CHP'deki bazı kesimler ile 24 Haziran öncesi CHP lehine algı operasyonu yapmak isteyen ancak eline yüzüne bulaştıranlar, Kemal Kılıçdaroğlu'nun neredeyse demokrasi kahramanı ilan edecekler..
Neymiş efendim, Kemal Bey; İP'i, Saadet Partisi'ni ve DP'yi parlamentoya taşıyarak demokrasinin gereğini yerine getirmiş..
Sevsinler tezinizi..
Hani demokrasiyi bilmesek, Türkiye'de yaşamasak inanacağız..
Kemal Kılıçdaroğlu'nun demokrasi değil aslında Sağ'ın kahramanı olduğunu bir türlü söyleyemiyorlar..
Kendilerinin de sağın kahramanının ardına takıldıklarını itiraf edemiyorlar..
Sözde, Millet İttifakı, demokrasinin işlemesini, her renkten fikirlerin Meclis'te temsilini sağlanmış..
CHP'ye oy veren kesim içinde bu yalana inanlar var mı bilmiyorum..
Zira, kurulan Millet İttifakı'nın demokrasiyi gerçekleştirmeyle ilgisi yok..
Tamamen Meclis'te "Sağ"ı güçlendirme misyonunu yerine getirmek için kurulmuş bir ittifak..
Yüzde sıfır bilmem kaçlarda olduğu bilinen Saadet Partisi ile Demokrat Parti'yi, MHP'nin en az yarısın götürsün diye kurulan ancak yüzde 2'lerde kalacağı anlaşılan İP'i "Millet İttifakı" adı altında sağcı bir ittifakla Meclis'e taşıma görevini üstlenen Kemal Kılıçdaroğlu, sol partileri ittifaka dahil etmeyi ve parlamentoda temsillerini sağlamayı hiç düşünmedi..
Dinci Saadet, liberal DP, neoliberal İP'e açılan kucak, sağlanan himaye sol partilerden, sol düşüncelerden esirgendi..
"Aman sağ partiler meclise girsin, demokrasi tam sağlansın" diye ortalığa düşen Kemal Kılıçdaroğlu, solu hiç görmedi..
İP seçime girsin diye Güneş Motel olayını anımsatan vekil transferini gerçekleştirip Türk siyaset tarihinde silinmeyecek bir kara leke bırakırken, sol partilerin seçimlere girme haklarının elinden alınmasına seyirci kaldı..
Türkiye kamuoyu, Kemal Kılıçdaroğlu'nun dinci ve liberal sağ partiler için gösterdiği demokratlığı, sol partiler için göstermediğine tanık oldu..
CHP'ye çok yakın ideolojideki DSP'nin, HKP, TKP, ÖDP gibi sosyalist sol partilerin seçime girme haklarının ellerinden alınmasını Kemal Bey seyirci kaldı..
Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP, madem demokrasi havariliğine soyundu; o halde sağa gösterdiği duyarlılığı sola da göstermesi gerekmiyor muydu? Demokrasinin sağ ayağı içi canını dişine takarken, sol ayağı için de aynı şekilde davranması gerekmiyor muydu?..
Yapılan uygulamaya, duyarlılık gösterilen ve gösterilmeyen siyasal partilere bakınca, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'nin demokrasiye sahip çıkma, demokrasinin işlemesini sağlama gibi bir derdi olmadığı çok net bir şekilde belli oluyor..
CHP'nin ittifakı gerçekleştirmedeki tek amacının halkın siyaset mezarlığına gömdüğü dinci, liberal ve neoliberal sağcıları parlamentoya taşımak olduğu ortada..
Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP, sağın parlamentoda daha da güçlenmesi, halkın siyaset sahnesinden uzaklaştırdığı parti ve siyasetçilere can verme konusunda üzerine düşeni yapmıştır..
Zaten, daha işin başında sağın çeşitli renklerindeki partileriyle oluşturduğu ittifaka bulduğu ad, amacın sağa hizmet olduğunu belli ediyordu..
Ulus yerine Arapça "din" demek olan "Millet" sözcüğünü yeğlemesi, ittifakın ne amaçla kurulduğunu anlatıyordu..
Millet İttifakı'nın adı, kuruluşu ve sağcı tabela partilerini bünyesine alması Kemal Kılıçdaroğlu'nun demokrasinin değil "Sağın kahramanı" olduğunu ilan ediyor..
Son sözüm, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan demokrasi kahramanı yaratmaya çalışanlara..
Aylarca sahte anketlerle, yalan beyanlarla halkı kandırmaya çalıştınız, bari bu konuda dürüst davranın, Kemal Kılıçdaroğlu'nun sağın kahramanı olduğunu açık açık söyleyin!…
*****************
Bir CHP geleneğini daha yaşadık
24 Haziran seçimleri sürecinde bir CHP geleneğini daha yaşadık..
CHP'nin geleneksel kendi yerine başka partilere oy isteme geleneğini ilk günkü heyecanıyla sürdürdüğünü gördük..
Adana halkı, CHP'nin bu geleneğini nasıl bir azimle sürdürdüğünü çok iyi bilir..
Her seçimde parti ve siyasetçiler değişmiştir ama, CHP'nin başkalarına oy istemesi hiç değişmemiştir..
Yeri geldi, AKP kazanmasın diye Aytaç Durak'a oy verdi..
Zaman oldu, kendi seçmeninden MHP'ye oy vermelerini istedi..
Bir başka seçimde bu kez HDP için aynı çabayı gösterdi..
Hakkını yemeyim, bu seçim başka partiye oy isterken kendini aştı..
Daha önceki seçimlerde sadece bir partiye oy istemesine alışmıştık..
Bu kez alışık olmadığımız, CHP'nin iki partiye birden oy istemesi oldu..
CHP, 24 Haziran'da hem neobileral sağcı İP'e, hem de Kürt milliyetçisi solcu HDP'ye oy istedi..
Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP üst yönetiminin bilinçaltı mesajları ile bazı CHP'lilerin açık mesajlarını karşılıksız bırakmayan CHP seçmeni de gidip oylarını CHP yerine İP ve ya HDP'ye kullandı..
Sandıktan çıkan sonuçlar CHP'nin, başka partilere oy isteme geleğini başarıyla sürdürdüğünü gösterdi..
Çünkü, İP'e yüzde 5, HDP'ye yüzde 3 civarında CHP oyu gitmişti..
*************
Hibe programları iştah kabartıyor
Evet, hükümetin ve AB'nin iyi niyetle, toplumu kalkındırma yolunda verdikleri hibeler, bazılarının iştahını kabartıyor..
O hibelerde payını almak isteyen bu iştahı kabarıklar hemen gidip dernek kuruyorlar..
Derneğin birincil ve tek amacı tabii ki, hibe programlarından yararlanmak, eğer geçirebilirlerse cafcaflı ama işi boş projelerle, hibe olanaklarını kurdukları dernekler aracılığıyla kendilerine aktarmak..
Şimdi kime sorsanız, vatan millet aşkıyla, halka hizmet sevdasıyla dernek kurduğunu söylerler ama kesinlikle inanmayın..
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve AB şimdi hibe programlarını kaldırdığını ya da askıya aldığını ilan etsin, bir haftaya kalmazı derneklerini kapatırlar..
Derneklerini kurarlarken öyle laflar ederler ki, sanırsınız o dernek kurulmasa ve onlar olmasa kent yaşanacak bir kent olamaz, insanların yaşam kalitesi yerlerde sürünür, dezavantajlı gruplar problemleriyle başbaşa kalırlar..
Ancak onlar ve dernekleri olursa, kent güzelleşir, dünya yaşanabilir yer olur, insanların yaşam kalitesi yükselir, dejavantajlı grupların problemleri kökünden çözülür..
Kısacası onlar yoksa yaşam zehir, onlar varsa her şey güllük gülistanlık..
Tabii, o dev hizmetleri yapmak için küçük bir ön koşulları vardır:
Yurt içi ve yurt dışından hibe programlarından yararlanmak..
Türkçesi, "bizden zırnak çıkmaz, para devletten" diyorlar..
Parayı vereceksiniz biz de çok güzel bir şekilde harcayacağız demeye getiriyorlar..
Bakmayın o cafcaflı laflara..
Bugüne kadar yüzlerce dernek, yüzlerce hibe aldı..
O aldıkları paralarla otellerin serin salonlarında adı dolu içi boş toplantılar düzenlediler..
Hibeden hibeye koştular ama toplum hep aynı kaldı..
Kentlerde aynı başıbozukluklar devam etti..
insanların yaşam kalitesine hiç bir artış yok..
Dezavantajlı gurplar hala problemleriyle boğuşuyorlar..
Ama her ne hikmetse hibe hibe ortalığa düşen insanlar ve kurdukları dernekler, tabii bir de hibe için kapı çalmalar arttıkça artıyor..
Onlar hibe kapma yarışında biz de varız, gerçekten hizmeti düşünenler ise biz de yokuz diyorlar..
Adana'da yaşayan, hibe programlanrının nasıl işlediğini gördüğüm için , vallahi de tillahi de hibe mibe işlerinde ben de yokum!…
***************
Cuma namazından patatese
Hey görklü Tanrı nelere kadirsin..
Düşünüyordum daha 5 - 6 yılm önce Şam'da namaz hayalleri kuruyorduk..
Şimdi patatesine muhtaç olduk..
Şam'da Cuma namazı eda edemedik..
Emevi Camii'ni ziyaret ederek selefi islama selam gönderemedik..
Ana önce, milyonlarca Suriyeliyi içimize aldık..
Onlardan binlerce seçmen devşirdik..
Hatta, birini milletvekili bile seçtik..
Şimdi de tencerelerde Niğde patatesi yerine Şam patatesi haşlanacak..
Amasya patatesi yerine Halep patatese kızaracak..
Şimdi çıkmış birileri, Suriye'den patates ithaline kızıyorlar..
A be güzel kardeşim, Suriyeden 5 milyon sığınmacı ithal ettik..
Yetmedi 100 bin seçmen ithalatı yaptık..
Onlara ses çıkarmadın, şimdi Şam patatesine mi kızıyorsun..
Bak ne güzel hazır kızmışken, Şam patatesi kızartırsın!…
**************
Akşener'i parlatanlar ne diyecek?
24 Haziran seçimleri öncesinde kimi MHP üyesi olduğunu, kimi Türkçü Turancı, kimi Ülkücü olduğunu iddia eden bazı tipler, Meral Akşener'i Türkçü, partisini de Türk milliyetçilerinin adresi olarak göstermeye çalışmışlardı..
Gerçi çoğu o maskeleri takmış provakatörlerdi ama, içlerinde nadir de olsa o provakasyonlara kanmış kişiler vardı..
Türki milliyetçilerinin oylarını Akşener ve İP'e devşirmek isteyenler, Cumhur İttifakına en sert tepkiyi gösteriyorlardı..
Erdoğan'a "Apo'ya sayın dedi" diye saldırıyorlardı..
Barzani'ye kırmızı halı serildi, açılım saçılım yapıldı, Habur rezaleti diyerek en sert muhalefeti yapıyorlardı..
Devlet Bahçeli'ye "Apo'ya sayın diyenle, açılım sürecisini başlatanlarla, Civan Haco ile megri megri diye türkü söyleyenlerle nasıl ittifak yaparsın" diye ağızlarına gelen hakaretleri saydırıyorlardı..
Tabii, bunları yaparken Meral Akşener'in HDP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş'a özgürlük, anadilde eğitim istediğini ve PKK'nın eşit yurttaşlık tezine sahip çıktığından hiç bahsetmiyorlardı..
Meral Akşener, 24 Haziran seçimlerinden bir gün sonra yaptığı açıklamada, kendisini Türk milliyetçisi ilan eden, İP'e oy toplayan veya İP'i Türk milliyetçisi parti olarak ilan edip orada ziyaset yapmayı tercih edenleri zorda bırakacak bir tümce kurdu..
HDP'yi Kürt siyasi hareketinin temsilcisi olarak nitelendirdi..
Akşener bu ifadeleri kullanırken Ümit Özdağ gibi Türk milliyetçisi sandığımız anlı şanlı sözde ülkücüler başları önlerinde dinlemekle yetindiler..
Onların durumun gördük acaba, o sosyal medyada Bahçeli'ye hakaretler yağdıranlar, Akşener'i Türkçü ilan edenler bu açıklamaya ne diyecekler..
Söyleyecekleri sözleri olacak mı?...