, bu tür zübüklüklükleri önleyecek bir aday varsa ona oy kullanacağım..
Haa, ölçütlerime uyan aday yok mu?..
Sorun değil, o zaman da sandığa değil, Baraj gölünün Çukurova Üniversitesi'nin arka kısımlarına düşen kısmına gider, hem Livi Ağusta'nın göl altında kalan "Yeni Adana"sını izler, hem balık tutarım…
Umarım, genel seçimlerden sonra yerel seçimlerdeki oyumu merak eden MHP'li dostlarım yanıtımından tatmin olmuştur…
*****************
Almanya Avrasya Bloğuna geçiyor
ABD'nin İran üzerinden Rusya'ya uygulamaya çalıştığı baskı Almanya'yı Avrasya Bloğunun yanına itti..
Almanya'nın tercihinin Rusya ve Avrasya bloğu olacağını okurlarımız anımsayacaklardır 28 Mart 2018 tarihinde bu köşede yazmıştım..
"Rusya'ya küresel güç saldırısı" başlıklı yazımın sonunda şöyle yazmıştım:
"Küresel güçler, Rusya'ya yönelik operasyonların egemenlikleri altındaki ülkeleri tek tek devreye sokarak sürdüreceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.
Küresel güçlerin İngiltere öncülüğündeki operasyonunda irili ufaklı çok sayıda ülke yer alacak..
Ancak, AB'nin ağababası Almanya'nın şimdi destekler görünse de, ilerleyen süreçte Rusya'ya karşı yaptırımlar konusunda ağırdan alacağını, ayak sürüyeceğini düşünüyorum.."
ABD'nin İran'a uygulamaya çalıştığı ambargonun görünürdeki nedeni nükleer silahlanma olsa da, gerçek neden, İran'ın Rusya'nın müttefiki olarak Ortadoğu'nda oynadığı roldür..
Rusya ile İran'ın ırak ve Suriye başta olmak üzere Ortadoğu'da ABD ile İngiltere'nin planlarına dur demesi, bugün İran üzerinden yürütülmeye çalışılan ambargonun tek nedenidir..
ABD, Rusya'ya direkt uygulamayı göze alamadığı yaptırımları, onun Ortadoğu'daki en yakın ortağı olan İran'a uygulayarak, bir anlamda Rusya'ya gözdağı vermeye çalışıyor..
Yani dolambaçlı bir yolu yeğliyor..
Almanya'da 28 Mart'taki yazımda belirttiğim gibi önce ABD'nin İran'a yönelik ambargo talepleri karşısında ağırdan aldı…
ABD'nin yaptırımları uygulamaya geçeceğini açıklaması üzerine de, ABD'nin kararına uymayacağını, İran ile ticari ilişkilerini sürdüreceğini açıkladı..
Almanya, bundan sonra Ortadaoğu'daki her olayda Rusya ve İran'ın başını çektiği Avrasya bloğu ile birlikte hareket edecektir..
Almanya'ya en kısa sürede AB'nin diğer lokomotif ülkesi Fransa izleyecek, tavrını Avrasya Bloğundan yana koyacaktır..
Çünkü, AB'nin Almanya ile birlikte kurucu ve önder ülkesi olan Fransa, ABD'nin Ortadoğu'da egemenlik sağlamasının hem Fransa'nın hem AB'nin çıkarlarının ters olduğunun farkında..
Şimdilik Almanya gibi net bir tavır koymasa da ağırdan alma sürecininin sonunda Avrasya Bloğunun yanına geçecektir..
Tıpkı Almanya gibi…
*******************
Alidede'deki yıkım
Bizim gazetede dahil, büyük olasılıkla tüm gazetelerde okuyacak, "ulusal" televizyonların ana haber bültenlerinde izleyeceksiniz..
Alidede mahallesindeki bir yıkımda, ev sahipleri pompalı tüfekle yıkımın yapılmasını engellemeye çalıştılar..
"Pompalı tüfekle terör estirdiler" şeklinde haber merkezlerine ulaşan yıkım ile ilgili mahalle sakinleri farklı konuşuyor..
Büyükşehir Belediyesi'nin yıkım yapılacak yeri bir esnaf odasının kullanımına vereceğini öne sürüyorlar..
Bir başka iddiaları, yıkım ile ilgili mahalle sakinlerine tebligat yapılmadığı şeklinde…
Mahalle sakinlerinin, Büyükşehir'in yapmak istediği yıkım ile ilgili yürütmeyi durdurma talebiyle idare mahkemesine başvurdukları da gelen bilgiler arasında..
Eğer mahale sakinlerinin iddiası doğru ise, yasal prosedürün uygulamayıp yangından mal kaçırır gibi yıkıma başlanmak istenmesinin gerekçesi nedir?..
İlgili bürokratlar ya da yöneticiler açıklarlarsa öğreneceğiz gerçekleri..
Lakin, insanın aklına, bazılarının yerel seçimlerde MHP'yi güçsüzleştirmek, halkı MHP yerine başka bir partiye yönlendirmek istedikleri de gelmiyor değil hani..
****************
Haydar Baş işi siyasete bağladı!
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş,hakkında açılan yağmaya azmettirme ve iş ortağının mal varlığına el koyma suçlamasıyla açılan dava ile ilgili açıklama yaptı..
Cemaatinin üyesi ve iş ortağı Dr. Mustafa Eraslan'ın ifade ve belgelerinin tamamının yalan ve iftira olduğunu ileri sürdü..
Baş, devam eden yargı sürecinde tutanakları yayınlayan internet siteler için yargıya başvuracağını da söyledi..
Ama, Haydar Baş'ın açıklamasında en önemli bölüm, hakkındaki bu iddiaları siyasete bağlaması bence..
Baş, tüm medya merkezlerine servis edilen açıklamasında 20 yıllık siyasal ve akademik yaşamı boyunca boyunca Türk Milletinin birliği, devletin bekası, Atatürk ilkelerinin ve inkılâplarının yaşatılması için çalıştığına savunarak, olayın siyasal olduğunu iddia etti.
Baş, "Genel Başkanı olduğum Bağımsız Türkiye Partisi'nin bu gayeler istikametinde program yapmadığı il ve ilçe kalmamıştır. Bu süreçte dava dosyaları 20 bin sayfaya ulaşan iftira ile dolu oyunlara alet edilmek istendik. Hepsinden alnımızın akı ile çıktık" derken aslında "başıma gelenler tamamen siyasal" demek istiyordu…
Hakkında tezgah kurgulandığını söylüyor..
Baş'ın haklı olup olmadığını yargı sonunda göreceğiz ama, bu açıklamanın bundan önceki benzer operasyonlarda ve davalarda olduğu gibi, siyasal lince maruz kalındığını öne sürmeye, olayları siyasal bir çizgiye çekme niyeti taşıdığını düşünüyorum.
Çürkü, ifadeler çok tanıdık.. Bundan sık sık duyduğumuz tümceler...
Bugüne kadar bir çok operasyonda, operasyonuna muhatap olanların .benzer ifadeleri kullandıklarına tanık olmuştuk..
Hepsi, muhatap kaldıkları operasyonların "tezgah" olduğunu iddia etmişti..